Bölüm - 1 ● Büyük Bir Dövme..?

532 40 17
                                    


[Durun, durun! Okumadan önce burayı dikkate alın!]

Bu bölümde beyniniz eriyebilir. Bunun sebebi, benim aklımdaki kurguyu tam anlamıyla size bir bölümde anlatmaya çalışmam.
Böyle beyin pekmeziniz ısınmaktan fokurdamasın diye kısa kısa bilgiler vereceğim seksi bir öğretmenin ağzından (kendileri multimedyada)
Sonra bana ilk bölümden ne bu demeyin dfgkjdfg

Ayrıca, yeni sezonumuz hayırlı olsun~!


"Ölüm meleği eğitimine hoş geldiniz, Efendi Ansitif."

"Çekil kenara, Alex." genç adam kolundan sertçe itip kalabalık alana doğru gitti. Oldukça yakışıklı bir adam, karşısındaki boynuzlu, yüzlerine kadar dövmeli adamlarla konuşuyordu.  Yaklaşan delikanlıyla herkesin geldiğinden emin olduktan sonra gülümsedi.

"Evet baylar bayanlar, dövmesi büyük, bayanlar, üç bacaklılar. Şu saniyeden itibaren önümüzdeki on beş yıl boyunca birlikteyiz." Ellerini ovuşturup on beş yıl sözüne şaşıran öğrencilere göz gezdirdi. "Sanırım ilk dersimiz bu konudan başlayabilir." diyip  gülümsedi. Oldukça... ateşliydi.

"Yaşayan dünyada geçen her bir yıl, bizim dünyamız için  on beş yıla eşittir. Yani zaman burada beş kat hızlı akar.  Eğer orada on yıl geçerse, burada otuz beş yıl gibi, insanlar için devasa bir süre geçmiş olur. Ancak, Ceset depoları farklıdır. Orası,  buranın aksine daha hızlıdır. Dünyadaki 72 saat orası için 1 saattir. Bu nedenle ceset odalarına giriş için dünyaya olan kapıdan farklı olarak 3. giriş istenir. Bu konu hakkında sorusu bulunan var mı?" diyip sırıttığında en öndeki kıvırcık kısa saçlı kız elini kaldırdı. Alex bu kızı tanıyordu. Cehennemin 4.varisiydi...

Yakışıklı adam  kıza söz hakkı verdiğinde oldukca olgun bir ses yükselmişti. "Bay Midgard, bence kapılar için olan girişleri anlatmanız gerekli." 

"Ah, doğru. Haklısınız Bayan Ansitif." genç adam irkilmişti.  Midgard sorusu olanları yanıtlarken, sinirle kalabalığı aşıp, kıvırcık simsiyah saçlı, zarif fizikli kızın yanına yaklaştı. "Robin?!" dedi fısıldar gibi.

"Aa?" arkasına döndüğünde gördüğü adamla duraksadı. "Abi! Sen de annemin zoruyla geldin? Of lanet olsun!" Çevreye bakındı bir süre. Kendisinden en az yirmi santim uzun adama yaklaştı. "Diğer abilerim de burda. Seni fark etmemeleri için uğraş, tamam mı?!"

Ansitif gözlerini dikti. "O beyinsiz varlıklardan kaçacak değilim ası-"

"Sessizlik, Bay ve Bayan Ansitif." İki genç de Midgard'ın sözüyle dona kaldılar.

Evet... Abileri kesin fark etmemişti (!)... Robin dirseğiyle kardeşine vurup bir şeyler anlatan adama döndü." 

Öğretmenleri(?) az önceden beri ovuşturduğu ellerini beline koydu. "Bildiğiniz üzere,  dünya , cennet ve cehennem üzerinde herkes tarafından bilinen şeytalar ve şeytan ruhlu insanlar vardır.  İsa'nın cenneti kurması ve  cehennemi yaratıp hiç uğramaması üzerine, var olmuş en günahkar ruhlar cehenneme sürüldü. Ancak hiç el sürülmeyen bu kara büyü ile dolu boyutta, her şey insanların yaşarkenki medeni düşüncelerine göre kendi kendisine bir sisteme girdi. Ancak biliyorsunuz ki, biz şeytanlar ve günahkarlar olarak, öldürmek-öldürtmek dışında daha iyi olduğumuz bir konu daha yok.

Bu yüzden kurulan sistem; şeytanların meleklerden üstün olma arzusu üzerine insanî ihtiyaçlar duymayan, yorulmayan, acı/duygu hissetmeyen en güçlü sınırsız varlıkları yarattı. Bu varlıklar ise bir insan seçip onu günahkara çevirmeye, ya da onunla nihai amacı/arzusunu gerçekleştirmesi karşılığında ruhunu aldığı bir antlaşma yapmaya başladı. Aldığı ruhları yedi, yedikçe güçlendi...

İşte bu sistemi ilk kuran Lucifer idi. Apollyon,Amon, Beelzebub, Azazel gibi Şeytanlar da beşine takıldı. Böylece cehennem'den dünyaya dönebilmek mümkün kılındı. 

Cehennemden cennete kapı açacaksanız, 2 düşmüş melek ismine; dünyaya kapı açacaksanız bu 5 isime ihtiyacınız olur. Ceset odası için gereken Tanrı'nın 3 ismidir. Ancak ne kadar güçlü olursanız, o kadar kolaylaşır işiniz. Örneğin her şeytanın bir  günah dövmesi bulunur, değil mi? Bu dövmeler gücünüzü simgeler. Öldürdüğünüz/öldürülmesini sağladığınız insan ve ya şeytan  kadar halka,  işlediğiniz günah kadar desen olur. Bir süre sonra isimleri bile söylemeye gerek kalamdan 'Ben Midgard Luc, üçüncü kapıyı çağırıyorum!' dediğinizde ceset deposuna bir kapı açabilirsiniz." Gülümsedi genç adam.  Önünde beliren Beyaz kapıya elini yaslayıp ortadan kaldırdıktan sonra önündeki öğrencilerine döndü. "Bu günlük bu kadar yeterli sanırım..? Kafalarınızı yakmak istemem. Bu yüzden dağılabilirsiniz." diyip bulunduğu yüksek platformdan aşağı atladı.  Önündeki kıvırcık kız ve abisine bakıp yanlarına yaklaştı. 

"Efendi Ansitif?" dedi ve elini zarifçe tutup öptü. Robin gülümseyip yavaş yavaş oradan uzaklaşmaya başlamıştı. 

"Bay Midgard..." Delikanlı kolunu sırtındaki kürke benzer kıyafetle kapattı. Midgard gülümsedi. "Sizinle konuşmak istiyorum. Tabii, eğer boş vaktiniz var ise?" 

"Tabii. Takip edin." diyip sırtını döndü ve bir yandan elini silerken bir yandan ilerlemeye başladı.  Elini duvara koyduğunda siyah bir kapı belirmişti. İçinden geçip, odasına girdiğinde arkasından gelen öğretmeni, sırıttı. "Sanırım insan ölümünü tadan sınırlı asillerden birisiniz, bay İzaya?" Genç adam taş kesildi. 

"Aslında, insanların yaşam ve ölümlerine büyük bir ilgim var. Bu sebeple... siz benim için vazgeçilmez bir mücevher gibisiniz." Ayağa kalktığında,  boğazında derin bir acı hissetmişti. Çünkü koskocaman bir hançer yaslıydı. Ne ara oraya gittiğini fark edemediği bir hançer...

"Eğer..." dedi ve boştaki elini çenesine koydu. Kolu... siyahtı? "...eğer, saçma bir laf edersen ruhunu bu boyuttan silerim."

"Asla.." dediğinde İzaya hançeri geri kınına koydu. "Kolunuz... niçin böyle?" 

"Hm?" gözü koluna kaydığında gülümsedi. "Şey, dövmemdeki halkalar arttığı için, göğdemde yer kalmadığından üst üste binen desenler bir süre sonra bu hali aldı." 

"Ne?!" Midgard yutkundu. Normalde dövmenin göğdeye sıçaraması için üç binden fazla insan ya da şeytan ruhu gerekirdi. 


Karşısındaki adam... bu kadar insan bulamayacağına göre... milyarlarca şeytan mı öldürmüştü..?! 

SHİZAYA II - The Story Of After DeathWhere stories live. Discover now