9. BÖLÜM

517K 15.1K 1.1K
                                    

Şarkı: Mabel Matiz - Öyle Kolaysa

ÖNEMLİ NOT: BÖLÜM İÇERİĞİNİ GÖREMİYORSANIZ OTURUMUNUZU KAPATIP AÇABİLİR YA DA HİKAYEYİ SİLİP YENİDEN YÜKLEYEBİLİRSİNİZ. 

Keyifli Okumalar...

Eylül, Emre'nin odasından çıktı ama kapının önünde öylece kalakalmıştı. Bomboş gözlerle karşısına bakarken sekreterin onu şaşkınlıkla izlediğini hiç görmüyordu bile. Zihni, duyguları... Her şeyiyle uyuşmuş gibiydi.

"Eylül Hanım... İyi misiniz?" Şermin Hanım oturduğu yerden kalkarken ne olduğunu anlamakta güçlük çekiyordu.

Eylül irkilerek sekretere döndü ama cevap vermedi. Sadece başını hızlı hızlı salladı, ardından da yıldırım hızıyla odadan çıktı. Koridoru geçip merdivenlere yöneldiğinde, karıncalanan boğazını, yüreğine çöken ağırlığı hissedebiliyordu ama bir an önce toparlanmak zorundaydı. Bu şekilde ofise girerse arkadaşları tuhaf bir şeyler olduğunu anlayacaklardı.

Telefonunun saatine baktı. 11:50 olduğunu gördü. Öğle tatiline az bir süre kalmıştı. Merdivenleri hızla inip bir alt kattaki lavaboya yöneldiğinde kimseyle karşılaşmamayı diliyordu. Nitekim içeri girdiğinde kesif bir sessizlikle karşılaşınca derin bir soluk verdi.

Elini musluğun altına tuttu. Ardından ıslak ellerini yanaklarında, boynunda gezdirdi. Aynadaki kızla göz göze geldiğinde ise gördüğü manzaradan hiç hoşnut kalmadı. Gözleri dolu doluydu, yanakları kıpkırmızı olmuştu. Zihninde Emre'nin sözleri uçuşurken ağlamamak için kendini zor tutuyordu.

Hadsiz demişti ona. Aynı zamanda şımarık olduğunu da söylemişti. Emre için ağzından çıkanı duymayan, şimdiye kadar çoktan kovulması gereken biriydi. Buğulu gözlerini aşağı indirirken, "Haklı," diye mırıldandı. Musluğu kapatıp birkaç peçete aldı.

Hayatında ilk defa böylesine ağır sözler işitiyordu. Ailesinin her zaman göz bebeği olmuştu ama öğretmenlerinden ve part time çalıştığı yerlerden de övgü dolu sözler duymaya alışıktı. Az önce ise resmen yerin dibine sokulmuştu ve bu onun için bir milattı.

'Aramızdaki çekimin farkındasın...' Eylül buruşturduğu peçeteleri çöp kutusuna attıktan sonra lavabonun içinde gezinmeye başladı. Aralarında geçen atışmayı bir kenara bırakmış, bu sefer de Emre'nin manidar sözlerini düşünmeye başlamıştı. Aralarındaki çekimin elbette farkındaydı ama Emre'nin aynı farkındalık içerisinde olduğunu duymak... Düşündükçe yüreği yerinden oynuyordu. Peki ya o anlamlı bakışları, yanağında gezinen parmakları, öpecekmiş gibi ona yaklaşması...

Eylül tüm bunları düşünürken tepeden tırnağa ürperdiğini hissetti. Daha önce hiçbir erkeğin karşısında böylesine yoğun bir şekilde heyecanlanmamış, kendini hiç olmadığı kadar savunmasız hissetmemişti. Hiçbir erkek bu kadar kısa sürede dengesini alt üst etmemişti. İşin kötüsü bu saatten sonra ne yapacağını hiç bilmiyordu. CKA'den ayrılmalı mıydı?

Yüzü istemsizce buruşurken bu düşünceyi hızla kafasından attı. CKA'den ayrılmak, bu kadar çabuk pes etmek istemiyordu. "Devam etmek zorundaydım," diye mırıldanırken başını aşağı yukarı salladı. Emre'yle aynı odada çalışmayı kesinlikle düşünmüyordu ama ona verilen projeyi bitirmeye kararlıydı. Fakat... Odadan çıkarken Emre birlikte çalışmaya devam edeceklerine dair o kadar kesin konuşmuştu ki... Peki aralarında geçen o gerilimli anlardan sonra tekrar bir araya nasıl geleceklerdi?

Eylül aynaya bakıp yüzünü son kez kontrol ederken "Bilmiyorum," diye mırıldandı. Kendini cam kırıklarıyla kaplı bir zeminde yürüyormuş gibi hissediyordu. Kararsızdı. Ve bir o kadar gergin.

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin