1. BÖLÜM

1.2M 22.9K 5.3K
                                    

Şarkı: Berlin - Take My Breah Away

BÖLÜMLERİN SIRALAMASI DÜZGÜN DEĞİLSE VEYA İÇERİKLERİ BOŞ GÖRÜNÜYORSA LÜTFEN OTURUM KAPATIP AÇMAYI DENEYİN. AKSİ TAKDİRDE DÜZELME OLMAYACAKTIR. 

Eylül, oturduğu yerde gerginlik içerisinde kıvranırken parmaklarıyla bacağının üzerinde tempo tutuyor bir yandan da pırıl pırıl güneşin aydınlattığı İstanbul sokaklarını izliyordu.

Heyecanı doruklardaydı... Çünkü o sabah Türkiye'nin en önemli yazılım şirketlerinden biri olan CKA Yazılım'ın mülakatına girecekti. Bu şirketin, büyük holdinglerle güçlü bağlantıları bulunduğu gibi, akıllı telefonlar için geliştirdikleri yazılımlarla hem Türkiye'de hem de yurtdışında hatırı sayılır bir üne kavuşmuştu.

Eylül, Ankara'daki özel üniversitelerin birinde bilgisayar mühendisliği okumuş ve bölümden dereceyle mezun olmuştu. Okulu bitirir bitirmez de bir an önce işe başlamak, kendi parasını kazanıp ayaklarının üzerinde durmak istemişti. Aslında ailesi işe başlama konusunda çok acele etmemesini söylemişti ama o, bir an önce bağımsız olmak, kendine yetebilmek istiyordu. Bu yüzden de diplomasını alır almaz birçok iş başvurusunda bulunmuştu. En büyük arzusu ise CKA'de çalışmaktı...

Taksi Ataşehir'deki plazanın önünde durduğunda Eylül titreyen parmaklarıyla ödemeyi yaptı ve delicesine çarpan kalbiyle kendini dışarı attı. Derin derin soluklar alıyor, kendini yatıştırmaya çalışıyordu ama binaya doğru attığı her adımla daha da çok heyecanlanıyordu.

Titreyen bacaklarıyla plazanın içine girip danışma kısmına geldiğinde kendini tanıttı ve mülakat için geldiğini belirtti. Danışmadaki genç ve güler yüzlü kadının verdiği yaka kartını takıp, mülakatın 4. kattaki toplantı salonunda gerçekleşeceğini öğrendikten sonra nazikçe teşekkür edip asansörlere doğru yürümeye başladı.

Tam da o esnada katta duran ve saniyeler içerisinde boşalan asansörü görünce adımlarını hızlandırdı ve kapı kapanmadan içeri girebildi. Derin bir nefes alıp aynaya döndüğünde, "Çok gergin görünüyorum," diye mırıldandı. Onu olduğundan daha zayıf gösteren siyah kalem eteğini ve beyaz gömleğini son kez gözden geçirdikten sonra bakışları siyah saçlarına kaydı. Sözde sabah erkenden kalkıp kuaföre gitmiş ve fön çektirmişti ama daha iki saat geçmeden saçları kıvrılmaya başlamıştı. Sıkıntıyla oflarken, "Kuaföre gideceğime doğru düzgün kahvaltı yapabilirdim," diye hayıflandı.

Asansör 4. katta durduğunda Eylül kendini geniş bir bekleme salonunda buldu. İnceler bakışları çevresinde gezinirken dikkatini çeken ilk şey duvarlarda asılı olan soyut tablolar oldu. Bunun yanı sıra sütunların dibinde ve duvar köşelerinde gösterişli salon bitkileri vardı.

Gri renk oturma takımlarının olduğu alana doğru ilerlerken ayakta sohbet etmekte olan iki genç adamı gördü. İkisi de siyah takım elbiselerinin içinde gayet şık ve ciddi bir görünüm içerisindelerdi. Büyük ihtimalle onlar da mülakat için gelmişlerdi. Eylül onu fark eden ve şaşkın ifadeleriyle süzen genç adamlara yaklaştığında ilk olarak ince yapılı, kemikli yüzlü adama elini uzattı. "Merhaba ben Eylül Şentürk" dedi gülümseyerek. Aynı sıcaklıkla diğer adama döndü ve onun da elini sıktı. "Siz de mülakat için buradasınız galiba..."

Yanındaki adamın tam tersi iri yapılı ve esmer olan adam ilgi dolu gülümsemesiyle elini sıkarken, "Memnun oldum. Ben de Sinan Okumuş" dedi. "Ve evet, mülakat için buradayız. Merak içinde bekliyoruz."

Hep birlikte sıcak bir sohbete daldıklarında Eylül diğer adayların onun tam aksine deneyimli olduklarını öğrenmiş, her ne kadar belli etmemeye çalışsa da morali bozulmuştu. Yanındaki adamların konuşmalarına odaklanmaya çalışıyordu ama aklı mülakata takılı kalmıştı. İş deneyimi olmadığı için elenmesi büyük olasılıktı ve bunu düşündükçe umutsuzlukla doluyordu.

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin