Hala kıpırtısız duran bir oda dolusu insanı güvenli adımlarla geçip devasa çalışma masasının önüne ilerleyen genç adam saygı dolu bir sesle "Habere çok üzüldüm Enis Bey...'' dedi. ''Buraya gelirken radyodan duydum. En azından Demir'in hayatta olması çok güzel bir haber...''

Sürekli çalan cep telefonunu hala elinde tutan Enis Güney yaşlarla parlayan gözlerini ilgiyle genç adama çevirdi. "Oğlumu tanıyor musunuz?''

"Evet efendim... Gerçi onunla kısa bir süre önce tanıştım. Ama hemen kaynaştık.''

"Çok iyi bir çocuktur.''

"Evet ve çok da güçlü bir kişiliği olduğunu düşünüyorum. Merak etmeyin dayanacaktır. Ayrıca onu bulunduğu yerden çıkarmak için elimden geleni yapacağım efendim. Bu arada...'' Eliyle hala çalan cep telefonunu işaret ederek "..cebiniz çalıyor." dedi. "Önemli olabilir.''

Enis Güney şaşkınlıkla eline baktı ve sanki hayatında ilk kez görüyormuş gibi telefonu inceledi. Ekrandaki ismi gördüğü an izleyenleri gözyaşına boğan ürkek halinden eser kalmamıştı. "Aman Allahım, Sema..." Çabucak açma tuşuna basıp telefonu kulağına götürdü.

"Sema, canım... Hayır endişelenmene gerek yok. Oğlumuz hayatta. Biraz önce Erzurum'daki yetkililerle görüştüm... Sakin ol canım... Elbette ben de boş durmuyorum.'' Kaşları öfkeyle çatıldı. "Hayır... ben gidiyorum zaten... Sema lütfen...''

Aniden ayağa kalkıp hızlı hareketlerle odayı turlamaya başladı yaşlı adam. Bir yandan da hattın öteki ucundaki inatçı kadını ikna etmeye çalışıyordu.

"Sema senin orda yapacak bir şeyin yok... Gereksiz yere kendini yoracaksın. Gripten yeni kurtuldun zaten... Sema... Sema lütfen dinle beni.''

Telefon elinden alındığında yaşlı adam hala inatçı karısını yola getirmeye çalışıyordu. Ağzı açık, konuşmaya devam eden Senem'e bakıyordu şimdi.

"Sema Teyze, benim Senem. Evet, evet biliyorum. Erkekler işte... Bizi hemen kırılacak nadide parçalar gibi görüyorlar... Ne zaman hazır olursunuz? Tamam... doğruca havaalanına mı gideceksiniz yoksa önce buraya mı..?'' Bıkkınlıkla gülümsedi genç kız. "Haklısınız... Bizi vazgeçirmek için uğraşıp duracaklardır.''

"Bizi mi?'' diyerek araya girmeye çalıştı Ethem. "Sen de mi ge..'' Kızının kararlı bakışlarını görünce sustu.

Senem hızla arkasını dönüp ''Tamam Sema Teyze.''dedi telefona. "Orda görüşürüz.''

Odadakilere döndüğünde gözlerinde hadi sıkıyorsa beni durdurun bakışı vardı. Ethem ağzını hırsla açtı ve... kapadı. Yanında dikilen Semih ise sadece omuzlarını silkip kıkırdamıştı.

Kayınpederi olmasını her şeyden daha çok istediği huysuz yaşlı adama göz kırparken "Böyle anlarda Senem'in karşısında değil de yanında olmanın daha akıllıca olduğunu öğreneli çok oldu efendim.''dedi bilmiş bilmiş sırıtarak.

"Neyi, ne zaman, nasıl öğrendiğini detaylarıyla konuşacağız delikanlı.'' Diye tısladı Ethem sıkılı dişlerinin arasından. "Ama şimdi değil, sonra... Önce şu çocuğu sağ salim evine getirelim de.''

Bu tehditkar sözlere karşın Semih gözünü bile kırpmadı. "Tamam efendim... Ben hazırım.''

Bu arada ağlayan karısının kararını mecburen ve peşinen kabullenen Enis Güney görev dağılımına başlamıştı bile. Sekreterini yolculuk hazırlıklarını denetlemek, halkla ilişkiler müdiresini de basına yazılı bir açıklama hazırlamak için gönderdi hemen.

Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)Where stories live. Discover now