OYUN |8

3.1K 260 192
                                    

Artık ölümlere alışmış biri olarak korku içimde pek de bulunmuyordu. İki tane ceset görmüştüm ve daha fazlasını görmek sadece üzülmeme sebep oluyordu.

Arkadaşlarımı kaybetmek beni çok daha fazla üzüyordu fakat neyse ki sandığın içinde tanıdığım veya değer verdiğim bir kişi yoktu.

Sandığın içinde az önceki kız vardı. O buraya yönetmen tarafından mı koyulmuştu yoksa kendi mi girmişti? Yönetmen tarafından bedelini ödemesi için mi öldürülmüştü yoksa o sadece aramızdan bir kişiyi almasını sağlayacak bir süs müydü?

Aklıma bir anda tekrardan Cenk gelmişti. Hızlıca sandığı kapattım ve ayağa kalkarak arkamı döndüm.

"Cenk'i bulmaya gitmeliyiz."

Üçü de bana acayip bir şekilde bakıyordu. Söylediğim sanki olağan dışı bir şeymiş gibiydi yüz ifadeleri. Aslında bu yüz ifadesi karşısında gülebilmeyi çok isterdim ama gülemezdim.

"Niye öyle baktınız şimdi?"

Durum ciddiliğini kaybediyor gibi görününce kendimi rahat hissetmedim ve aklıma Cenk'i getirerek yüzümün eski ciddiyetini bulmasını sağladım.

"Haydi, durmayın. Cenk'in şu an nerede olduğunu, ona ne yapıldığını veya onun ne yaptığını bilmiyoruz."

Diğerlerinin yüzündeki ciddiliği de yakalayınca kapıya doğru yöneldik. Sarı kapıdan çıkınca aynı odaya geldik. Cenk'i buradan bir anda nasıl alabilirdi ki? Bu oldukça zor olurdu bana göre ve bunu saniyeler içinde yapmıştı.

"Nasıl çıkmış olabileceğini düşünüyorsun değil mi?"

Taner bunu tam olarak sormamıştı aslında. Bunu biliyordu. Başımla onay verdikten sonra ilk girdiğimiz kapıya yaklaştım ve tekrar tekrar kapıya gittim.

Kapı kilitliydi ve bir türlü açılmıyordu. Bu durum canımı sıkmıştı.

"Cesedin gözünü falan koymayacağımız için bu kapının nasıl açılacağını siz biliyorsunuzdur sanırım?"

Elif ve Dilara ilk başta birbirlerine döndüler bu konuda konuşmak için fakat sonrasında kavga ettiklerini hatırlamış olmalılar ki kafalarını da bir anda çevirmişlerdi.

Onları pek de umursamayarak Taner'e döndüm. Ondan akıllıca bir cevap bekliyordum. Her zaman bir cevabı olurdu.

"Bende bir şey yok. Kızlara sor."

Nasıl yani? Her şeyde bir fikri olan Taner'in şimdi bir fikri yoktu ve bu durumun beni şaşırtması da oldukça doğal bir durumdu.

Kızlara dönerek birbirlerine sert bakış attıklarını fark ettim. Bakışlarını bölerek Dilara'ya laf attım.

"Dilara, şu anda Cenk önemli biliyorsun değil mi? Nasıl çıkabileceğimizi düşünsek?"

Başıyla beni destekleyince kendine gelmesine sevinmiştim. Elif'e dönüp konuşmaya hazırlanınca hiç beni konuşturmadan kendisi konuştu.

"Biliyorum, Ezgi. Tamam."

Herkes sandığım kadarıyla düşünmek ile uğraşıyordu ki ben de buradan çıkabilmek için bir yol arıyordum. Oda o kadar sessizdi ki yanımdakilerin düşüncelerimi duyabileceğini bile düşünmüştüm.

Sessizlik devam ederken bir anahtar sesiyle hepimizin gözleri kapıya dönmüştü. Katilimiz artık yorulmuştu ve direkt olarak yanımıza mı geliyordu?

Ürkek tavırlarla hepimiz birer adım geriye gittik. Kapı korkunç bir sesle gıcırdayarak açıldığında kalbimin durabileceğini sanmıştım. Fakat kapı açıldığında karşımdaki kişiyi görünce sevinmiştim. Dilara da koşarak Cenk'e sarılmıştı.

OYUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin