*

Gözlerimi önümdeki boş soju şişesine diktiğimde Areum'un sarhoş şekilde karşımda sallanıyordu. Sürekli sallanıyor olması midemi bulandırıyordu, bu yüzden gözlerimi şişeye dikmiştim. Onun kadar çok içmemiştim, bilincim hala yerindeydi ama kendimi iyi hissetmiyordum. Alkollüyken her şeyi ya olduğundan çok daha iyi ya da çok daha kötü görürdüm.

Kötü gördüğüm bir andaydık ama yine de histerik gülüşler atmadan edemiyordum.

"Sonsuza kadar birlikte kalmalıyız Da Hyeon. Birbirimizden habersiz gidip tüm hayatı birlikte geçen iki adamı seçtik."

"Lütfen artık şunu söylemeyi keser misin? Benim kimseyi seçtiğim falan yok."

"Ben de böyle başlamıştım. İnkara devam et."

Bugün bana kendini açmıştı, onu kırmak istemiyordum ama bu şekilde üstüme gelmeye devam ederse fena şekilde patlayacaktım. Anlam veremediğim duygularım olduğunu farkındaydım ama onları isimlendirmeye niyetli değildim.

"Pekala," dedi surat astığımı görünce.
"O zaman sana bir sır vereceğim." Parmağıyla yaklaşmam için küçük bir işaret yaptı. Yorgun tavırlarla masaya eğildiğimde ne saçmalayacağını düşünüyordum?

"Bir keresinde beni öpmüştü, biliyor musun?" Bakışları hülyalı bir hal almış, masaya düşmüştü. Bundan daha önce hiç bahsetmemişti. Bu yüzden şaşırmadan edemedim. Hala benden sakladığı detaylar vardı.

"Bunu söylememiştin daha önce."

"Biliyorum," dedi elleri yüzünü sıvazlarken. "Liseye dair aklımı karıştıran çok fazla anı var ama kendimi bunları konuşmaya hazır hissetmiyorum."

Onu başımla onaylamakla yetindim. Kendini ne zaman hazır hissederse o zaman anlatabilirdi. Onu hiçbir şeye zorlamıyordum çünkü kalbi yeterince kırıktı.

Başını gökyüzüne kaldırıp derin bir nefes aldı. "Ekimin sonuna geldik ama havalar bir soğumak bilmedi," dedi konuyu değiştirmeyi amaçlayarak. Ama bu defaki konu beni sarsmıştı.

"Bugün ayın kaçı?" dedim panikle aklıma gelen şeyle. Bu neden beni şu an bu kadar sert vurmuştu bilmiyordum çünkü yılın bu zamanı görmezden gelmeyi tercih ettiğim bir dönemdi.

Areum bir an ayılır gibi oldu, bana daha bilinçli bakışlarla bana baktı. Ne demeye çalıştığımı anlamıştı.

"Gerçekten aklına getirmek istememiştim. Çok üzgünüm," dedi. Samimi olduğunun farkındaydım. Zamanın acımasız olması onun suçu değildi. Sorun olmadığını belirtir gibi başımı salladım ve telefonumdan tarihe kendim baktım.

Saat gece yarısını geçmişti ve gerçekten o güne girmiştik. Bunu düşünmek istemedim. Telefonumu ters çevirip kenara bıraktım ve önümdeki bardağı tek seferde içtim.

"Gel fotoğraf çekilelim." Areum dikkatimi dağıtacak yollar arıyor gibiydi ancak şu an dikkatimi değil, direkt kafamın dağılmasına ihtiyacım vardı.

"İstemiyorum," dedim. Telefonum çalmaya başladığında ısrarlarıyla daha fazla uğraşmak zorunda kalmadım. Da Eun arıyordu. İki gündür onu çok boşluyordum. Bir anda suçluluk duygusuyla sarsıldım. Kardeşimi kendi sorunlarım yüzünden ikinci plana ittiğimde ondan ne farkım kalıyordu?

"Ablacığım?" dedi telefonu açtığımda. "Nasılsın?"

"Dışarıdayım bebeğim, haber vermeyi unuttuğum için üzgünüm."

"Önemli değil." Onun da sesi benimki gibi durgun çıkıyordu. Tarihin farkındaydı. Her zaman farkında olurduk ama bunu dile getirmezdik. Sadece günü atlatmak için uğraşırdık. "Bugün geç saate kadar çalıştık. Evi okula yakın olan bir arkadaşımda kalacağım. Merak etme demek için aradım."

Normalde onu bu konuda sıkıştırırdım ancak bugün onun da kafasını dağıtacak şeylere ihtiyacı vardı.

"Kendine dikkat et," diyebildim sadece. Kendimi berbat hissediyordum. Onu yalnız bırakmıştım.

"Taehyung'a mesaj attım." Areum'un kıkırdamasıyla boğulduğum düşüncelerimden çekiliverdim.

"Naptın?"

Telefonunu bana çevirdi. Melek Tae diye kaydettiği numaraya bir fotoğraf yollamıştı. Önde kendisinin kocaman sırıttığı, arkada benim neredeyse ağlayacak gibi telefonda konuştuğum bir selfieydi. Altına da kahkahalarla gülen bir emoji koymuştu.

Boş bakışlarla ona bakmakla yetindim. Beni takmamıştı bile.

"Kızım konum istedi. Kızım buraya geliyor!"

"Areum," dedim sıkıntıyla yüzümü sıvazlayarak. "Fazla heyecanlanıyorsun."

"Biliyorum ama elimde değil." Yüzünde buruk bir gülüş vardı. "Hadi içelim."

Daha fazla içmememiz gerektiğini bilecek kadar ayık ancak kendini durduramayacak kadar alkollüydüm. Bu yüzden yaklaşık yarım saat sonra yanımıza şapkalı ve gecenin bu saatine rağmen güneş gözlüklü iki kişi geldiğinde önce Taehyung'u çift gördüğümü düşünmüştüm.

Ama biraz dikkat ettiğimde ikinci gelenin daha kısa ve ince yapılı olduğunu, dahası gözlüklerinin altında dudaklarının daha dolgun olduğunu fark etmiştim.

Bin puanlık sorunun cevabı, onun kim olduğu fazlasıyla bariz değil miydi?

Lilac | JiminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin