OYUN |5

3.8K 295 105
                                    

Şimdiye kadar korku belki de eğlence olmuştu benim için. Korku filmleri izler, korkunç kitaplar okur ve sırf eğlenmek için korkuyla uğraşırdık. Peki ya onlar korkuysa bu neydi? Karşımda bir katil ama belki de sadece delirmiş bir kişi vardı. Hislerim o her zamanki yaşadığım korkuyla aynı değildi madem bu içimdeki his neydi? İsmi neydi? Önceki korkularımın yanında bu bir korku olarak düşünülemezdi. Korku neydi peki?

Bir anlık hızla arkamı döndüğümde karşılaştığım manzara beklenilenden biraz daha iyiydi. Taner ayağa kalkmıştı. Karnındaki eli artık eskisi gibi kanla kaplanmıyordu. Aksine eli daha sağlam basıyordu yarasına. Sessizce yanlarına yaklaştığımda hiçbirinin haberi yoktu dışarıdaki kişiden.

"Sessiz olmanız gerek."

Olabildiğince sessiz konuşmaya çalışmıştım.

"Niye ki?"

Mert, meraklı gözlerle sormuştu bu soruyu. Aslında ondan biraz da telaşlanmasını beklemiştim. Aramızda karşısındaki insanı anında anlayan tek kişi o olabilirdi çünkü.

"Bakın, az önceden beri dışarıda birisi var. Bilmiyorum. Sadece bu kapıya bakarak bekliyor."

Cümlemi bitirdiğimde Dilara'nın elleri ağzına gitmişti hızlıca. Büyük bir çığlıktan kurtulmuştuk belki de.

"Peki, ne yapacağız?"

Fısıltıyla giden sohbetimize katılan Elif, korkmuş gibi görünüyordu. Aslında aramızda korkmayan kimse yoktur diye tahmin etmiştim. Evet, kesinlikle öyleydi.

Biz aramızda sessizce konuşurken dışarıdaki kapıya vurmaya başladı. Her ne kadar onu görmüyor olsak da kapıya vuranın o olduğu açıkça belliydi. O, orada beklerken başka kim gelip vuracaktı ki?

Kapıya doğru ritmik adımlarımla yaklaşırken arkadan Mert kolumu tuttu. Fısıltıyla bana bir şeyler söylemişti. Aslında bu söylediği şeyi duyamamış olsam da tahmin etmek şu durumda hiç de zor değildi. Başımla sorun yok dercesine ona cevap vermek istedim. Tekrar kapıya döndüm ve delikten dışarıya bakınca bir tane düğme görmüştüm.

Düğme ne alakaydı? O kadar uzun olamazdı herhalde. Bir anda bir ses yankılandı odanın içerisinde. Bu ses hoparlörden geliyordu. Çılgınca atılan kahkahalar duyuluyordu. Tıpkı korku filmlerinden fırlamış bir palyaço gibiydi. Aynı anda dışarıdaki şey artık kapıya vurmaktan vazgeçmişti. Birkaç saniye süren sessizlik ve korku dolu gözlerle birbirimize bakmalarımızdan sonra kapının altından bir kağıt geldi. Herkes telaşla bu sarı minik kağıda bakıyordu.

Yavaşça eğilerek kağıdı elime aldım. Kağıt, kenarlarından biraz yakılmıştı. Belki de sadece öyle görünen bir kağıttı. Üzerindeki yazıyı okudum. Bu sefer sesim daha gür çıkmıştı.

"Kukla."

"Kukla mı?"

Cenk şaşkın bakışlarla sorduğu soruya hala bir cevap beklerken araya Dilara girdi.

"Yani korktuğumuz şey sadece bir kukla mıymış? Biraz oyuna benzemeye başladı sanki."

Korkmuş muydu yoksa dalga mı geçiyordu? Bunu çözmekte zorlanmıştım. Kapının deliğine yaklaştım ve dışarıda artık hiçbir şeyin olmadığını gördüğümde korku yerini birazcık da olsa rahatlamaya bırakmıştı.

"Gitmiş."

Sesim son harfte gitmişti. Sadece bir anlık nefes kesilmesiydi belki de.

"O zaman çıkalım şuradan."

Kesinlikle Cenk'e katılıyordum. Şimdi Taner de yürüyebiliyordu zaten. Koşamasak da hızlı yürüyebilirdik. En azından sürünmüyorduk.

"Gidelim o zaman."

OYUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin