Bölüm 1

845 443 171
                                    

     Zümrüt ve arkadaşlarının arkalarında bıraktıkları her bir basamakta akıllarına takılan soru bu çılgınlığı neden yaptıklarıydı.Gecenin bu vaktinde 625 adet aşınmış merdiveni tek tek aşmalarının biricik sebebi eğlenmek miydi?

     Grubun lideri ve aynı zamanda en cesur üyesi Zümrüt, karanlığa meydan okurcasına hızla kalenin zirvesine doğru ilerliyordu.Çılgın dostları Zümrüt'ün ricasını kıramayan arkadaşlarıysa, onun temposuna ayak uydurmaya çalışıyorlardı.Zümrüt'ün çılgınlıklarına alışkınlardı belki ama Zümrüt onları her zaman şaşırtmayı başarıyordu.

     Bir yandan ilerlerken bir yandan da kale ile ilgili efsaneleri birbirlerine anlatıyorlardı.İçlerindeki hafif korkuyu eğlenceye çevirmeye çalışıyorlardı.Bu şekilde ilerlerken gözlerine bir dilek ağacı çarptı.Zümrüt hemen atıldı:

     "Hadi bir dilek dileyelim."

     Zümrüt'ün en yakın arkadaşı Nergis karşılık verdi:

     "Ne dileyeceksin?"

     "Sence?"

     Nergis gülümseyerek yanıtladı:

     "29 yaşına gireceksin,işin var,araban var.Ne isteyeceksin,ev mi?"

     "Hayır" 

     "Ee ne o zaman?"

     "Bir mani vardı,burada okunuyormuş.Neydi o sen bilirsin."

     "Ne yapacaksın maniyi?Ben mani falan bilmiyorum."

     Zümrüt, aklına geldiği kadarıyla yüksek bir sesle aniden maniyi söylemeye başladı.

     "Bahtım bahtım,kara bahtım,nerede benim beyaz atlım."

     Nergis suçluluk hissedermiş gibi araya girdi:

     "Saçmalama ne yapıyorsun sen?Gecenin bu vakti niye bağırıyorsun?"

    Bu sırada diğer arkadaşları da şaşkınlıkla Zümrüt'ü izlemekteydiler.İçlerinden birisi,Feride, olaya müdahil oldu:

     "Yalnız Zümrüt,maniyi yanlış söyledin galiba."

     Zümrüt,hafif sinirli bir biçimde karşılık verdi:

     "Nasıl yanlış söyledim?"

     "Bahtım bahtım,altın tahtım,evlenecek vaktım.İşte doğrusu bu."

     Zümrüt,kendinden emin bir şekilde:

     "Ne fark eder ki.Hem madem o doğruymuş onu da söyleyeyim."

    Nergis araya girdi:

    "Zümrüt,lütfen daha fazla saçmalama.Kendine gel, çocuk musun sen?"

    Zümrüt dinlemedi ve yine yüksek bir sesle haykırırcasına:

    "Bahtım bahtım,altın tahtım,evlenecek vaktım."

     Zümrüt,bu haykırmanın ardından  kendisiyle alay edermişcesine derin derin kahkahalar attı.

     Bu kahkahaları henüz kesilmişti ki grubun arkasından birkaç kez tekrar eden çıtırtı duyuldu.Grup birdenbire koyu bir sessizliğe büründü.Arkalarındaki her neyse sessizce,sinsice üzerlerine gelmekteydi.Gruptakiler birbirlerinin yüzlerine sırasıyla bakıyor ve hiçbiri de arkasına dönmeye cesaret edemiyordu.Zümrüt,her zamanki atılgan tavrıyla:

    "Korkmaya gerek yok canım.Böcek falandır,irice bir böcektir belki."

    Küçük bir böceğin o şiddette bir çıtırtı çıkartamayacağını biliyordu Zümrüt.

     Grup,üstüne sinmiş korkuyu üzerinden atmaya çalışırken birdenbire kendilerini çığlıklar atarken buldular.



Bahtım BahtımTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon