"Bence bu bile bir başarı. Sözüme güven. Onunla son bir senedir kaç kere yüz yüze geldim, en fazla iki kere kafasını sallamıştır sadece."

Durum cidden vahimdi ve anlaşılan o ki Sinem'den daha fazlasını öğrenemeyecektim.

"Böyle devam mı edeyim? Mümkün olan her gece sahile yanına gidip kök mü salayım?"

"Sen bilirsin. İstersen vazgeç. Sana, seni kötü hissettirecek şeyler söylemeyeceğim gibi umut verecek cümleler de sarf edemem."

"Sağ ol ya..." diyerek sızlandım.

"Ben sana Sarp'ı soruyor muyum hiç?"

"Sorabilirsin," dedim hevesle. "En ince ayrıntısına kadar yediği her boku anlatabilirim." Öyle güçlü bir kahkaha attı ki bu sefer dayanamayıp ben de ona katıldım. "Bakma bana öyle. Kardeşimi çok seviyorum ama kendi geleceğim için hiç acımam satarım. Eminim o da aynısını yapardı."

"Dilin başka gözlerin başka konuşuyor. Yeme beni şimdi. Hem ben kendim keşfetmeyi daha çok seviyorum. Böylesi daha heyecanlı..."

"Tamam," diyerek ellerimi havaya kaldırdım. "Daha fazlasını duymak istemiyorum."

"Nasıl istersen... Kalkalım mı? Sarp ne zaman gelir?"

"Dur, mesaj atayım."

İstanbul'dan iki arkadaşı gelince ayıp olmasın diye onların yanına gitmek zorunda kalmıştı. Ona Geçit'e gittiğimizi, bize yetişmesini söyleyen bir mesaj attım. Anında cevap verdi.

"On dakika sonra Geçit'te olurmuş."

"Tamam, biz gidip yer bulalım."

"Kızlar orada değiller mi?"

"Hayır, ikisinin de uçuşu var."

"O zaman bu gece baş başa takılacaksınız."

"Sen varsın ya..."

"Bora'nın yanına gideceğim."

Hesabı ödedikten sonra tatlı kediciği kalktığım sandalyeye bıraktım. Sinem, koluma girip, "Dikkat et kendine," dedi. "Bora'yı severim ama ne yazık ki şu an en iyi halinde değil. Normalde gerçek anlamda bir karıncayı bile incitmez. En azından benim tanıdığım kadarıyla. Tabii şu an durum farklı. Üzülme sonra."

"Detay vermediğin için sanırım kendi bildiğimi okumaktan geri duramayacağım Sinem."

"Sana verebileceğim tek tavsiye bu. Baktın olmuyor, üzerine gitme."

"Yeterince istemezsem, çabalamazsam başarılı olamam."

"Bu üniversite sınavı değil."

"Daha önemlisi. Geçici bir dönem için harcanan onca saatten sonra Bora için harcayacağım zaman bana koymaz."

Gülerek, "Sarp'la hiç benzemiyorsunuz," dedi.

"O da inatçıdır, bakma. Sadece ben saklayamazken o çok güzel maske takabilir."

"Kulağa tehlikeli geliyor," diyerek kıkırdadı bu seferde. Ne çok gülüyordu! Hayatından onun kadar memnun çok az kişi görmüşümdür şimdiye kadar. Enerjisi bulaşıcıydı ve bu kendimi olduğumdan daha iyi hissetmemi sağlıyordu.

"Teşekkür ederim," dedim içtenlikle. "Beni tanımıyor olmana rağmen fazlasıyla destek oluyorsun."

"Seni tanıyorum. Rüyalarımı süsleyen adamın kardeşisin."

Öğürür gibi bir ses çıkarıp kolundan çıktım. "Bu kadarı fazla," diye isyan ettim.

"Pekâlâ... Sen detay istemiyorsun ama ben isterim. Git Bora'nın yanına. Onu ele geçir ve gelip bana her şeyi anlat."

Sen Aydınlatırsın Geceyi (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin