"Deli midir nedir? Hem beni çağırıyor hem de beyefendinin yanına geliyorum ama kendisi başka bir alemde..."

Murat bu sözleri duyunca alaycı bir şekilde gülerek "Kıskandın mı?" diye sordu. 

Sıla, Murat'ın sözünü duyunca anlık bir refleksle adamın yanağına sert bir tokat attı. Fakat hemen ardından Murat'ın yüzünün aldığı korkunç ifadeyi görünce, elindeki çantayı yere fırlattığı gibi kesik bir çığlıkla kendini odadan dışarı attı.

"Gel buraya, geberteceğim seni!"

Sıla delicesine bir korkuyla merdivenlerden inerken Murat'ın öfke dolu sözlerini duyuyor, adamın arkasından geldiğini hissedebiliyordu. Murat'ın öfkeli bağırışlarını duyan evin çalışanları ise şaşkın şaşkın onlara bakıyordu. Merdivenlerden indikten sonra doğruca kapıya yöneldi ama çantasını Murat'ın odasında bıraktığı aklına gelince hemen bahçeye koştu.

"Seni bir elime geçireyim, o tokadın hesabını çok kötü soracağım senden!"

Sıla Murat'ın tehditlerini duydukça daha da hızlı koşuyordu. Bahçenin gidebileceği en son noktasına varıp arkasına döndüğünde, Murat'ın koşmayı bıraktığını ve kendinden emin bir gülüşle ona doğru yürümekte olduğunu gördü. Artık kaçabileceği yer kalmamıştı. O an kafasını kaldırıp altında durduğu dev ceviz ağacının dallarına baktığında kararını vermişti... Ağaca çıkacaktı. Çocukluğu ağaçların üzerinde geçmişti ama bir süredir ağaca çıkmamıştı. Bu durumdan ötürü bir an tereddüt yaşasa da Murat'ın yaklaştığını görünce delicesine bir hızla ağaca tırmanmaya başladı.

"Sıla! Dur lütfen! Çıkma o ağaca!"

Sıla Murat'ın sesini duymuştu ama yaşadığı korkuyla çıkabildiği en yüksek noktaya da çoktan tırmanmıştı. Sağlam olduğundan emin olduğu bir dala oturduktan sonra aşağıda kendisini izlemekte olan adama bakarak "Lütfen git buradan!" diye bağırdı. Oturduğu yerden adamın yüzündeki endişeli ifadeyi görebiliyordu. Belli ki Murat daha önce olduğu gibi ağaçtan düşeceğinden korkuyordu.

"Hemen aşağı in! Yoksa oraya geleceğim ve geldiğimde başına hiç de iyi şeyler gelmeyecek!"

Sıla çocuk gibi omuzlarını silkerek "Bana ne, inmem!" dedi. "Ve buraya gelecek olursan yemin ederim bu yükseklikten aşağı atlarım!"

Murat, Sıla'yı ikna etmeye çalışarak "Lütfen in!" dedi. "Söz veriyorum eğer hemen inersen hiçbir şey yapmayacağım."

"İnanmıyorum sana..."

Murat yumruğunu ceviz ağacının gövdesine sertçe indirirken, "Sen oradan bir in, ben sana göstereceğim!" diye bağırdı. "Ne de olsa eninde sonunda aşağı ineceksin!"

Sıla, adamın haklı olduğunun farkındaydı ama indiği zaman Murat'ın hışmından nasıl kurtulacağını da bilmiyordu.

"Eğer orada durmaya devam edersen asla inmeyeceğim. Ayrıca o tokadı hak ettin sen! 

"Tamam haklısın, özür dilerim. Sadece seni biraz kızdırmak istemiştim."

Sıla ağacın birkaç yaprağını koparıp Murat'ın üzerine attı.

"Her zamanki gibi iğrenç bir şaka anlayışın var!"

Murat, Sıla'nın ne kadar inatçı olduğunu biliyordu. Dolayısıyla farklı bir yol denemeye karar verdi.

"Tamam haklısın, özür dilerim. Hadi aşağı in de barışalım."

Sıla inatçı bir şekilde omuz silkerek "Eğer gidersen ben de bir süre sonra inebilirim," dedi. "Ama sen orada olduğun sürece inmeyeceğim."

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin