"Peki tamam."

"Teşekkürler, şekercik."

Göz kırpıp sırasına gitti.

"Hı?"

Şekercik? Bunu annem bana çok söylerdi.. Tamam bu kelimeyi herkes kullanıyor olabilir ama o neden bana öyle dedi?

...
Ders bittiğinde kantine yemek yemek için indik ama ben yiyemiyorum, ufak ufak alıyorum. Utancımdan.. O ise neredeyse hiç yemiyor.

"Neden yemiyorsun?"

"Bana diyorsun ama sende yemiyorsun."

"Ah.. Ben tokum galiba."

"Bende."

Aslında açım ama yeni tanıştığım birinin yanında hayvan gibi yiyemem! Mecbur eve gidesiyecen dayanıcaz..
O niye sırıttı öyle?
Ona tek kaşım hava da "ne" bakışı attım.

"N'oldu?"

"Asıl sana n'oldu? Ne güldün?"

"Hiç.. Aklıma bir şey geldi sadece."

"Ne geldi, söyle biz de gülelim."

"Hiç ya.. Boşver."

Bu çocukta bi gariplik var ama ne?
Ah ben açım..

"Yemeğini ye."

"Hı?"

"Önünde seni bekliyor "beni ye" diye. Aç kalacaksın sonra."

"A! Evet."

...
Okul nihayet bittiğinde eve gidecektim, güzelce karnımı doyuracaktım..
Ta ki Jungkook önüme çıkana kadar.

Şaşkın bakışlarımı üzerine yollayarak baktım.
"Ne?"

"Beraber lokantaya gidelim mi? Sabah yiyemedin bir şeyler."

Bu çocuk benim içimi mi okuyor? Hem yanımda hem uzakta ben ne dersem arkasına cevap veriyor sanki.

"Ee.. Cevap vermedin."

"Aa.. Şey.. Ben eve gitmek istiyorum. Belki sonra.. Hem, sen niye beni sürekli bir yere çağırıyorsun?"

"Arkadaş olmak için."

"Ne manada arkadaşlık?"

"Sıradan, sınıf arkadaşıyız işte. Daha ne olsun? Ne olmasını bekliyorsun?"

"Hayır bir insan arkadaşına sürekli şuraya gidelim buraya gidelim diye çağırmaz da.."

"Ben çağırırım."

Bön çöğöröröm.. Ukâla! Böyle arkadaşlık mı olur?

"Teklifin için teşekürler ama ben eve gidicem! Sen istiyorsan git lokantaya."

"Sensiz gitmeyeceğim."

Al işte.. Bu çocuğun benimle derdi ne?

"Yarın gidelim o zaman, ben bugün eve gitmek istiyorum."

"Peki tamam, yarın gidelim. En azından seni evine bırakayım."

Ah.. Şimdi imdat sapık var diye bağırcam!

"Teşekkür ederim ama ben kendim gidebilirim."

"Sonra sokakta, başına bir şey gelmesin?"

"BUNDAN SANA NE?"

"...tamam canım, ne bağırdın?

"Bağırmadım! Bağırdım mı? Özür dilerim ama çok üstüme geliyorsun. Beni sıkma! Ben sıkılmaya gelmiyorum.."

"İyi tamam, zorlamayacağım. Sen bilirsin. Ben kaçar o zaman."

"Güle güle."

Sahte bi sırıtışla cevap vermiştim, o ise mutlu bi suratla.

Sonra sahte gülüşümü bozarak konuştum,

"Şükür gitti. Bunun amacı ne ya? Sapık mıdır nedir? Aldık başımıza belayı."

*Bence tatlı bela*

"Ne alaka, ne tatlı belası? Normal sıradan bela!"

*Hadi hadi.. Sende hoşlandın çaktırmamaya çalışıyorsun.*

"Yok canım.. Bilmeden konuşma."

*Bilmeden konuşma mı? Farkındaysan ben senin iç sesinim. İçinde ne dönüp bittiğini iyi biliyorum canım.*

"Laf ebeliği Yapma da eve gidelim.
Ay ben iyi değilim.. İç sesime eve gidelim diyorum."

Yolda yürürken arkamdan ayak sesleri duydum. Arkama döndüğümde kimse yoktu. Her önümü dönüp yürüdüğümde ayak sesi geliyordu ve git gide yakınlaşıyordu.

"Bu ayak sesi git gide yakaşmasına rağmen arkamda kimse yok, çok garip."

En sonunda durdum ve seslendim.

"Ki-Kimsiniz? Kim var orda?"

Ses veren yoktu. İyice korkmaya başlamıştım.
Eve yaklaştığımda bir an önce kapıya varabilmek için adımlarımı hızlandırdım.
Tam kapının kilidini açıcaktım......

.
Kitabın düzenlemeye alınma tarihi,
290719

Kitabın anısı hatrına dizi müziği (:D) kaldırılmadı.

İyi okumalar~

- sweet-kookiem

Sapık Vampirim_Jeon Jungkook [part¹]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin