37. BÖLÜM

343K 8.3K 975
                                    

Şarkı: Beyonce - Dance For You

NOT: Bu bölümde Sıla ve Murat'ın Floransa'da gezdiği yerlerin fotoğrafları satır aralarına dahil edilmiştir. Fotoğraflar benim objektifimdendir :)

Sıla ertesi sabah gözlerini açtığında üzerindeki ağırlıkla ezilmek üzereydi. Murat'ın kolu ve bacağının üzerine dolandığı yetmezmiş gibi, kalçasına dayanmış sertliğini hissediyordu. Kendi kendine gülerek yattığı yerde dönmeye çalışınca Murat ona daha da çok sarılmıştı.

"Boğuluyorum, imdat!!"

Sıla'nın inlemesini duyan Murat yattığı yerde panikle sıçrayarak "Ne oldu?" diye sordu. "Sancın mı var? Bir yerin mi acıyor?" Saniyeler sonra Sıla'nın yüzündeki yaramaz gülümsemeyi görünce derin bir soluk verdi. "Aman Allahım Sıla! Korkudan ölüyordum."

"Ne yapayım, bir türlü kollarından kurtulamadım. Öyle bir sarılmışsın ki bana sabaha kadar nefessizlikten ölmediğime şükretmeliyim."

"Demek sarılmamdan şikayetçisiniz hanımefendi. Peki o zaman, bundan sonra aramıza mesafe koyarım. Siz de rahat rahat uyursunuz."

Sıla kahkalar içerisinde gülerken bir yandan da Murat'ın gönlünü almaya çalışıyordu.

"Tabi ki şikayetçi değilim ama öyle irisin ki haliyle biraz eziliyorum.

"Ha şimdi de iri oldum öyle mi?"

Murat'ın bozuk yüz ifadesini gördükçe Sıla'nın gülmesi daha da artıyordu.

"Ben de bir kadın için iri sayılsam da düşün ki sen ne kadar irisin ki kollarında ufacık kalıyorum.

"Dur bakayım, gerçekten de öyle mi?"

Murat muzip bir yüz ifadesiyle Sıla'nın üzerine tırmandıktan sonra tutkuyla parlayan gözlerini masmavi gözlerin içerisine dikti.

"Gerçekten de öyleymiş Sıla'm..."

Murat lafını bitir bitirmez Sıla'nın dudaklarını öpmeye başladı. Her ne kadar sevdiği kadına sahip olmak için yanıp tutuşsa da sabırlı olması gerektiğinin bilincinde bir süre sonra yavaş yavaş dudaklarını çekmek zorunda kaldı.

"Hadi kalkalım, bebeğimiz acıkmıştır..."

Sıla pembeleşmiş yanaklarıyla kafasını salladıktan sonra yavaş hareketlerle kalktı ve banyoya doğru yürümeye başladı. Dişlerini fırçalarken diş etlerinin kanadığını fark ederek şaşırsa da bu duruma çok fazla kafasını yormadı. Banyodan çıktıktan sonra üzerini giydi ve ardından da pencereyi açarak mis gibi orman havasını ciğerlerine çekti. O esnada ağaçların altında yerde yiyecek bir şeyler arayan minik bir sincap görünce banyodaki Murat'a seslenerek "Ben bahçeye çıkıyorum," dedi. Yavaş hareketlerle sincabın yanına doğru giderken hayretler içerisinde hayvanın hiç istifini bozmadığını gördü. Yanına gidip eğildiğinde sincap yiyecek bir şeyler vereceğini düşünerek eline uzanmıştı.

"Sana hemen yemek getireyim..."

Sıla tekrar eve girdikten sonra üzerini giynmekte olan Murat'a bakarak, "Görsen dışarıda çok tatlı bir sincap var," dedi heyecanla. "Hem de benden hiç korkmuyor. Şimdi ona yemek götüreceğim."

"Lütfen üzerine bir şeyler al. Bu halde üşüyeceksin."

Sıla bu sözleri hiç dikkate almadan masanın üzerinde duran bisküvileri alıp heyecanla dışarı çıktı. Murat ise sözünün dinlememesine kızarken Sıla'nın paltosunu alıp bahçeye çıkmıştı.

"Şunun haline baksana ne kadar da tatlı..."

Murat, Sıla'nın yanına eğilmiş, aceleci bir şekilde bisküviyi yiyen sincaba bakıyordu.

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin