0.5 • humanistic feelings

316 26 52
                                    

multimedia Phoebe'nin en çok ruh halimi yansıtan sahnesi çünkü niye olmasın.

İyi okumalar!💕

👽

"Merhaba," dedi yavşağın biri daha yanımıza gelip. Bana veya Will'e dememişti, gözleri direk Ariadne'nin üzerinde, aptal aptal sırıtan bir ağızla karşımızda duruyordu.

Karşımda duran Ariadne saf saf, güzel gülümsemesini yüzüne yerleştirdiğinde, dişlerimi birbirine iyice bastırdım. "Merhaba," dedi neşeli bir sesle. Gözlerimi devirdim ama bir şey söylemeden gözlerimi dikip çocuğu ve Ariadne'yi omzumu yasladığım dolaba iyice yaslanarak izlemeye devam ettim.

"Şimdi içinden bir kaplan çıkıp çocuğun üzerine atlayacak diye korkuyorum," dedi Will bana doğru eğilip gülerken. "Haha," diye homurdandım. Sabahtan beri kaçıncı kişiydi bu? Anladık, güzeldi.

"Yeni mi kayıt oldun?" dedi çocuk yeniden gülümseyerek. Gözlerim bizden uzakta duran iki kişiye takıldı. Yanımızdaki geri zekâlının flört çabalarını izleyip gülüşüyorlardı.

"Henüz değil," dedi Ariadne. Bir tek benim mi sorularıma cevap vermiyordu, bana mı öyle gelmişti? "Adım Jake," dedi çocuk elini uzatıp. Ariadne'nin bir an ne yapacağını şaşırdığını hissettim. Gözleri çok kısa bir süre için bana kaydığında, ona gülümsedim ve ellerimi kaldırmadan, iki elimi birbirine geçirip, bir nevi kendi kendimle tokalaştım.

Ariadne önüne gözlerini yeniden çocuğa döndü ve gülümseyip elini uzatıp, Jake'in elini tuttu. Gözlerimi ikisinden çektim ve bahçeyi süzdüm. Ya benim gözlerinde gördüklerimi görüyorsa ve teninde hissettiklerimi hissediyorsa, diye düşünmeden edemiyordum.

"Kendi kendini delirteceğine kovsana çocuğu," dedi Will yanımda bana tip tip bakarken. "Ne diye kovayım?" dedim ona baygın bir bakış atıp. "Delirdiğim falan yok."

Will kaşlarını alayla havaya kaldırdı ve kafasını alayla aşağı yukarı salladı. Onun insanların arasına karışmasını istemiştim, eğer insanlarla tanışmasını engellersem nasıl araya karışacak, uyum sağlayacaktı?

Gözlerimi yeniden önümde duran güzelliğe ve yavşağa çevirdim.

"Garip gelmesin ama," dedi Jake kaşlarını çatıp. "Ellerin sıcacık." Gözlerim irice açılırken, artık izlemeye dayanamadığım manzaranın ortasına kendimi attım.

"Garip geldi," dedim bir elimi Ariadne'nin beline sarıp diğeriyle de Ariadne'nin elini nazikçe çekerek ikisinin ellerini ayırırken. "Sen kimsin?" dedi çocuk kaşlarını çatıp. "Ben Justin," dedim gülerek. "Sen kimsin derdim ama, fark ettim ki umursamıyorum."

Göz ucuyla gördüğüm kadarıyla Will kollarını göğsünde birleştirmiş, gülerek beni izliyordu. Başıma ruh halimin bekçisi kesilmişti bir günde.

"Sen şu, okula ayda yılda bir gelen çocuk musun?" Boş boş yüzüne baktıktan sonra yeniden gözlerimi devirdim. "Bak," dedim sonra sahte sevecenlik akan sesimle. "Tanıyormuşsun işte."

Bir süre yüzüme baktıktan sonra, "Uğraşılmaz senle," dedi garip garip. Güldüm. "Uğraşma o zaman."

Jake, Ariadne'nin belinde olan elimi umursamadan Ariadne'ye dönüp gülümsedi. "Daha sonra görüşürüz belki?" dediğinde, ne yapacağımı şaşırmış halde çocuğa bakakaldım. Will yandan gülerek garip bir ses çıkardığında, ona hızlı ve kısacık bir bakış attıktan sonra geri Jake'e dönüp, "Siktir git lan," diye hırladım. Yüzüme bön bön bakmasıyla, ona doğru adım atmam bir oldu ki, benim bir adım atmamla çözülmüş gibi harekete geçip arkadaşlarının yanına gitmişti.

alien // bieberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin