Bölüm - 12 ● Baba Shizuo

268 26 10
                                    

Öncelikle... Geç gelen bölüm için üzgünüm. İş ve okul bir arada zor giden şeyler...  Kendim de dahil hiçbir şeye vakit ayıramadım. Biliyorum, bahane sunmayacağım ;-; iyi okumalar desu ;-;

İzaya panikle yerinden fırlayıp üst kata çıktı. "Unuttum!! Olamaz unuttum!" Üzerine birkaç bir şey geçirip aşağıya geri indi. Sarışını öptü bir kez daha. "Birkaç gün gelmeyebilirim Shizu-chan.. Meraklanma olur mu?" dedi gülümserken.

"Telefon et bari! Çok ani olmadı mı?"

"Eheh... orada telefonun çekeceğini sanmıyorum. Ayrıca ani falan olmadı ya, söyledim ya sana!" Shizuo ona anlamsız bakışlar attığında tereddüt etti genç şeytan. "Söylemedim mi?"

"Neyi söylemedin mi?"

"Bir oğlum olduğunu?"

Birkaç saniye sessizlik oluştu. Ardından Shizuo, kocaman açılan çenesini "NE?!" niye kapattı. 

İzaya yutkundu. "Evet.. sanırım şimdi ani oldu..."

"İzaya! Ne demek bu? S-senin çocuğun mu var?" Sarışın ayağa kalkıp ellerini İzaya'nın omuzlarına koydu.

"Imm.. Otuz beş yıl öbür tarafta bir varis yetiştirmeden dursaydım... Taht kardeşime kalırdı..."

"N-Ne tahtı.. ne kardeşi?" Shizuo saçlarını karıştırdı. "Kimi aldattın peki dün gece?" diye sorduğunda İzaya'nın gözleri şaşkınlıkla açıldı.

En önemli şeyi atlamıştı... "Shizuo..." diye mırıldandı. 

"O bizim çocuğumuz..."

Ve... işte Shizuo'nun ultimate şirin, şaşkın ifadesi kendisini göstermişti... Sanırım  şu an Shell bekleyebilirdi. Belki de her şeyi anlatmalıydı...

****

"Y-yani... sen tahtın son varisi olmalıydın...  Ama benim için vazgeçtin ve asil bir sanatçının ruhuna ikimizin genetiğini ekleyerek çocuğumuzu yarattın..."

"Evet... sen söyleyince kulağa kötü geliyor."

Shizuo çöken omzunu ovdu. "Demek bu yüzden dün ne yaparsam yapayım bedeninde iz kalmıyordu. P-peki... Shell... beni tanıyor mu?" İzaya güldü.

"Seni beni kendimizden iyi tanıyor. Tek sorun şu, genlerini değiştirmek onu varolmamış bir ruha çevirdi.  Sonuçta, yaratma hakkı Tanrı'da. Bu yüzden varlığını sürdürmek için binlerce insanın ruhuna ihtiyaç duyuyor. Ben de onu sadece birkaç gün bırakabiliyorum. Ben dışında bilen sadece birkaç kişi var bu yüzden beslenmiyor. Beslenmediğinde de vahşileşip,kuduz gibi kendi kendisini yok ediyor."

"Ihmm.." sarışın duraksadı.  "Ben.. onu görebilir miyim?" İzaya'nın içinde ismini hatırlayamadığı bir duygu belirmişti. Alt dudağını ısırıp ayağa kalktı ve alnını alına yasladı. 

"Ne o?" dedi sırıtırken. "Babalık güdün mü depreşti?"

Shizuo hafif kızarmıştı. "Göremez miyim... oğlumu?"

İzaya burnunu öpüp uzaklaştı. "Eğer ölürsen... Görebilirsin. Tabii,  cehenneme gitmen lazım. Bunun için de baya büyük bir günah işlemen gerekiyor." yüzüne sinsi bir gülümseme yayıldı genç şeytanın. Sarışın  adam gözlerini kıstı. "Mesela birini öldürmek gibi mi?"

"Mesla bir şeytanı katletmek gibi... Ardından gelecek bir intihar da tuzu biberi olur..." İzaya farketmeden boynuzlarını, sivri dişlerini ve kan kırmızı gözlerini çıkartmıştı.

 "Sonuçta sevgilim, tarihten ders almak lazım." 

Shizuo daha soru soramadan, İzaya'nın ortadan kaybolması bir olmuştu. Gerisinde ise yalnızca zarif bir siyah tüy kalmıştı...





(Yine bölüm başlığını random seçen yazar...)

SHİZAYA II - The Story Of After DeathWhere stories live. Discover now