29: "ÇARESİZLİK."

87 1 3
                                    

           

Bölüm Şarkısı: Edip Akbayram - Hasretinle Yandı Gönlüm


"İnsan büyüdükçe mi artıyor dertleri? Yoksa insan büyüdükçe mi anlıyor gerçekleri?"

-Özdemir Asaf


29. BÖLÜM: "ÇARESİZLİK."


Kaybolmuştum.

Damağımda sanki sonsuza kadar kalacak acı bir tat vardı. Bazı şeylerin acısı daha yüreğimde yeni yerleşiyormuş gibiydi. Bazı şeyleri kelimelere dökebilecek kadar cesaretli değildim. Ben sadece acımı içime gömüp ruhumu bir buzdan maskeyle kaplıyor Deniz'i görene kadar da bir güneş ışığı bile vurdurtmuyordum.

Ama...

Tam kalbimin üstünde bir şeylerin acıdığını hissediyordum. Gidenlerin bir daha asla gelmeyeceğini öğrendiğim o 23 Eylül günü bir daha gülmemek uğruna son gülüşlerimi gömmüştüm karanlığa. Acım sonsuzdu ve bu ölümün vefasızlığı gözyaşlarımı saplıyordu harap olmuş toprağın koynuna. Oysa savaşmak isterdim ben. Biraz olsun açık bıraktığım kuyumun dibindeki aydınlığın tadına bakıp geçmişe dönmek isterdim. Orada da, Deniz'in koynunda da, o güzel gökyüzünün tadıyla ağlamak isterdim.

Ama olmuyordu, gidenler ne geliyor, ne de bizim onlara kavuşmamıza izin veriyordu.

Gözlerim yeniden dolduğunda dudaklarımı sertçe ısırıp canımın acısına zincir vurdum. Ama olmuyordu, lanet olsun ki olmuyordu. Onu bir daha göremeyecek olmak deli gibi ağlamama sebep oluyordu. Benim biricik Deniz'im gittin ve gelmiyorsun şimdi. Yakışmadı sana gökyüzüm, orada olmak sana yakışmadı.

"Ağla kuzucum, dök içini." Attâr dedem buğulanan gözlerini bana dikip gözlüklerini masaya bıraktı. "Yazmak... Acını kelimelere dökmek ister misin çakırım?"

"Burada," dedim boğazımı göstererek. "Orada bir şey var dede, yaşamama engel oluyor."

Dedem bana destek olacağına kendisi gözyaşı dökmeye başladığında yüzünü kırışmış elleri arasına aldı. "Bir şey söyleyeceğim kuzucum ama darılmak yok, ağlamak yok." Yüzünü açmadan ağlamaya devam etti. "Oradaki acı hiç geçmeyecek biliyor musun?" Bak bana 11 yıl oldu ve bir gram azalmadı acı, bir gram dahi terk etmedi beni."

"O kadar yaşayabileceğimi sanmıyorum." Dedemin yanına gelip ona sımsıkı sarıldım. "Sen çok güzelsin dedeciğim. Sevgin öyle yüce ki bu aşk sizi yaşatır."

"O ne demek öyle çakırım? Yaşayacaksın ölüme inat." Açtı yüzünü tonton dedem. "Bak bana ölümün yarattığı kırışıklar onlar. Bu acıyı kimse bilemez kuzucum bu acıyı yaşamayan bilmez."

"Anlatayım mı sana Attâr dede? Tek sırdaşım olur musun benim?" dedim acıyla.

Sıcak elini soğuk elimin üstüne kapadı. "Anlat yavrum, dök içini."

"Eylül ayının 23'ünde sevdiğim adamı kaybettim dede, ben bunun acısını nasıl anlatayım?" Gözlerim doldu yine ve o 'bir daha gelmeyecek' gerçeği düştü zihnime ve yine parçalandım parçalandığım yerlerden. "Öyle seviyorduk ki sanki hiç bitmeyecek gibi... Şimdi dedeciğim bitti, bak o yok." Sesim titredi. "Gelemez mi dede? Ölüm gerçekten de son mu? Onu yeniden göremez miyim? Çok özledim ben onu."

"Sakinleş canımın içi, sakinleş." Dedem acıyla gözlerini yumdu. "Acın daha körpe. Yaşayacaksın sevdiğin adam için. O melek oldu, gökyüzünde uçuyor şimdi."

"Bende melek olmak istiyorum." Artık içimdeki kanın üstüne örtülen toprağın varlığını soluyabiliyordum. Git gide kötüleşiyordum. Zaman yaralarıma merhem olacağına inatla daha da kanatıyordu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 15, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

KARANLIKWhere stories live. Discover now