Bölüm 21

90 53 8
                                    

     "Gideceğimiz yeri Ekrem ve Hülya bilmiyor değil mi Cevher? "

     "Hayır "

     "Unutma gerçek aileni sadece Öktem biliyor. Ona bir şey olursa; hapse girerse aileni asla öğrenemezsin. "

     Cevher, Mirza'nın son cümlesini duymamış gibiydi. Arabayı kullanan adama gözlerini kilitlemişti. Zümrüt'e belirli aralıklarla baktığını fark etti.

     "Önüne baksana lan! "

     Mirza şaşırdı; ne olduğunu anlamaya çalıştı.

     "Adamına söyle önüne baksın. Zümrüt'e bakıp durmasın. "

     Mirza, kahkahalar atmaya başladı.

     "Hahaha! Önüne baksana oğlum. Elalemin karısına bakmaya utanmıyor musun? Hahaha! "

     Cevher, büyük bir öfke patlaması yaşadı. Önünde oturan Mirza'nın kafasını koluyla kavradı. Mirza, hiçbir şey yapamadı.

     "Söyle adamına Mirzaa! Adam gibi söyle! "

     Mirza'nın sesi güçlükle çıkıyordu.

     "Saçmalama; dur. Kaza yapacağız. "

     Direksiyonu tutan adam aynı zamanda Mirza'yı da Cevher'in elinden kurtarmaya çalışıyordu. Bu boğuşmadan kaza çıkması kaçınılmazdı. Zümrüt, bir şeyler yapması gerektiğinin farkındaydı.

     "Cevher bırak! Kaza yapacağız Cevher. "

     Mirza, ilk önce Cevher'e sonra adamına seslendi.

     "Tamam sakin ol, bırak beni. Sen de önüne bak. "

     Boğuşma kesildi. Cevher, kafasını serbest bıraktı.

     "Ha şöyle Mirza, adam olun biraz. "

     "İstersem seni, hatta ikinizi öldürürüm. Biliyorsun değil mi Cevher? İstersen sen biraz uslu ol. "

     Zümrüt, kafasını ani bir hareketle Cevher'e çevirdi. Endişeli, korku dolu gözlerle Cevher'e baktı. Cevher, gayet sakindi. Elini Zümrüt'ün yanağında gezdirdi. Gözlerini kapayıp açtı. Ardından Zümrüt'ün alnına bir öpücük kondurdu.

     Hava kararmaya başladığında arabadan inip geri kalan yolu yürüyecekleri noktaya ulaştılar. Cevher, kendi atkısını ve eldivenini Zümrüt'e verdi.

     "Giy bunları. "

     "Ama bunlar senin. "

     "Giy dedim Zümrüt. Benim için fark etmez. Ben alışkınım artık. "

     Mirza ve adamı arabadan indi. Mirza, Cevher ve Zümrüt'ü azarladı.

     "Hadi konuşmayın daha fazla, inin arabadan. "

     Cevher, eline fenerini aldı. Şiddetini arttırmaya başlayan kar yağışı onların işini daha da zorlaştıracaktı.

     Yarım saat yürüdükten sonra yağış şiddetini o kadar arttırdı ki neredeyse birbirlerini göremez hale geldiler. Cevher, güçlükle Zümrüt'ün dengesiz adımlar attığının; yürüyüşünde bir tuhaflık olduğunun farkına vardı. Ona serzenişte bulundu.

     "Ben sana gelme dedim Zümrüt. Bizimle perişan olacaksın. "

     Zümrüt'ten hiçbir ses çıkmadı. Rüzgarın sesinden birbirlerini duymakta zorlanıyorlardı.

     "İyi misin Zümrüt? "

     Zümrüt'ün kolundan tutmaya çalıştı. Elini onun koluna uzattı. Ancak Zümrüt'ün kolu elinden kaydı. Zümrüt, yere düşmüştü. Cevher, telaşa kapıldı.

     "Zümrüt! İyi misin Zümrüt? "

     Zümrüt'ün yanına eğildi. Yüzünü kendisine doğru çevirdi. Zümrüt'ün gözleri kapalıydı.

      "Zümrüt! Zümrüt! Aç gözünü Zümrüt. Bir ses ver bana hadi! "

     

     

     

     

Bahtım BahtımWhere stories live. Discover now