Bölüm 31

46 26 19
                                    

     Sıradan bir yolculuk değildi bu. Vuslatı sabırsızlıkla beklemekti bu yolculuk. Bu yolculuk acı çekmekti; bu yolculuk korkmaktı, endişelenmekti. Ve düşünmekti bu yolculuk; geçmişi düşünmek ve geleceği...

     Bazen göz kapağına dahi söz geçiremez insan. Cevher de öyleydi; söz geçiremedi göz kapaklarına. Zümrüt ile tanıştığından beri bambaşka bir hayatın içine dalmıştı. Bu hayat yıpratmıştı onu. Çok hızlı yaşlanıyordu. Zümrüt olmasa hiç çekilir bir hayat değildi bu.

      Sabaha karşı vardılar yine, isimsiz bir yere...

      "Uyumuş mu? "

     "Uyumuş galiba. "

     Mirza, uyuyakalan Cevher'i omuzundan bastırarak dürttü.

     "Uyan hadi uyan! "

     Cevher, usulca gözlerini açtı. Kendini toparlamaya çalıştı; etrafına bakındı.

     "Hadi in arabadan! "

     Kapıyı açıp adımını atar atmaz çılgınca bir rüzgar esti. Birkaç saniye gözlerini açamadı. Açtığında gökyüzüne baktı. Tuhaf bir hava vardı; tıpkı rüyasındaki gibi çok tuhaf...

     Adımlarını her attığında Zümrüt'e kavuşacak olmanın mutluluğu; başını havaya her kaldırdığında gördüğü rüyanın ürpertisi vücuduna yayılıyordu.

     "Çok tuhaf değil mi? "

     "Ne tuhaf? "

     "Hava çok tuhaf. "

     "Ne saçmalıyorsun sen Cevher, hava işte. "

     Aklından türlü düşüncelerin geçtiği etrafı detaylı bir şekilde süzüşünden anlaşılıyordu. 

     Uzaklardan bir ses duyuldu.

     "İmdaaat! Yardım edin! "

     Üçü de kafalarını sese doğru çevirdi.

     "Neler oluyor? "

     "Bilmiyorum, sessiz ol. "

     Bir kez daha aynı ses...

     "İmdaaat! Kimse yok mu? "

     Cevher, sese doğru birkaç adım attı.

     "Saçmalama ne yapıyorsun? "

     Cevher'in gözünün önüne rüyasındaki kız çocuğu geldi. Duyduğu ses küçük bir kız çocuğunun sesiydi. Tüyleri diken diken olmuştu.

     "Yardım etmemiz lazım. "

     "Elimizde çanta taşıyoruz görmüyor musun? Kim bilir kaç kişi var peşinde. Yoktan yere canımızdan mı olacağız gerizekalı. "

     "Ne biçim insanlarsınız siz? Hiç mi vicdan yok sizde? "

     "Uğraşamayız seninle Cevher. Hiç sırası değil. Biz şimdi Seyit'le koşarak gideceğiz buradan. Bizim için sorun yok; nasıl olsa aldık parayı. Zümrüt'e de ne olur; ona Öktem karar verecek. "

     Cevher, arafta kalmıştı. Bir an önce tercihini yapması gerekiyordu.

     "Biz gidiyoruz Cevher... Hadi Seyit koş! Koş Seyit! "

     Mirza ve Seyit, hızlı adımlarla uzaklaşmaya başladı. Bir yandan da yer yer gözüken buzlar yüzünden kayıp düşmemek için yoğun bir çaba sarf ediyorlardı. Cevher, onların peşinden gitmeye karar verdi. Her ne olursa olsun Zümrüt'ün hayatını riske atamazdı.

Bahtım BahtımWhere stories live. Discover now