4. Bölüm

593 57 19
                                    

Ertesi gün Merlin gençlere sarayı gezdirdi.

Daha sonra Yeşim büyük avluda bir adamın idamına şahit oldu.
Güneşli bir gündü ve biraz hava almanın iyi bir fikir olduğunu düşünmüştü. Avluya çıktığında Kamelot halkının orada toplandığını gördü. Merakla kamçılanan ayakları onu kalabalığa yaklaştırdı. Fakat iki muhafız onu durdurdu.

"Giremezsiniz leydim."

Yeşim "Neler oluyor?" diye sordu. Muhafız önce arkadaşına baktı, sonra kafasını iki yana salladı. O sırada sağ tarafta yüksekçe bir yerde konumlandırılmış tahtında oturan Uther'ı gördü. Oraya çıkabilirdi. Koşarak o tarafa doğru yöneldi ve kimse ona yetişemedi. Tahtın olduğu platforma tırmandı. Gördüğü manzara...

Korkunçtu.

Kalabalık hep bir ağızdan ürpertici sesler çıkarırken iki celladın arasında ufak tefek bir adam yürüyordu. Yüzünde siyah bir maske vardı. Bir utanç suçu işlemiş olmalıydı. Yeşim içindeki sese uydu ve "Durun!" diye bağırdı. Kalabalık sustu. Uther kıza döndü. Arthur ilgiyle Yeşim'e bakıyordu. Hatta idam mahkumu bile kafasını kaldırmış, kimin konuştuğunu anlamaya çalışıyordu. Bir an düşen iğnenin sesini duyabilecek kadar sessizdi ortam.

Derken Yeşim sordu.

"Bu adamın suçu ne kralım?"

Uther ayağa kalktı. Öfkesini kontrol ederek konuşmaya çalıştı fakat pek başarılı olamadı.

"Bu ne cüret! Kralın otoritesine karşı çıkmanın cezası ölümdür prenses. Ölmek mi istiyorsun?"

Bu açık tehdit Yeşim'i korkutmadı.

"Sadece soruyorum kralım, bu adam nasıl bir suç işledi?"

Kral bembeyaz kesildi. Bu cesaret onu ürkütüyordu. Yalnızca bir çocuk.

"Büyü kullanarak bana komplo kurdu." dedi Uther. "Kanunlara göre cezası ölümdür."

"Ne komplosu?" dedi Yeşim hayretle. Bu ufak tefek adam nasıl bir komplo kurabilirdi ki?

Şövalyelerden biri "Büyüyle şifa veriyormuş." dedi usulca. Kralın kararını onaylamadığı belliydi.

Yeşim ise..

Patladı.

"Ne yani, sırf bir şifacı diye onu öldürecek misin? Tanrı'nın ya da tanrılarınızın, -neye inanıyorsanız artık- ona özel olarak verdiği yeteneğe sahip, inancınıza göre kutsanmış kabul edilebilecek birini mi öldüreceksiniz?"

Uther bu itham karşısında durdu. Karısının ölümünü hatırladı. Tanrıların ise...

Canı cehenneme.

"Büyü tehlikelidir." dedi Uther. "Benim inancım hakkında hiçbir şey bilmiyorsunuz. Benim inancıma göre onun gibi kişiler.." Parmağını uzattı. "Lanetlenmiştir."

Parmağını çevirdi. Cellatlar adamın kafasını uçurdu.

Uther Yeşim'e döndü.

"Size gelince Leydi Alessandra, kim olursanız olun, benim otoritemi sorgulayamazsınız."

O sırada koşuşturan ayaklar Yeşim'in yanında durdu.

"Kardeşim adına sizden özür dilerim majesteleri, sizi sorgulamaya hakkı yok." dedi Poyraz. Yeşim uzaylı görmüşçesine Poyraz'a bakıyordu. Poyraz sürükleyerek Yeşim'i saraya soktu.

"Canına mı susadın sen? Neydi o yaptığın?" diye kükredi Poyraz. Yeşim zerre kadar pişmanlık duymuyordu.

"Ne var yaptığımda?"

Zaman Yolcuları [ZAS -2] (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin