73. Bölüm

48 8 3
                                    

Kasabanın meydanında birbirlerini arayan insanların gürültüsü kuşların ilgisini çekmişti. Poyraz kumruların ve kargaların inip inip kalktıklarını görebiliyordu.

"Cadı gitti." dedi bir adam. Soğuk hava insanı iliklerine kadar titretiyordu, buna rağmen adam üzerindeki incecik gömleğiyle dimdik duruyor ve kararlı gözleriyle ufka bakıyordu. Bir kadın haykırdı.

"Ya geride bıraktıkları?"

Bu sözler kalabalığı ölüm kadar derin bir sessizliğe fırlattı. Poyraz ürperdi. Bu, henüz işlerinin bitmediği anlamına geliyordu.

"Bir kız kayboldu." dedi bir kadın. Gözleri dolu doluydu. "Sevecen bir hancı kızdı. Ziyaretçilerin hepsi de ondan memnundu. Ailesiyle beraber misafirleri ağırlayarak geçinirdi zavallı."

Poyraz kadına irkilerek baktı. Bu tıknaz kadın, onları ağırlayan Diane'den söz ediyor olabilir miydi?

Mehmet'e baktı. Aynı karıncalar Mehmet'in zihnine de doluşmuştu. Sonunda kalabalık mutlu ama kararmış ruhlar gibi silinerek dağıldı.

"O kız Diane olabilir." dedi Mehmet. Yanlarına gelen diğerlerine olayı kısaca özetledi. Yeşim yükselen dolunay baktı.

"Yaran tam olarak iyileşmedi değil mi?" diye sordu Poyraz. Yeşim gülümsedi.

"İyiyim. Bu gece dolunay var."

"Yani?" dedi Nergis. Ama Merve Yeşim'in ne düşündüğünü anlamıştı.

"Pagan ayini. Kontes'in o kadar çalışanı vardı, Margaret dışında hepsi kayıp."

"Ne ayini? Ne demek istiyorsun Merve?" dedi Nergis. Aynı anda da manalı bakışlar hedeflerini buldu. Kane konuştu.

"Bu gece Dolunay var. Kontes'in kaybolan cesedinin üzerine yeni bir hastalıklı dönüşüm yapabilirler. Ve bunun için yapabilecekleri ayinlerden biri de bir genç kızı kurban etmek."

"Veya cadıya dönüştürmek." dedi Yeşim. "Büyük ihtimalle bilinmeyen şeytani bir güce tapıyorlar."

"Diane'i kurban edebilirler mi yani?" dedi Nergis. Yeşim onayladı. "Christina'ya ihtiyacımız var."

"Claude cadıyı avladığına göre, bizim de yapacağımız son bir iş kalmış demektir." dedi Poyraz. Işıldayan mavi gözlerini arkadaşlarına dikti ve gülümsedi.

"Hadi başlayalım."

☆☆☆☆

"Bu ormana daha önce gelmiştim, yani iyice bir keşife çıkma imkanım oldu." dedi Christina. Uzun selvi ağaçları ve kalın gövdeli kayın ağaçlarından oluşan orman, başka bir zaman olsa huzurun başkenti gibi görünebilirdi. Şimdi ise sessizliğini koruyordu. İlerlemeye devam ettiler. Akşam çökmeden buradan çıkabilmek için dua ediyorlardı.

"Çok uzakta olmayan bir kamp alanı var." dedi Cristina. Pusulasını çıkardı. "Güneye doğru ilerleyeceğiz."

"Kontes'in çılgın takımının orada olduğundan nasıl emin olabiliyorsun?" diye sordu Mehmet. Christina gülümsedi.

"Uzun zamandır buradayım. Her adımlarını izleme ve gözlemleme görevi verildi bana, siz gelene kadar." Gülümseme soldu. "Zor bir görevdi. Yani o kadar insanın vahşice öldürülmesine tanık olmak."

Bir müddet sustular. Sonra Christina eline aldığı uzun dalı toprağa sapladı.

"Uğursuzluk bu topraklarda hiç tükenmeyecek."

Uzun bir yolculuk olmadı, insan seslerini duyduklarında vahşiler kampına yaklaştıklarını anlamışlardı.

Gruaaa

Zaman Yolcuları [ZAS -2] (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin