Aslında nereden başlayacağımı bilemiyorum. Okul bitiyor ve daha önce hiç gitmediğim bir yere tatile gidecektik. Ve bu arada ben Duru. 18 yaşındayım. İçimde değişik bir his var. Neden mi? Bu bana uzak bir yere gideceğim zaman hep olur. Ama bu sefer k...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Not: Merhaba arkadaşlar. Çok uzun bir aradan sonra yeni bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı ve oylarını bekliyorum. Medya Rüzgar. Üstteki kısma ekleyemedim deli oldum biraz. Rüzgar karakteri için neden Cameron Dallas'ı seçtim bilmiyorum ama bana daha uygun geldi. Böyle bir tam abilik kuzenlik tipi varmış gibi duruyor :D Size iyi okumalarrr :)
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Bu da Duru'nun sahile giderken giydiği kıyafet. Temsili olarak koyuyorum. Görüşmek dileğiyle :))
Gözlerimi araladığımda üzerimde bir ağırlık hissettim. Baktığım da Rüzgâr'ın kolunun üzerimde olduğunu gördüm. Suratına baktığımda uzun zamandır bu kadar güzel uyumadığımı fark ettim. Onun yanımda olduğu her zamanım çok güzel geçiyordu. O bu hayatta sahip olduğum en iyi dost, en iyi abi, en iyi kuzendi. Kısaca her şeyimdi. Yukarı doğru hareket edip yanaklarını sıkıp burnunu öptüm. "Biraz daha kıpırdanırsan kötü olacak Duru." Dedi yeni uyandığını belli eden sesiyle. "Ya ama ne yaptım ki Rüzgâr'ım?" dedim mahcup bir sesle. Biliyordum, Rüzgâr ancak gördüğü güzel bir rüya bozulduğu zaman bana böyle sert bir tepki verirdi. "Çok güzel bir rüya görüyordum. Az daha sonra kıpırdanmış olsaydın ne güzel Doğa'yı öpecektim." NE!? Doğa mı dedi o? Hahaha biliyordum işte. "Sen Doğa mı dedin? Ayrıca ne zamandan beri sapıksın kuzencim." Dedim kıkırdamalarımın arasından. "Saçmalamasana kızım yanağından şey edecektim hem ben." Dedi toparlanmaya çalışırken. "Hı hı tabi canım." Dedim ona bakıp yanaklarını sıkarak. "Anlaşılan kaşınan birileri var burada." dedi daha çok toparlanıp üzerime doğru eğilerek. Şşt fesatlaşmayalım lütfen. "Yo yo yo, hayır Rüzgâr. Sakın asla olmaz." Artık her şey için çok geç olduğunun farkındaydım. Yapacaktı işte. Hemen uzaklaşıp kaçmalıydım. Kendimi toparlayıp tam yataktan çıkacakken kolumdan yakalayıp geri yatırdı beni. "Nereye kaçıyorsun güzelim. Aa olmuyor ama böyle." Dedi ve artık çok geçti. Çoktan gıdıklamaya başlamıştı beni. Kahkahalarımın arasından zorla konuştum. "Rüzgâr dur lütfen artık hahahah dur lütfen hahaha dursana yaa." Dedim ama o hala gıdıklamaya devam ediyordu. "Sen benimle dalga geçersin demek. Şimdi gör bakalım abiyle dalga geçmek ne demekmiş." Bir yandan gıdıklamaya devam ediyor bir yandan da kaçmamı engelliyordu. "Ya sadece şaka yapmıştım. Lütfen dur artık Rüzgâr." Daha fazla dayanamayacaktım sanırım artık. Gülmekten öleceğim birazdan. "Bu kadar yeter bence. Artık akıllanmışsındır umarım Durucum." Dedi. Tabiki de yorulduğu için bıraktı ve yanıma uzandı. Bende nefesimi düzenleyip saate baktım. Buluşmamıza az kalmıştı. Hemen kapıya yöneldim kendi odama geçip hazırlanacaktım. "Hahaha demek Doğa'yı öpecektin." Deyip hızla odama koşmaya başladım. "Bunun bir cezası olacak Duru." Diye bağırdı arkamdan. Elbette olmayacaktı çünkü bunu gülerek söylemişti ve hala sırıttığına adım gibi emindim. Defne'nin olayını hallettikten sonra onların da aralarını yapmalıydım. Mutlu olmayı hak ediyorlardı.
