31.BÖLÜM

811 94 34
                                    

  Hayat hiçbir zaman bana güzellikler vaad etmedi. Her zaman zorluklar içinde kaldım.

Belki de Allah beni cezalandırıyordur?

Eskiden çok acımasız, ukala ve kendini beğenmiş biriydim. 18 yaşıma kadar gerçekten herkesin canını yakıyordum.

Ama o gece hayat benim canımı öyle bir yaktı ki, nefessiz ve bir başıma kaldım. Ne teyzem, ne eniştem, ne arkadaşlarım. Hiçbiri yanımda değildi.

Yalnızdım.

Hep dışlandım, hep acıdı canım. En son birine güveneyim dedim. O da olmadı. Güvendiğim yerden kırıldım tekrar, tekrar ve tekrar. Kimin canını yaktıysam benim canım iki kat yandı. İnsan yaşattığını yaşamadan ölmezmiş. Sanırım bende kırdığım kadar kırılmadan affedilmeyeceğim.

"Geldik. Ama önce sakin olacaksın."
Savaş'ın sesiyle ona baktım. Aklımdaki düşünceler kaybolmaya başlamıştı.

"Neden sakin olmayayım ki? Özür dileyecekler bu kadar."

Dedim. Savaş hafif bir gülümsedi ve arabadan inmem için işaret etti. Tedirginim çünkü etrafta ne ev ne araba ne de insan vardı. Neden burda özür dileyecekler ki? Ayrıca nerede özür dileyecekler? İnmek konusunda öyle kararsızım ki, sanki her an bir şey olacakmış gibi hissediyorum.

Savaş yüzüme çok dikkatli bakıyordu. İnmemi bekliyordu. Derin bir nefes alıp arabanın kapısını açtım. Bir süre dışarı bakıp, aşağı indim. Savaş da arkamdan indi.

"Korkuyorsun değil mi Deniz?"

"Ha-hayır. Neden korkayım?"

Büyük sayılmayacak bir şekilde gülümsedi.

"Bu taraftan o halde."

Gösterdiği yönde yürümeye başladım. Hava soğuktu. Sonbahara geçtiğimiz için olsa gerek ağaçların yaprakları yere kendini teslim etmiş, ve arkalarında harika bir görüntü bırakmışlardı. En sevdiğim ikinci mevsimdi, sonbahar.

Gittikçe artan kalp atışım, sanki mümkünmüş gibi daha çok arttı.

Savaş bileğimden tutup durmamı sağladı. İki adım atıp tam yanımda durdu. Nefesini boynuma yaklaştırıp konuşmaya başladı.

"Hala korkmuyor musun?"

Sessiz kaldım. Deli gibi titremeye başlamıştı bedenim.  Tenime değen Nefesi bedenimin kaskatı kesilmesine sebep oluyordu. Hayat kırıklığı... Evet yine hayat kırıklığı ve pişmanlık hissediyorum.

"Seni istiyorum." dedi.
Bu cümlesi gözlerimi kocaman açıp, çığlık atmama sebep oldu. Bileğimi elinden kurtarmaya çalışıyordum ama nafile. Öyle sıkı tutuyordu ki.

"Bırak beni! Bırak! Pislik! Nasıl güvendim sana? Yardım edin!"

Aklıma gelen fikirle tüm gücümü toplayıp kolunu ıssırdım. Acı dolu çığlığı arasından koşmaya başladım.

Keşke Yalın'ı dinleseydim. Şu an tek istediğim şey Yalın'ın gelip beni kurtarması.

Tüm gücümle koşuyorum, ne zaman yorulurum bilmiyorum ama koşuyorum. Arkamdan geldiğini hissediyorum adım seslerinden.

"Yalın ne olur gel. Ne olur beni kurtar! Keşke seni dinleseydim."

Ayağıma takılan bir şey yüzünden kendimi yerde buldum.

"Hadi ama güzelim. Fazla naz aşık usandırır." dedi ve üzerime doğru gelmeye başladı.

"Yardım edin! İmdaaaaaaat!"

Attığı her adımda kalbim daha çok hızlanıyordu. Ayağa kalkmaya çalıştım ama olmadı. Bileğim kanıyordu.

"Ne olur bana zarar verme. Lütfen, hafızamdan silemeyeceğim bir şey yapma bana. Yalvarırım." dedim gözyaşlarımın arasından.

"Korkma."

Diye fısıldadı. Pis bir şeklide gülüyordu.

"Gelme ne olur gelme." diyebildim sadece ama bir şey değişmedi.

Yere serilen savaşa baktım. Ve tam karşımda gördüğüm mavi gözler kalbimin atışını değiştirmeye yetmişti. Hissettiğim korku yerini heyecana bırakmıştı.

" Deniz? İyi misin bir tanem?"
Deyip bana yaklaşmaya başladı.

"Sen gelmeseydin her şey çok kötü olacaktı Yalın." dedim ve boynuna sarıldım.

"Keşke seni dinleseydim. Çok özür dilerim Yalın."

"şş hadi gidelim biz. Burayı çağrı halleder." dedi ve beni kucağına aldı.

"Sana olan bir anlık sinirim yüzünden gittim. Yoksa gitmezdim Yalın."

"Biliyorum, ama şimdi bunları konuşmayalım tamam mı?"
Kafamı sallayıp yalının döşüne gömdüm. Huzur bulduğum kokusu doldurdu burnumu.

Kötü şeyler de yaşasa insan sevmeli. Ne olursa olsun sevdiğinden asla vazgeçmemeli. Sonunda kavuşmayı hayal ederek, onun uğruna asla yapmam dediği şeyleri yapmalı.

Eğer bir gün başkasına giderse, sabırla gelmesini beklemeli. Her gece Allah'a ömrümü ömrüne nasip et diye dua etmeli.

Gerekirse onun için kendinden vazgeçmeli. Ve Yalın Doğan sen beni sevmesen de ben senin için kendimden vazgeçmeye hazırım. Her şeyimi bırakır, seni bırakmam.

Çok yara açtın kalbimde ama mühim değil. Eğer sen geleceksen ben yaralarımı sararım.

❣️❣️❣️❣️❣️❣️❣️❣️❣️💫❣️❣️❣️❣️❣️❣️❣️❣️

"Acıyor mu hala?"

"Yok geçti. Teşekkür ederim Yalın."

"Ne demek peri kızı."

Eve geldiğimizde Yalın yaramı temizlenmişti. Benimle gerçekten çok güzel ilgileniyordu.

"seninle bir şey konuşmak istiyorum."

"Tabii."

Uzandığım koltuğun başına oturdu.

"Deniz, nasıl söylenir bilmiyorum ama sen haklısın. Şu dünya da sevildiğimi bir sen hissettirdin. Kim yanımdaysa menfaat için yanımda. Sen öyle değilsin deniz. Sen farklısın. Hissettiğim şeyler çok değişik çok farklı. Tüm kalbimle hissettirdin sevdiğini. Ve ben aslında Gamzeyi sevmiyormuşum. Benim sevdiğim, benim için her şeyden vazgeçen Deniz'immiş. Sağlığından vazgeçen, hayatından vazgeçen, herkesi karşısına alan Deniz'immiş benim sevdiğim. Çok özür dilerim canımın içi. Seni bırakıp onunla gittiğim sana haketmediğin halde acılar çektirdiğim için. Kalbim sana ait. Eğer hala oralarda bir yerlerde bana ait sevgi kırıntısı varsa benim olmanı istiyorum. Hani şu umutlarını söndürüp siyaha çevirdiğim kelebek var ya, elimden tut onu yeniden maviye boyayalım. Var mısın güzelim? Affedecek misin beni? "

Dolan gözlerim sanki son cümleyi bekliyormuş gibi akmaya başladı. Aylardır beklediğim şu cümle Yalın'a sımsıkı sarılmamı sağladı.

" Yalın, çok yaktın canımı biliyor musun? Senden nefret etmeyi denedim ama yapamadım. Seni unutmayı asla istemedim denemedim bile. Bir gün bana geleceğini Biliyordum. Seni seviyorum Yalın. Bir daha ne olur beni bırakma. Sen beni tekrar bırakırsan ben bu sefer gerçekten ölürüm. "

" Bırakmam. Ben seni seviyorum Deniz. Geç anladım ama bu kalp sana deli gibi aşık. "

Ponçiklerimm nasıl buldunuz bölümü? Yavaş yavaş finale yaklaşıyoruz. Umarım bu bölüm hoşunuza gitmiştir. Yorumlarınızı ve votelerinizi eksik etmeyin 💞💞😘

Siyah Kelebek |TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now