2.1

352 109 18
                                    

''Ne zaman çıkabilir mişim?'' dedi telaşlı bir şekilde.

'Kendini sağlıklı hissettiğin zaman dedi doktor'' dedim ve zoraki bir şekilde gülümsedim.
''Pekala o halde ben bu hastaneden çıkmak istiyorum. En sevmediğim yer..'' 
Sesi ninni gibiydi, huzur veriyordu. 

Yüzümü telaş kapladığında ''Henüz tam olarak iyi değilsin, buna izin veremem.'' diye çıkıştığımda küçük bir tebessüm belirdi yüzünde. Bunu gören solmuş tüm çiçekler eski haline dönerdi, baş döndürüyordu. Öyle güzel bakıyordu ki en sonunda ''Ama iyisin öyle değil mi? Doğruyu söylersen gidebilirsin.''

''Gerçekten kendimi mükemmel hissediyorum bayan. Ve ben gerçekten her şey için çok teşekkür ederim yani gelmesen her şey daha iyi olabilirdi fakat artık mühim değil. Teşekkür etmek konusunda pek iyi değilimdir.'' dedi ve kafasını öne eğdi. O tüm haliyle bir sanattı. Bu cümleyi artık kesinleştirmenin vakti gelmişti. 

''Önemi yok. Kim olsa aynı şeyi yapardı bayım, iyi insanlar yaşamalı.'' dediğimde kafamı kurcalayan bir şekilde baktı ve ''Ona çok benziyorsun'' diye mırıldandı. Kime benziyordum? Deli gibi merak ediyordum, sevdiği bir kadın olabileceği ihtimalini düşünmek bir anlığına içimi yakmıştı. Bizim hikayemiz başlamadan bitmişti.  En sonunda yine merakımı yenemeyip ''Kime benziyorum?'' diye sorduğumda paramparça eden o cümleyi duymuştum. 

''Sevdiğim, hayatımın anlamı olan kadına.''  Üzüntümü belli etmemek adına kafamı arkaya çevirdim ve gözyaşlarımın akmasına izin vermemek için büyük bir direniş gösterdim. ''Bayım, gitme vakti.'' Sırf ağladığımı anlamasın diye öyle tok konuşmaya çalışmıştım ki bir an ben bile ağladığıma inanmamıştım.  Neden bu kısa zamanda bu adama karşı böyle hissediyordum, aşk böyle bir duygu muydu? Ben her ne olursa olsun onu sevmek istiyordum çünkü ona artık bir kere bağlanmıştım, düğümler birbirine karışmıştı. Ve ben ondan artık kopamıyordum. 

 Kalkmasına yardım ettim ve doktora da haber verdikten sonra ağır adımlarla çıkış kapısına doğru ilerledik.  Yürüyebilmesi için koluna girdim ve ''Kendine dikkat etmelisin'' dedim.  Ona dokunabilmek tüm bu olanlara rağmen beni mutlu hissettirmişti. 

''İstersen sen de benim evime gelebilirsin. Yani gelmeni isterim. Sonuçta bana yardım edebilecek, çorba yapabilecek kimsem yok. Tek başıma yaşıyorum. ''  

Peki ya annesi, babası neredeydi? Ölmüş müydü?
Başka bir şehirde miydi?
Bu mutlu anı bozmamak için bir soru sormadım. Fakat, öyle merak ediyordum ki. Bayım sizinle gelirsem eğer size daha çok bağlanırım ben üzülmek istemiyorum, neden böyle bir cümle söylediniz ki.. 

''Çorba demek. Şimdi bittin sen bir tencere çorba içeceksin o zaman bugün sen''
dediğim de büyük bir kahkaha attı. Gülüşü bile garip geliyordu bana... Tanıyorum bayım sizi... ama nereden... nereden ?


ölü ruhlar müzesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin