OYUN BAŞLASIN

En başından başla
                                    

"Şoför ağabey hiç böyle şarkı falan yok mu ya?"

Adamdan ses gelmeyince arkadan Mert de bağırdı.

"Amca konuşmayacak herhalde. Şuna bak yüzümüze bile bakmıyor."

"Amca hala gelmedik mi?" diyerek ayağa kalktı Taner.

Adam şöyle yavaşça kafasını kaldırdı ve gözlerini Taner'in gözlerine dikti. Aniden de fren sesi duyduk ve otobüs büyük bir sarsıntıyla durdu.

"Ne yapıyorsun be adam?" diye çemkirdi Dilara. Sesi kulaklarımda büyük bir ağrı başlattı.

"Tuvalet molası." diyerek adam ilk defa konuştu.

Adam otobüsten indikten sonra ön tarafa geçtim ve büyük ön camdan dışarı baktım. Petrol ofisinde durmuştuk.

"Bu adam tam deli çıktı." diyerek tüm gözleri üstüne çekti Cenk.

"Belki de sadece akıllı." diyerek büyük bir sessizlik yarattı Mert.

Az önce sadece kafamı çevirmiştim. Fakat bu sözden sonra dayanamayıp tüm vücudumla bizimkilere döndüm. Mert'in cümlesi aklımı karıştırmıştı.

"Niye akıllı olsun ki? Adam çok sessiz sadece o kadar."

"Adam çok sessiz, evet. Ama sessiz olması da akıllı olduğunun bir işareti değil mi sence de?"

"Ne saçmalıyorsun sen?" diyerek Cenk de Mert'e döndü. Bakışları değişmişti.

"Bence bizden sakladığı bir şey var. Bunu söylemek istiyor. Ama söylerse de başı belaya girecek. Bu yüzden sessizliği tercih ediyor."

"Bize ne yapabilir ki?" diye korkarak sordu Dilara.

"Korkma aşkım ben varım yanında senin." diyerek yapmacık bir şekilde konuştu Cenk. Şu anda ortam o kadar gergindi ki kimse Cenk'in bu tavrına gülmedi. Tek tepki veren Dilara idi ve o da omzuna hafifçe vurmuştu.

"Mert. Adam bizden ne saklasın ki? Hiçbirimizi tanımıyor. Bizden saklayacak bir şeyi yok." diyerek merakla sordum.

"Bence var."

"Ne var oğlum açık açık konuşsana." diye konuştu Taner biraz yüksek bir ses tonuyla. Anlaşılan o da tırsmıştı. Tıpkı şu anda Mert dışındaki herkese olduğu gibi. Göz göze geldiğimizde ona hiçbir şey yok dercesine baktım ve kafamı çevirdim.

Herkesin gözü korkuyla kocaman açılmıştı ki Mert bir anda kahkaha atmaya başladı. Bu çocuk deli miydi?

"Şu tiplere bak ya. Nasıl da korktunuz hepiniz?"

Herkes soru sorarcasına deli gözüyle bakıyordu Mert'e.

"Adam delinin teki işte. Size şöyle helalinden bir şaka yapayım dedim." demesiyle Elif'in Mert'in omzuna pat diye vurması bir oldu.

"Oğlum sen delisin asıl!" diyerek yine çemkirdi Dilara. Bu kız ne de güzel çemkiriyordu.

Biz daha şakanın şokuyla uğraşırken adam geldi. Tuvalet molası da ne kadar uzun sürmüştü böyle. Adam girer girmez otobüsü çalıştırdı. Ben daha ayaktaydım oysa ki. Neredeyse yere düşüyordum ki Taner beni kolumdan yakaladı. Gülümseyerek yanına oturdum.

Adam hızlı sürüyordu.

"Ne oldu? Niye bu kadar hızlıyız?" diye sordu Taner.

"Geç kaldık. Oyuna çoktan başlamanız gerekirdi."

Konuşabiliyormuş demek ki diye geçirdim içimden.

Yaklaşık on beş dakika daha yol gittikten sonra oyun alanına varmıştık. Dışarıdan bakıldığında gerçekten de kocaman bir yerdi.

"Vay!"

"Havalı."

"Çok eğleneceğiz gençler."

Bir çok ses çıkıyordu her kafadan. Ben de şaşırmıştım. Dışı bu kadar büyük olduğuna göre içi çok eğlenceli olacaktı.

İçeriye girdik. Kapıda oyun yönetmeni vardı. Oyunu o yönetiyordu ve biz oyunu bitirene kadar burada olacaktı. Bittiğinde eğer anahtarı bulup biz açamazsak kapıyı açacak olan oydu.

Yönetmen gerekli bilgileri verdikten sonra giriş kapısının olduğu yere gittik. Kapı da oldukça güzel ayarlanmıştı. Demirdendi. Aynı zamanda kapı içeriden açılamıyordu. Bu sebeple oyunda kural ihlali yapmayacaktık.

"Oyun çok güzel ve eğlenceli olacak gibi görünüyor." dedi Cenk.

"Çok eğleneceğiz gençler!" diye bağırdı Elif.

Adam demir kapıyı açtı ve tekrar konuştu.

"Oyun başlasın."

OYUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin