18

4.4K 295 49
                                    

Jeon Jungkook masanın üstündekileri tek bir kerede yere indirdi. Kalp kırıklığı yerini sinire bırakmıştı. Titreyen parmaklarını yatağının üstünde duran yumuşak yorgana geçirdi. Ardından yataktaki her şeyi çekip yere serdi. Beyninde kötülük rüzgarları esiyordu. Şimdiye kadar nasıl bu kadar iyimser olduğunu düşündü. Onların arasını bozmamak adına sevgisinden hatta canından vazgeçmişti. Odadaki telefonu aldı ve hemşireyi aradı. Dişleri birbirine vuruyor, elleri titrerken telefonu zor tutuyordu.

"Mi nerede?!"

"Bilmiyorum efendim hemen bakıyorum"

Koltuklardan birine çöktü. Mi'nin gelmesini bekliyordu. Namjoon ve Mi koşar adımlarla odaya girdiler. Jeon Jungkook kanlanmış gözlerini Mi'ye sabitledi. Mi onu daha önce görmediği kadar hırslı görüyordu. Kriz geçiriyor olma ihtimaline karşı bir iki adım geri çekildi. Jeon Jungkook'un kendisine zarar vermesini istemezdi. Ayağa kalkıp Mi'ye yaklaşan Jeon Jungkook, Namjoon'un orda olmadığını varsayarak, aradaki mesafeyi olabildiğince azaltmıştı. Mi'nin gözlerine bakmadan ona sarıldı. Eğer baksaydı, sevgi adına bir şey bulamaz ve sarılmaya cesaret edemezdi. Namjoon tıslayarak odadan çıktı. Kalbi göğüs kafesine baskı yaparken Jeon Jungkook'u öldürme hayalleri kuruyordu. Mi şaşkınlığından hareket edemiyordu. Vücudu kaskatı kesilmişti. Jeon Jungkook'tan olabildiğince uzak durmaya çalışıyordu. Az sonra onu hafifçe itti ve sinir dolu bir sesle şunları söyledi.

"Bırak beni!"

Jeon Jungkook aldırış etmedi ve daha sıkı sarıldı. Onun omzunda ağlamak istiyordu. Mi'den karşılık alamamak sorun değildi. Asla karşılık alamayacağını da biliyordu. Ama gidebileceği kadar ileri gidecek ve anın tadını çıkaracaktı.

"Çekil şuradan!"

Mi'nin titreyen sesi, yeterince sinirlendiğini açıklıyordu. Jeon Jungkook artık durmalıydı ama daha fazlasını istiyordu. Namjoon ile evli olduklarını biliyordu lakin az önce sarıldıklarını görmek derinde bir yerlerde yara açmıştı. Gözlerinde iri iri yaş taneleri oluşuyordu. Birkaç tanesi kendini pürüzsüz yanaklardan aşağı bıraktığında diğerleri yola çıkmıştı. Görüşü buğulandı. Mi Jeon Jungkook'un güçlü kolları arasından kurtulmaya çalıştı. Ama ne yazıkki kurtulmak istedikçe Jeon Jungkook daha fazla sarıyordu. Hemde Namjoon neden çekip gitmişti. Birkaç kere daha itmeye çalıştı ama ne çare..

"Jeon Jungkook beni bırak"

Mi ona ilk defa adı ile sesleniyordu. Bu garip bir şekilde hoşuna gitmişti. Tüm gücünü toplayan Mi, Jeon Jungkook'u sertçe itti.

"Ne yapmaya çalışıyorsun Mi!" gözlerini büyüten Jeon Jungkook dişleri arasından konuşuyordu. Bu onun sinirlendiğini gösterirdi. Mi'nin itmesiyle birkaç adım gerilemişti. Aradaki mesafeyi kapattı ve Mi'yi duvara itti. Sinirlenmişti. Hırsından gözü dönmüştü. Mi ağlamaya başladı.

"Lütfen dur Jeon Jungkook"

Jeon Jungkook tek kelime etmiyor. Mi'nin düşen gözyaşlarına bakıyordu, düşen damlaları parmaklarıyla sildi. Mi tiksintiyle kendini geri çekti. Ondan iğrenmişti. Bir insan nasıl kendisini istemeyen birine zorla bunları yapardı. Jeon Jungkook'tan kurtuldu ve dışarı çıktı. Şuan onun kriz geçirdiğini düşünüyordu. Dr. Min Yoongi'ye haber verdi ve bugün eve gitmek istediğini söyledi. Namjoon'u bulamamıştı. Ama bulmak içinde uğraşmadı. Daha sonra arayıp ona nerde olduğunu söyleyebilirdi. Jeon Jungkook gibu pis bir adamla daha fazla aynı ortamda bulunmak istemiyordu.

Eve geldiğinde kendini banyoya attı. Kirli hissediyordu. Jeon Jungkook istemediği halde ona dokunmuş, savunmasız bırakmıştı. Namjoon'a da sinirliydi. Böyle bir durumda onu bırakması doğru değildi.

freedom ; kim namjoon ✓Where stories live. Discover now