[1]

2.3K 114 167
                                    

İyi okumalar dilerim~

Merhaba bu kitabı 3 yıl önce yazıp 2 yıl önce yayınlamıştım. Benim gözümde karalamadan ibaret ama okuyan olduğu için silmeye kıyamıyorum. Yine de size iyi okumalar dilerim

Rüzgar saçlarını usulca geri tararken, yüzüne vuran eşsiz kızıllıklar arasında başını sonsuzluk kavramının aslı olan gökyüzüne doğru kaldırdı. Gece gibi siyah saçları bakanları içerisinde koca bir karanlığa götürürken, ifadesiz sert bakışları kalpleri deliyordu.
Millet ona böyle büyülenip bakarken, onun söylelidiği tek kelime vardı.

'tch'

Saçma sapan bir mahallede oturuyordu Levi Ackerman. Bu karanlık dünyada, ruhunu da karanlığa boğacak sokaklarda..
Onun ruhu çoktan karanlığa geçiş yapmıştı bile, ancak bu karanlık sayesinde hayatta kalıyordu; acırsan acınırsın..
Buydu onun hayat felsefesi, ruhunun en derinlerine gömdüğü edebi sözleri.

Hayat dolu çocuklar, pis yetişkinler ve kabadayılardan ibaretti bu karanlık sokaklar. Harika ötesiydi bir zamanlar oysaki, şimdi ise tamamiyle hayata olan pencereyi, en ağır ve sert derecede kapayacak bir nesne gibiydi.

Devlet korumasının hiçe indiği bir ülkedeydi. Ülke iç krizlerden dolayı yaşanamaz hale gelmişti.
Can güvenliği oldukça düşük ve her şey oldukça pahalıydı, evet yaşam için seçilecek son ülkelerdendi. Her ne kadar, dış dünya gittikçe düzelmeye, gelişip tamamiyle kendini eski haline almaya devam etsede; o sokaklar biraz zor düzelirdi..

Levi için sorun değildi bu, kendini gayet iyi koruyabiliyor ve çalışmamasına rağmen yüksek bir gelir kaynağına sahipti. Küçük ve minyon bedenine göre güç oldukça belirgindi.

Annesini daha o küçük yaştayken kaybetmiş ve o masum gözlerindeki ışığı, hayata olan neşesini tamamiyle, bir daha bulamamak üzere kaybetmişti..

Babası, yeni bir eşle birlikte yurtdışında kalıyordu. Yeni eşi ile mutlu sayılırdı, hatta mutlu idi ancak bilinmeyen, çoğu kişiden sakladığı bir gerçek vardı. O sadece hayat eşini, ruh arkadaşını değil; günlerce aşkından ağladığı, ona sevilmeyi ve gerçek sevgiyi öğreten birini kaybetmişti..
Annesi öldüğünden beri babası Levi'nin sadece maddi destekçisiydi. İkisi içinde bu büyük kayıp, fazlasıyla ve derinden sarsmıştı.

Artık yüzü gülmüyordu kahramanın. Gençti ama buna gençlik denirse, bu gençlik miydi?
Akıllardaki gençlik; eğlenmek, gecelere kadar arkadaşlar ile takılmak gibi şeylerdi. Ancak Levi çoktan karanlık içinde yaşlanmıştı.

2+1 bahçeli güzel bir evde yaşıyordu.Tek görüştüğü: yolun karşı tarafındaki pembe evde yaşayan çatlak kadın Hanji Zoe ve onun hemen yanında 3+1 evde oturan ciddi adam Erwin Smith idi.

Hanji hemşireydi ve Erwin ile oldukça ilginç geçen bir ilişkiye sahipti. Erwin ise Hanji'nin hastanesine çok uzak olmayan bir barın sahibiydi.

Fazla samimi olmasa da Levi'nin tek dostlarıydı.
Mahallenin korkulan tipiydi Levi.
Bir o kadar da talibi bol biriydi.
Ancak o hayattan tamamen kopuktu ve hiçbir zevk almıyordu.

Yaprağa benzerdi hayatı, rüzgar nereye savurursa oraya gidecekti 'duygusuz' bir şekilde.

Ay sonu gelmişti ve babası gine ona yeterli miktar para yollamıştı.
Faturaları yatırmış ve eve dönüyordu Levi. Hava oldukça kapalıydı yağmurun yağması an meselesiydi, zaten boğucu bir dünya da berbat bir hava..

Mahalleye girdiğinde yolun ortasında top oynayan çocuklara baktı. Etrafı kimine göre tamamiyle eski, kimine göre yeni yapılmış evlerin çevrelediği yolun merkez noktasındaydılar. Hanji ve Erwin de çocukları izliyorlardı bahçelerinde.

Ardından bahçesinin kapısını araladı.
İçeri girecekken bacağına ani ansaçarpan şeyle durdu, bir nesne sol bacağında iğrelti dolu bir his yayıyordu.

Çamurlu bir top bacağına değmişti ve pantolonun paçası çamura bulanmıştı.
Temizlik takıntısı olan Levi bu durumda gözünü öfke kaplamaya başladı. Temiz olmak da onun felsefelerinde yer alırken, bunu bir veletin yapma fikri iyice delirtiyordu.

İleride ki çocuklara baktı. Hepsi Leviden tırsıyordu. Öfkeli gözlerle süzdü hepsini.

Önde bir çocuk daha yakındaydı ona. Yemyeşil gözleri korkuyla açılmış bakıyordu. Yeni olduğu belliydi çünkü Levi bu mahalledeki çocukların simasını az çok biliyordu.

Çocuk tertemiz ve oldukça bakımlıydı. Gözleri yemyeşil ve parlakken içindeki çocukluk belli oluyordu, mutlu huzurlu ve büyük bir cesaret elle tutulur derecedeydi. Bunun yanında içindeki korku okunur bir haldeydi. Üzerinde yeşil kapşon ve kahverengi bir şort vardı. Gözlerinin bulutlanmaya başladığı belli oluyordu. Erwin'in sesiyle irkildi ikisi de.

"Hey Levi."
küçük bır bıçağı ona doğru fırlattı. Eliyle havada yakaladı Levi.

"Sana bulaşmalarının sonucunu göster." dedi
sırıtmaya başlamıştı Erwin. Yaşlı amcalar gibi bir hale sokmuştu Levi'yi.
Ancak Levi için bu fikir güzeldi. Neşe dolu şu çocuklara sinir oluyordu zaten.
Onların mutluluğu Levi için acı gibi birşeydi. Onları gördükçe kendi ailesine ve hayata lanet okuyordu.
Topun çamursuz bir yerinden tuttu ve bıçağı havaya kaldırdı.
Karşısındaki çocuk gözleri iyice dolmuştu. Levi ye doğru bağırdı, korkuyla.

"Hayır! Sana yalvarırım yapma bunu." bunları söylerken gözlerindeki minik damlalar akmayı beklercesine bakıyordu. Çoğu kişi bu çocuğa bakarsa sevimliliğinden dolayı onu incitmez, incitemezdi bile.

Levi hiç oralı olmadı. Eliyle direk topu büyük bir sesle patlattı. Top patlayınca çocuğun göz yaşlarıda süzüldü o narin yanaklarından.

Bir süre şok içinde ona sadistçe gülen karşısındaki siyah saçlıya baktı.
Ardından yan tarafta gülen Erwin ve Hanji'ye.
Arkadaşlrı da ona arkadan gülerken berbat hissetti yeşil gözlü.
Ellerini yumruk yapıp gözlerine götürdü.
Hıckırıklar eşiğinde yürekleri yakan ağlamasına başladı.

Levi aldırmadan içeri girdi. Bıçağı da aynı şekilde Erwin'e atarak.

Levi girdikten kısa süre sonra bardaktan boşalırcasına yağmur başlamış, mahalledeki herkes evlerine çekilmişti.
Ancak o küçük cocuk hala olduğu yerde ağlamaktaydı. Gittikçe ıslanıyordu ancak ağlmasını durduramıyordu.

'Dünya bana karşı neden bu kadar zalim anne?'
Ben onlara ne yaptım?
Neden sizin son hatıranızı böyle yok etti?

Ellerini gözünden kısa bir süre çekip fısıltıyla
"Neden Anne?" dedi
Ardından başını yağan yağmura doğru kaldırdı. Yağmur damlaları narin yanaklarından usulca akarken gözlerini kapadı. İçerisinde yoğun bir duygu karmaşası yaşayarak koca gözlerini bir süre sonra tekrar açıp

"NEDEN ANNE?" dedi.
Bağırmıştı, çığlık atarcasına..

Önce 28'i okuyun sonra silin ehuehu tabi yayınlanmışsa çünkü 28.bölüme bayldm

Küçük Ve Masum -RiRen-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin