Odasına geçtikten sonra hızlıca üzerini giydi ve ardından da spor çantasını hazırlamaya başladı. Bugün spordan sonra yüzmeyi de düşündüğü için bikinisini ve havlusunu da almayı ihmal etmedi. Besleyici bir kahvaltının ardından da hiç vakit kaybetmeden işe gitmek üzere yola koyuldu.

Şirkete vardığında her nedense içinde tuhaf bir his vardı. Kahvaltı yaparken Emre'yi aramış ama cevap alamamıştı. Mesaj atmış ama aynı şekilde mesajına da karşılık gelmemişti. Her ne kadar pozitif olmaya çalışsa da 'Acaba bir şey mi oldu?' diye düşünmeden edemiyordu. Ofise çıkıp bilgisayarını açtıktan sonra ne yapabileceğini düşünmeye başladı. Belki de en iyisi yukarı çıkıp Emre'yi görmekti...

Yaklaşık bir saat kadar çalıştıktan sonra daha fazla dayanamayarak yerinden kalktı ve odadan çıkarak merdivenlere yöneldi. Emre'nin odasının önüne geldiğinde sekreterin yanına giderek "Şermin Hanım, Emre Bey odasında mı?" diye sordu. Kadın Emre'nin odasında olduğunu söyleyince ise bu duruma şaşırmadan edemedi. Emre şirkete gelmişti ve o kadar aramasına rağmen zahmet edip de kendisine geri dönmemişti.

Eylül'ün bir an canı sıkılarak yüzü asıldı. Şermin Hanım'ın merak içerisinde kendisine baktığını fark edince ise "Müsaitse kendisiyle görüşebilir miyim?" diye sordu. Kadın kısa bir süreliğine Emre'yle konuştuktan sonra "Buyurun Eylül Hanım. Emre Bey sizi bekliyor" dedi. Eylül nazik bir şekilde teşekkür ettikten sonra kapıyı çalarak içeri girdi.

Odaya girdiğinde Emre'yi masasının üzerindeki kağıtlara gömülmüş olarak buldu. İçeri girdiğinde kafasını kaldırmış ve ardından yerinden kalkarak ona doğru yürümeye başlamıştı.

"Günaydın, nasılsın?"

Eylül Emre'ye inceler gözlerle bakarken adamın gözlerinde anlamlandıramadığı bir ifade gördü. Emre sanki bir miktar mesafeli gibiydi ama aralarında herhangi bir olumsuzluk yaşanmadığı için hala pozitif düşünmeye çalışıyordu. Yanına gelip ona sarılan adamı öperken, "Günaydın sevgilim," dedi sıcak bir sesle. "Ben iyiyim ama seni çok merak ettim. Bu sabah aramama cevap vermedin. Aynı şekilde mesajlarıma da dönmedin. Bir şey mi oldu? Farkında olmadan seni üzecek bir şey mi yaptım?"

Emre, sevdiği kadının hüzünlü bakışlarını görünce yüreğinin eridiğini hissetti. Kollarındaki kızı öyle çok seviyordu ki onu üzgün görmeye dayanamıyordu. Kim bilir belki de boş yere canını sıkıyordu. Belki de Aslan sırf aralarını bozmak için yalanlar uyduruyordu. Eylül'ü rahatlatmak isteyen bir ifadeyle tebessüm ederken, "Hayır, hiçbir şey yapmadın," dedi. "Sadece çok yoğunum ve işle ilgili canımı sıkan bazı ayrıntılar var."

Eylül, Emre'ye sarılırken, "Yardım edebileceğim herhangi bir şey varsa lütfen söyle, seve seve yaparım," diyerek sevdiği adama destek olmaya çalıştı.

"Yok güzelim. Ama yine de sorduğun için teşekkür ederim..."

Bir süre sonra Emre, Eylül'ü geriye doğru çekip kızın gözlerinin içine baktı. "Bugün işten sonra ne yapacaksın?"

Eylül gayet doğal bir ifadeyle "Spora gideceğim" dedi. "Birkaç zamandır ihmal ediyorum. Pek iyi olmuyor açıkçası."

Emre kafasını salladıktan sonra "Tamam," dedi. "Çıkmadan önce bana haber vermeyi unutma olur mu?"

Eylül "Tamam," dedikten sonra Emre'yi son bir kez daha öptü ve sonrasında adamla vedalaşarak odadan çıktı. Merdivenlerden inerken içten içe Emre'nin haline üzülüyordu. Belli ki adamın dün akşamki toplantısı istediği gibi geçmemişti.

Yeniden ofise döndüğünde tekrar çalışmasına döndü. Öğle tatili geldiğinde ise yemeğe çıkmadan evvel Sıla'yı arayarak halini hatırını sordu. Emre'nin evindeki yemekten beri görüşememişlerdi ve kızın o gece nasıl da gergin olduğunu görmüştü. İçten içe Murat'a kızıyordu ama bir yandan da adamın pişmanlığının farkındaydı. Üstelik Murat'ın Sıla'ya karşı bir şeyler hissettiğinden de neredeyse emindi. Sıla bir gün Murat'ı affeder miydi bilmiyordu ama kız affetse dahi ikilinin arasında gelişebilecek romantik bir ilişkiye Emre'nin nasıl bir tepki vereceğini düşündükçe ister istemez geriliyordu.

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin