0.5

1.1K 539 86
                                    

12 yıl sonra,

Bugün tam 12 yıl olmuştu. Aklımdan hiçbir gün çıkmamıştı.
Ben unutmamıştım işte. Nasıl unutabilirdim ki?
Onu görebilmek için can atıyordum. Acaba unutmuş muydu? Ya da erkenden gelmiş beni orada bekliyor muydu? Ya unuttuysa....
Kendi kendime gülümsedim.Ve avutmaya çalıştım bir müddet kendimi.
Neden gelmesin ki? Hem o sözü veren kendisiydi öyle değil mi?

Soğuk tüm yüzüme işlerken boğazımda ki atkıyı daha da sıkı tuttum. Burnum üşüyordu.
Böyle bir zaman da bu hava hiç iyi olmamıştı. Kollarımı göğsüm de birleştirdim ve sıkıca kollarımı tuttum.
Gerçekten ayakta zor duruyordum.Dünyanın en şanssız insanı seçilmeye aday olmalıydım.
Saate baktım henüz 11:53 idi. Ve oraya gelmeme neredeyse bir dakika kalmıştı.
Koşar adımlarla parka vardım.

 Öyle sabırsızlanıyordum ki acaba çok değişmiş miydi? Yoksa hala aynı mıydı? Kilo almış mıydı? Yoksa zayıflamış mıydı? Saçlarını boyamış mıydı? Rengi hala aynı mıydı? Saçı hala eskisi gibi kıvırcık mıydı? Sevdiği birisi var mıydı? Ya beni hatırlamazsa?
Gelmezse ne olacaktı? Yada sevdiği bir insan varsa ne olacaktı? Ben ona karşı böylesine büyük bir sevgi beklerken o beni çoktan unutmuş olabilir miydi?
Olabilecekleri düşündüm, eğer onu bir kızla beraber görürsem neler olabileceğini, fakat kalbim bu görüntüye gerçekten dayanamadı, göğsüm sıkıştı, içimde ki kelebekler teker teker durdular.
Kulağımda mutlu bir şarkı hissetmeye çalıştım. 
Bu şarkı elbette Je te veux olacaktı. Tabii ki başka ne olabilirdi ki?
Onunla birlikte bir komşunun düğününe gittiğimizde ilk dans  ettiğimizde çalan şarkıydı.
Bu şarkıdan daha güzel, özel bir şarkı olamazdı.
Yoksa bu şarkıyı da unutmuş olabilir miydi?
Hiçbir şey kafamdaki belli belirsiz soruları durdurmaya yaramıyordu. Vakit gelene kadar sabretmeliydim.
Küçük siyah zincirli çantamdan ayna çıkardım ve suretime baktım, baktım ve bakmaya devam ettim.
Sessizlik bağdaş kurmuş aramızda dans ederken ben suretime bakmaya devam ettim onun karşısında güzel görünmeliydim.
Dudaklarımda ki koyu kırmızı ruj hala duruyordu fakat parlaklığı sönmüştü, alnıma düşen bukreleri arkaya attım ve gülümsedim.
Tekrar onu görebileceğim aklıma geldikçe delirecek gibi oluyordum.
Öyle çok özledim ki ona sarılacak ve uzun bir süre bırakmayacaktım.

Ona öyle çok anlatmak istediklerim vardı ki, konuşmak için can atıyorum, bana tekrardan portakal kız diyeceğini düşünmek beni dünyanın en mutlu insanı yapıyordu. Hala onu deli gibi seviyordum.

Beni unutmuş muydu? Ya beni unuttuysa...

ölü ruhlar müzesiTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon