1.8

413 122 29
                                    

YILLAR ÖNCE

Küçük kız çizdiği aile resmini sonunda bitirmiş ve yüzünde zaferin gülümsemesi belirlemişti. Hemen önce ablasına gösterdiğinde ablası küçük bir tebessümle saçlarını okşayıp çok güzel olduğunu söyledi. ''Baba bak, Aksu çok güzel çizmiş'' dedi ve elinden kağıdı alıp babalarına gösterdi.  

Babası da ''Benim güzel kızlarım, hepiniz çok başarılı, yeteneklisiniz. Sizinle gurur duyuyorum.''  Babalarının gözü dolmaya başladığında küçük kız yanlış bir şey gösterdiğini düşündü. Amacı babasını üzmek değildi, kıyısından bile geçmiyordu.  Babalarının sesinde büyük kırıklar olduğunu o zaman her ikisi de fark etmişlerdi.  Bugün babalarında bir gariplik vardı. Fakat bir şey sormak yerine saate baktı, eksik olan bir kişi vardı. Bu aile resminin baş kahramanı henüz ortalarda yoktu ve küçük kız annesinin nerede olduğunu öyle merak ediyordu ki sonunda dayanamayıp babasına sormaya karar verdi.

'Baba, annem nerede? Hala gelmedi'' dedi küçük kız. Yüzüne gözyaşı bulaşmıştı. Ellerine kan kokusu.. Ablası sadece perişan bir şekilde ağlarken kız dakika içinde milyonlarca soru soruyordu. Bilmiyordu ki bugünün yeni bir başlangıç ve aynı zamanda bitiş olduğunu. Çünkü henüz o küçücük bir kızdı. ''Özür dilerim'' dedi babası. Kız duraksadı. Neden özür diliyordu babası böyle perişan bir şekilde?

''Baba önemli değil, ne olduğunu sonra da söyleyebilirsin'' dedi küçük kız. Ama onun için özür dilemiyordu...

''Seni seviyorum Aksum, ailemiz küçük bir yolculuğa çıkıyor. Füsun kardeşine çok iyi bak olur mu? Döndüğümde mesleğinizi eline almış, evlenmiş olarak görmek istiyorum sizi.'' 

Ve adam iki kıza da uzun bir müddet sarıldı. Ardından polisler, kızın tabiriyle mavi giyinimli kahraman adamlar içeri girmişti. Kız hala bir sorun olduğunu anlayamamıştı. Taa ki babasını götürdüklerinde... 

İki kız şaşkınlık içinde kalırken büyük olan kız aslında biraz her şeyin farkındaydı ama susuyordu sadece. Elinden bir şey gelmiyordu. 

Anneleri neredeydi, onları bir daha görebilecekler miydi? Küçük kızın kafasında binlerce belki de milyonlarca sorular uçuşup duruyordu.

Kızlar o kadar üzgün değildi çünkü babaları bir söz verdiğinde tutardı. Küçük kız ablasına ''Babam geri dönecek, aptal'' diye bağırdı. Bir yandan ağlıyor, bir yandan gülüyordu. Her ikisi de hala olayın etkisindeydiler yalnızca pozitif düşünmeye, hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışıyorlardı.

Ama o gün bu küçük çocuklar ansızın büyüdüler. Acı onları büyütmüş, kocaman sağlam bir direk yapmıştı. Ve küçük kız kendisine şu sözü verdi;

''Bundan sonra kimsenin gözümün önünden göçüp gitmesine izin vermeyeceğim.''

İki kız o gün anladı ki, küçük yolculuklar uzun birer boşluktu...


ölü ruhlar müzesiWhere stories live. Discover now