30

2.8K 212 174
                                    

" Ne demek sevmiyorum" dedi Jin hayretle.

"Sevmiyorum demek" diyerek omuz silkti.

"Sen cidden çıldırmışsın dostum, neler olduğunu anlat hemen"

Namjoon kendi bakış açısından olayı uzun uzun anlattı.

"Kardeşim öncelikle şunu söylemeliyim ki evet sen Mi'yi sevmiyorsun"

"Evet sevmiyorum, sevsem bu kadar kolay vazgeçmezdim"

"Sevmiyorsun çünkü aşıksın"

Namjoon afallamıştı. İnkar etmeye hazırlandı çünkü şu an Mi'den nefret ediyordu.

"Aşk böyledir dostum, nefreti her zaman yanında bulundurur. Eğer arada bir aşk olmasıydı sadece kıskandığın için bu kadar canın yanmazdı ve bu kadar ileri gitmezdin"

Namjoon şaşkındı ve Jin'i dinlemeye devam ediyordu, ikna ediciydi.

"Bugün boşansanız yarın depresyona girip tekrar onunla birlikte olmak isteyeceksin"

Namjoon dudağını büktü, bu kadarı da fazlaydı neden ayrılmak istediği biriyle ertesi gün barışmak istesindi.

"Abartıyorsun hyung ve bence dalga geçiyorsun"

"Pekala dalga geçiyorum, tanıdığım bir avukat var" dedi ve telefon rehberini açıp kişiyi Namjoon'a mesaj olarak gönderdi.

"Numarasını gönderdim, tek seferde durumu halleder, şimdi işime dönmem lazım" dedi ve mutfağa girip kapıyı örttü.

Namjoon da bavulunu aldı ve tren garının yolunu tuttu.

Mi için gün akmıyordu. Hep aynı saniyedeymiş gibiydi. Her dakika saate bakıyor ve en azından bir mesaj bekliyordu. Namjoon'un şu anda sinirli olduğunu biliyordu ama bu kadar ileri gitmiş olması onu sevmediği ihtimalini aklına getirmiyor değildi. Ayrıca kendisine zarar vermesinden de korkuyordu ama utandığı için Namjoon'un anne veya babasını arayıp haber veremiyordu. Bu gece burada kalıp sabah Ilsan'a dönecekti her ne kadar Namjoon gelme demiş olsa bile.

Fi'nin çorbası harikaydı cidden. Park Jimin'in övdüğünden daha fazlasıydı. İçtiği anda tüm hücreleri yenilenmiş gibiydi. İkindi vakti sahile indiler üçü birlikte. Namjoon'un aksine Fi hiç kıskanç değildi. Park Jimin, Mi'ye çok yakın davranıyordu. Devamlı övgüler yağdırıyor ve çoğu zaman tensel temasa giriyordu. Mi onun hep böyle olup olmadığını hatırlamıyordu ama abisi gibi gördüğü bu adamın hareketlerinden hiçbir zaman şüphe etmezdi. Düşünmesi bile fazla utanç verici ve saçmaydı.

Gel zaman git zaman gün akşam saatlerine kadar akmıştı. Mi bir an önce uyumak ve sabah Ilsan'a dönmek istiyordu. Dün Fi ve Park Jimin'i geçiştirme sebebi olan griple şu an gerçekten cebelleşiyordu. Kaldığı odada pinekliyordu, oturma odasına gidip Fi ve Park Jimin'le sohbet etmek iyi gelir diye düşündü ama tam ayağa kalkacaktı ki Park Jimin odaya girdi. Gelip yanına oturdu.

"Nasıl gidiyor"

"İyi gidiyor abi, senin nasıl"

"Benim için her şey yolunda ama senin için öyle değil gibi görünüyor"

"Hayır, nereden çıkardın"

"Sizi kavga ederken duydum"

"Öyle mi.."

"Evet Mi, onunla nasıl evlendin bilmiyorum ama seni gerçekten sevdiğini zannetmiyorum"

"Buna katılmıyorum, çok hassastır. Başına kötü bir olay geldi ve sinirleri hasar gördü. Hafızasını kaybetti"

freedom ; kim namjoon ✓Where stories live. Discover now