26: "ZÜMRÜDÜANKA."

1.3K 173 107
                                    

KARANLIK - TANITIM FİLMİNİ İZLEMEK İSTEYENLER İÇİN:

Bölüm Şarkısı: Christina Perri - Human


"Keşke hep çocuk kalsaydık da, en büyük yaramız dizimizdeki yara olsaydı."

-Cemal Süreya





26. BÖLÜM: "ZÜMRÜDÜANKA."





Bazı acılar vardır ki ağlasan bitmez, parçalansan tükenmez, yok olsan ölmez. O acılar ki; yok oluşun sembolü, yıkılmışlığın temsilcisi, ölümün elçisidir. İşte ben tüm o yıkılmazlığın sırtında yaşamama rağmen, kör olmuş bir bekçinin gözlerindeydim. Sağır bir adamın dinlediği müziğin ezgisindeydim, kötürüm olmuş bir adamın yürüme umudundaydım. Ben acının kendisindeydim. Ben kaybolmuş bir sayfanın ilk kelimesiydim, ben ki yeni yazılmış bir romanın son cümlesindeki duyguda gizliydim. Ben bir efsanenin kül olmuş benliğindeydim. Ben hiçliğe karışmış bir anlam, ben acıya deva olan bir merhemdim. Ben karanlığı yok etmeye yardım eden siyahın kaybolmuş umudundaydım.

İmkânsız olan her şey okyanusun derinliklerinde saklıydı. Güçlü görünen bir kadın her darbede yakılmadan ayakta duruyorsa ben o ayakta durduğu umudun merdiveniydim. Güçsüz bir acının sırtına dayatılmış en merhametli duyguydum. Ben bir duygudan ibarettim; acının dostu, yalnızlığın bekçisi, umudun yalanı, güvenin kaybı. Ben buydum; hissettiği tüm duyguları sağır bir kördüğüme hapsedip yakan kız.

Ben buydum; kaybın gürültüsünü ruhumun sağırlığına mühürleyip eski bir hatıranın üstüne basarken kana bulanan kız.

Ruhumun gürültüsü o kadar derindi ki, acının yaşlanmış harfine sığınmış çaresiz bir mezar taşı kadar korkunç vaatler saçıyordu. Mezarın üstüne işlenmiş her yaldızlı kelime özünde hiç iyi şeyleri taşımıyordu. Acı öldüğünde bile mezardan fırlayacak güvenin sırtından beslenmişti. Güvenin dibi yoktu. Onun ruhuna dokunamazdın, ondan mutluluk duyamazdın, ona karşı cenneti hissedemezdin.

Güven sakat bir duyguydu. Hangi duygu onun yüzüne gülüp, arkasından şeytana bürünerek onun ruhunu uçurumdan cehenneme yuvarladıysa güven sakat kalmıştı. Ama o sakatta olsa güçlüydü. Herkes ona tapardı. Herkes ondan medet beklerdi. Ama o ikiyüzlü sakat bir duygunun ruhuna ekilmiş cehennem toprağıydı. Kimse güvene güvenemezdi. Yoksa kaybederdi.

Kadeh kaldırıyordum geçmişimin kirli topraklarına. Geçmişin sayfasından topladığım kelimelerim bir ruhu kurutuyordu. Bir acının kalbine ekiliyordu geçmişim. Geçmiş acıdan başka hiçbir duygunun hissedilmediği kirli topraklardı. Benim geçmişim acı doluydu.

"Defterine o notları almayı düşünmüyor musun?"

Sesin beynimin kalkanıma çarpmasıyla birlikte gerçek dünyaya döndüm. Beni zamanın kollarından nefretle alarak, geçmişin kıyısına sürükleyen o azgın okyanus dalgalarına. "Rüya'dan alırım." Saçımı önüme getirip buz tutmuş cama doğru bakındım. Soğuk güzeldi.

"İstersen bende verebilirim?" Ona bakıp nefretimi konuşturdum. Sıcak, soğuğa karşı diz çöküyordu. Ne büyük cesaret!

"Seninle ne zamandan beri konuşmaya başladık, Kuzey Sayer?" Bana yalan söylemişti. Onun vedası gerçek bir veda değildi. Ama benim acım gerçekti. Çünkü ben vedalardan nefret ederdim.

KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin