21. BÖLÜM

477K 9.8K 1.1K
                                    

Şarkı: Sezen Aksu - Seni İstiyorum

Emre, Eylül'ün dudaklarından dökülen sözleri duyunca dikkatle onun gözlerinin içine baktı. Sevdiği kadın gayet kararlı ve istekli görünüyordu. Bu gerçeklikle kalp atışları zirveye tırmanırken kesik bir solukla rahatlamaya çalıştı. Öyle bir haldeydi ki hayvani içgüdülerine zorlukla hakim oluyordu.

Eylül, Emre'nin tereddütlü bakışlarını görünce, "Lütfen," diye inledi istekle. Kasıkları sızlıyor, sabırsızlığı anbean artıyordu.

Emre yavaşça yutkunurken, 'Sakin olmalıyım,' diye içinden geçirdi. Aksi takdirde bir an bile düşünmeden sonuna kadar gidecek ve hiçbir güç onu durduramayacaktı. Başını eğip Eylül'ün boynunu usul usul öpmeye başlarken, "Tamam ama şimdi değil," diye mırıldandı.

Eylül'ün gözlerinde hayal kırıklığı dolu bir ifade oluştu. Emre'nin başını kaldırıp gözleriyle buluşurken, "Neden şimdi değil?" diye sordu kırgın bir ses tonuyla. "Yoksa beni istemiyor musun?"

Emre, yanlış anlaşıldığını fark edince, "Seni her şeyden çok istiyorum," diye açıkladı samimi bir tonda. Eylül'ün dudaklarına minik bir öpücük bıraktı. "Fakat bugün çok sevimsiz olaylar yaşadık. Ve ben böyle bir anı, böyle bir günde hatırlamanı istemiyorum."

Eylül duyduğu açıklamayı düşünüyordu. Belki de Emre haklıydı...

"Biraz daha bekleyelim olur mu?" Emre kesik bir soluk alarak hafifçe gülümsedi. Az önce söylediklerinde samimiydi ama aynı zamanda Eylül'ün bazı şeylerden emin olmasını, sonrasında pişman olmasını istemiyordu.

Eylül başını hafifçe salladı. "Tamam," dedi mırıl mırıl bir sesle. Ardından da sırt üstü uzanan Emre'ye iyice sokulup ona sarıldı. Bedeni hala yatışmamıştı ama çıplak teni sevdiği adama değerken dahi rahatladığını hissediyordu. 'Mucize gibi,' diye düşündü o an. Tenleri birbirine karıştığı zaman bedenindeki negatif elektriğin tamamı buharlaşıp uçuyor, kendini inanılmaz dingin ve huzurlu hissediyordu.

Bunun yanı sıra az önce söylediği bir hayli cüretkar sözü düşünüyordu. Yaşadığı tutku dolu anların etkisiyle mi söylemişti o sözü? Yoksa... Kendini iyice analiz ettiğinde, 'Hayır,' diye içinden geçirdi. Daha önce hiçbir erkeğin karşısında çıplak kalmamış, hiçbir erkek bedenine Emre'nin dokunduğu gibi dokunmamıştı. Emre'yle yoğun bir sevgiyi ve dayanılmaz bir tutkuyu aynı anda hissediyordu. Ve gelecek günlerin neler getireceğini tahmin edememesine rağmen onun için çok özel olan o anları Emre'yle yaşamak istiyordu. Parmaklarını Emre'nin göğsündeki seyrek tüylerin içinde gezdirirken, "Galiba acıktım," diye mırıldandı. "Acaba bir şeyler mi yesek?"

Emre "Olur," dedi gülümseyerek. Az önceki anların etkisinden hala çıkabilmiş değildi. "Ne yemek istersin?"

Eylül bir süre düşündükten sonra "Eğer sen de istersen birlikte ilk kez gittiğimiz o balıkçıya gidebiliriz," dedi.

"Benim için uygun. O zaman..." Eylül'ün kalçasını hafifçe sıktı. "Hazırlanmaya başlayalım."

Eylül, Emre'nin kıpırdandığını görünce bacağını adamın bacağının üzerine koydu ve ona daha da sıkı sarıldı. "Ama ben hiç kalkmak istemiyorum." Sevdiği adamın göğsüne minik minik öpücükler bırakmaya başladı.

Emre, Eylül'ün baştan çıkarıcı öpücükleri karşısında içinin arzuyla dolduğunu hissediyordu. Derin bir soluk aldıktan sonra "Biraz daha devam edersen bu sefer hiçbir güç beni durduramayacak..." diye belirtti.

Eylül kıkırdamaya başladı. "Tamam, tamam, kalkıyorum hemen..."

Eylül, yataktan kalktıktan sonra dolabının önüne geldi. Kendine giyecek bir şeyler bulmak için rafları ve askıları incelemeye başladı. Emre ise hayran bir ifadeyle Eylül'ün vücudunu izliyor, sevdiği kadının yuvarlak dolgun kalçalarını, incecik belini hafızasına kazıyordu. Eylül, arkasını dönüp onu izleyen adamı görünce, "Beni mi izliyorsun?" diye sordu gülümseyerek.

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin