7. BÖLÜM

557K 15.8K 1.1K
                                    

Şarkı: Shakira & Maluma - Clandestino

Duyduğu son cümle Eylül'ün gözlerinin irileşmesine sebep olmuştu. 'Derdime son vermek mi?' diye içinden geçirirken, Emre'nin oldukça ciddi ifadesinden gözlerini ayıramıyordu. Az önceki dediğim dedik hallerinden eser kalmazken yapabildiği tek şey başını belli belirsiz sallamak oldu.

Emre, sözlerinin yanlış anlaşıldığının farkındaydı. Eylül'ün aniden değişen ruh hali içten içe onu güldürse de ciddi duruşundan taviz vermedi. Kendinden emin bir tavırla karşısındaki kıza bakarken, "İyi akşamlar Eylül Hanım," dedi sakin bir sesle.

"İyi akşamlar..." Eylül'ün sesi kilometrelerce uzaktan geliyor gibiydi. Emre'ye son bir bakış attıktan sonra boşlukta yürüyormuşcasına bir hisle odadan çıktı. Asansörlere doğru yürürken sadece zihni değil duyguları da allak bullaktı.

'Neden öyle dedi? Ne yapacak?' Bu iki soru otomatiğe bağlamış bir halde zihninde yankılanıyordu ama o an için tüm soruları cevapsızdı.

Asansörün aynasına döndüğünde kaşları çatıldı. "Bir kere de sus be!" Kendi kendine söyleniyordu. "Karşında arkadaşın değil patronun var! Salak mısın?" Elini alnına götürürken yüzünde acıklı bir ifade oluştu. "Of!"

Dakikalar sonra CKA'den çıktıktan sonra yüreğindeki o berbat hisle otoparka doğru ilerlemeye başladı ama bir an sonra çantasına gelişigüzel tıktığı telefonu aklına geldi. Telefonunu çıkardığında ekranda gördüğü cevapsız çağrılar düşüncelerini kısa süreliğine dağıtırken annesinin ve Damla'nın aramalarını gördü. Arama zamanları birbirine yakındı. Büyük ihtimalle annesi ona ulaşamayıca Damla'yı aramış olmalıydı.

Annesinin adına tıkladıktan sonra telefonu kulağına götürdü. Saniyeler sonra duyduğu endişeli sesle dudaklarını ısırdı.

"Kızım neredesin sen? İyi misin?"

"Merak etme anne. İyiyim. İşten şimdi çıktım. Telefonumu duymamışım." Nefes almadan konuşuyordu.

"Ah Eylül! Korkuttun bizi. Hem... Neden bu kadar geç kaldın ki kızım?"

Eylül, projesiyle ilgili karşılaştığı sorundan bahsetti ama ofiste uyuyakaldığı kısmı es geçti.

"Tamam bebeğim. İyiysen problem yok. Bu arada... Sana ulaşamayınca Damla'yı aradım. Eminim o da merak içerisindedir."

"Senden sonra onu arayacağım zaten."

Annesi bir süre daha konuştuktan sonra "Bir aksilik olmazsa gelecek hafta sonu yanına gelmeyi düşünüyoruz," dedi hevesle.

"Cidden mi?" Eylül'ün gözleri parlamıştı. Annesinin olumlu cevabını duyunca, "Yuppi!" diye cıvıldadı. "Sizi o kadar özledim ki."

"Biz de seni çok özledik kızım. Sen gidince kolumuz kanadımız kırıldı. Evimizin tüm neşesi gitti."

Annesinin hüzünlü sesi Eylül'ün yüreğinin titremesine sebep oldu. Evini, ailesini çok özlüyordu ve bazen doğru bir tercih yapıp yapmadığını sorguluyordu. "Belki de buraya hiç gelmemeliydim." Sesli düşündüğünün farkında değildi.

"Neden öyle söyledin Eylül? Yoksa mutsuz musun?"

Eylül annesinin zihnini bulandırmak istemiyordu. Mutsuz değildi elbet ama... "Yok yok, beni yanlış anladın," diye konuştu doğal bir sesle. "Ben... Mutluyum tabii ki. Sonuçta çok istediğim bir yerde çalışıyorum. Fakat... Biliyorsun işte. Ayrı olmak zor."

"Öyle tabii. Fakat... Sen mutluysan biz de mutluyuz bebeğim."

Eylül bir süre daha konuştuktan sonra telefonu kapattı ama yüreğindeki ağırlık daha da artmış gibiydi. Olumlu düşünmeye çalışarak arabayı çalıştırdı ama bir an sonra Damla aklına geldi. Arkadaşını arayıp hoparlörü açtıktan sonra yola koyuldu...

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiWhere stories live. Discover now