Damla telefonu kapattıktan sonra üzgün bir halde Can'a dönerek "Eylül ağlıyor," dedi. "Emre'yle her şey bitmiş.."

Can, duyduklarını sindirmeye çalışırken, "Nasıl olur?" diye sordu. "Doğru duyduğuna emin misin?"

"Evet Can. Eylül resmen Emre'yle aramızdaki her şey bitti dedi."

İki sevgili birbirlerine şaşkın şaşkın bakarlarken Can "Hemen seni Eylül'e götüreyim," dedi ve ışıklardan U dönüşü yaptı. İçten içe "Allah bilir Emre yine ne yaptı?" diye düşünmeden edemiyordu.

Damla, Eylül'ün evinin önüne geldiklerinde Can'ı öperek "Kusura bakma," dedi. "Eylül'ün sesi gerçekten de çok kötü geliyordu."

Can gayet doğal bir ifadeyle "Ne kusuru," dedi. "Ben de şimdi Emre'yi arayacağım zaten."

İki sevgili birbirlerini öptükten sonra Damla hızlıca arabadan inerek apartmana doğru yürümeye başladı. Yukarı çıkıp kapıyı çaldıktan kısa bir süre sonra gözleri kıpkırmızı olmuş bir kızla karşılaştı. Üzgün gözlerle arkadaşına sarılırken, "Ne oldu?" diye inledi.

Eylül, Damla'yı kucaklarken, "Çok mutsuzum," dedi zor çıkan sesiyle. Bir yandan da usul usul gözyaşı döküyordu. "Her şey mahvoldu. Her şeyi mahvettim..."

Damla, Eylül'ü salona götürerek "Gel otur şuraya," dedi. Ardından da mutfağa giderek iki üç parça peçete aldı ve tekrar kızın yanına geldi. Eylül'ün gözlerini silmeye başladığında, "Şşş tamam," dedi yumuşak bir tonda. "Hadi gözyaşlarını silelim de bana neler olduğunu anlat."

Eylül gözlerini, yanaklarını kuruladı. Burnunu sildi. Ardından da derin bir iç çekip olan biten her şeyi anlatmaya başladı. Bu esnada Damla'nın yüzü şekilden şekile giriyordu. Eylül lafını bitirdiğinde bir süre hiçbir şey diyemeden öylece susup kaldı. Arkadaşını defalarca uyarmıştı ve ne yazık ki en sonunda endişelerinde haklı çıkmıştı. Fakat her ne kadar Eylül hata yapmış olsa da, Emre'nin gösterdiği tepkinin ve özellikle sarf ettiği kırıcı sözlerin kolay hazmedilir cinsten olmadığını düşünüyordu. Hafifçe öksürüp boğazını temizledikten sonra yumuşak bir tonda konuşmaya başladı...

"Üzülmekte çok haklısın Eylül. Ama böyle olacağı çok önceden belliydi değil mi? Aslan'ın en baştan beri amacı sizin aranızı bozmaktı zaten. Hatırlasana sırf senin kafanı bulandırmak için Emre hakkında neler söylemişti. Emre'nin haklı olduğu bir nokta var ki, o da Aslan gerçekten de kafayı sana takmış bir halde. Emin ol ki o adam seni Emre'den koparmak için her türlü numaraya başvuracak."

Eylül kızgın bir sesle "Ben o kadar aptal mıyım?" dedi. "En çok bozulduğum noktalardan biri de Emre'nin bana aptal bir kız çocuğu muamelesi yapması. O adam ne yaparsa yapsın ben onun numaralarına kanacak biri miyim?"

Damla, Eylül'ü sakinleştirmek isteyen bir ses tonuyla "Tabi ki değilsin," dedi. "Ama bak işte adam bir şekilde aranızı bozdu bile. Evet seni kazanamayacak belki ama Emre'ye de yar etmeyecek..."

Eylül hiçbir şey söylemeden Damla'nın söylediklerini düşünüyordu. Arkadaşı her zamanki gibi haklıydı.

"Bilmiyorum ama Emre de o adamın ekmeğine yağ sürüyor resmen. Bana söylediği sözler yenilir yutulur gibi değil. Beni gerçekten hiç tanımamış..."

Damla arkadaşına hak veriyordu ama Emre'nin de Eylül'ü ne kadar çok sevdiğini iyi biliyordu.

"Evet belki sarf ettiği bu kırıcı sözler için Emre'ye dargınsın ama... Damla daha lafını bitiremeden Eylül araya girdi.

"Ne dargınlığı! Emre'yle her şey bitti artık. Bana güveni olmayan bir adamla nasıl beraber olabilirim ki!"

Damla anlayışlı bir ifadeyle gülümseyerek "Saçmalama," dedi. "Ne yani Emre'yi bu kadar çok severken her şeyi bir anda silip atacak mısın?" Daha sonra bir gerçeği hatırlayarak arkadaşına manidar bakışlar attı. "Ha tabi aslında, senin en önemli özelliklerinden biri tepen attığında gözünün hiçbir şeyi görmemesi değil mi?"

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin