Bölüm - 3 ● God's Hands

400 34 6
                                    

İzaya bacak bacak üzerine atmış, önünde referans veren Midgard'a baktı. 

"Efendi Ansitif, size göstermem gereken önemli bir şey var..." Göz ucuyla karşısındaki siyahlara bürünmüş adama elindeki anahtarı uzattı.

"Ne bu?"

"Kütüphanenin anahtarı." 

Karşısındaki efendisi anahtarı alıp mırıldandı. "Kütüphane dediğin..."

"Evet. Ölen insanların geçmişlerinin yazılı olduğu kütüphane. Tabii, sizin geçmişinizin de." Ansitif kaşlarını çattı. "Oradaki koruyucu muhafızı ne yapacaksın? Eğer ben öldürürsem Nerissa anlayacaktır."

"Bunu bana bırakabilirsiniz. " Doğrulup gülümsedi. "Alex ve Calwin'in yardımıyla, sanırım bunu halledebilirim." 

Efendisi gülümsedi. "Pekala. Git ve onlara haber ver." 

Gülümseyip tekrar eğildi ve odadan çıktı.  Zaten koridorda, kendisine doğru ilerleyen ikiliyi gördüğünde gülümsedi. Elini kaldırdığında Calwin gözlerini kısmıştı.

"Sanırım Efendi Ansitif'in yanına gidiyorsunuz?" Alex kaşlarını çatık kaşlarla ona dönüp  onayladığında Midgard ellerini ovuşturdu. "Size iletmem gereken bir şey var. Dün kütüphanenin anahtarını aldım. Efendi Ansitif'e verdim. Bana size gelmemi istedi."

"Yani..." dedi Alex ve ellerini göğdesinde birleştirirken. "Kütüphane muhafızını öldüreceğiz? Ama neden?" 

"Efendim kendi insan geçmişini öğrenmeye meraklı. Bu nedenle  ona yardımcı olmak sizin aksinize benim için bir zevk."

Calwin boğazına yapıştı ve sivri dişlerini gösterdi."Bana bak adam! Biz Efendimizle birlikte insan hayatını ikinci kez tatmak zorunda kaldık. Şeytanlar olarak duygudan yoksun şekilde doğuduğumuz için, bunun gibi konuları konuşmamız yasak ancak şunu bilmelisin; Efendimiz eğer geçmişini öğrenirse, ne cehennemin yeni varisi ne de bir efendi olur." 

Midgard'ın gözleri kırmızıya dönmüştü. Tehtitkar bakışlarıyla birlikte boğazındaki eli tuttu ve gülümsedi. "Ben efendimin istediklerini yerine getiririm. Duyguları hisseder olduğum için bir boynuz kaybetmek benim için önemli değil."

İki adamı ayırdı Alex güç bela. "Calwin... " iç çekip gözlerini gözlerine kilitledi. "Üzgünüm ama bu adam şu anda haklı. İzaya artık tamamiyle bir şeytana dönüştü. Dünyada ölümünün ardından ise bir yıldan fazla geçti. Yavaş yavaş kendisinin öğrenmesinde bir sakınca kalmadığını düşünüyorum. Hem bir baksana, çok şüpheli bir hayatı var. Bırak öğrensin." 

"Tch" Calwin geriye çekilip tısladı. "Pekala. Ancak olacakların sorumluluğunu İzaya'ya bırakamayız." 

Alex gülümsedi. Midgard ellerini çırpıp ilerlemeye başladığında Calwin pamaklarını Alex'in parmaklarının arasından geçirmişti. "O herife hak vermiş olman çok sinir bozucu." 

"Ama denemeye değerdi." Alex alnını göğdesine yasladı Calwin'in. Beş yılda bu ikili için çok şey değişmişti. Örneğin, Alex artık Calwin'i kabullenmişti.  Artık İzaya'ya takılmış sayılmıyordu. 

"Imm... Sanırım artık Efendi Ansitif'in  yanına gitmeliyiz." Alex dudaklarına yapışan adamın ensesindeki saçları avuçlayıp çekiştirdi. Bir süre öpüştükten sonra sırıtarak ayrıldı Calwin. Ellerini beline dolamıştı ki Alex başını eğdi. "C-calwin.. İzaya'ya söylemeliyiz. Bunun sırası değil." diyerek elini çenesine koyup itti. 

Genç adam öfleyip geri çekildi. "Öf! Peki peki. Ama döndüğümde ödül isterim" diyip somurtarak Siyah duvardaki metal renk kapıyı tıklattı. Aldığı olumlu sesle içeri girdi. "Efendim..." 

Eğilip tebessüm etti. "Babanız... Efendi Akumao sizi çağırıyor." 


***

"Akumao!" Siyah saçlı adam somurttu. "İzaya'ya çok yükleniyorsun! Henüz beş yıl geçti. İzin ver de alışsın!"

"I-ıhm" Akumao gülümseyip ellerini karşısındaki az da olsa yapılı adamın beline doladı. "Tam da zamanı, sevgilim." Diye fısıldar tonda konuştu. Kolları arasındaki gülümseyip elini yanağına koydu. "Çok tatlısın." Diyip dudaklarını sertçe ona yapıştırdı.  Tam öpücüklerinin en keyifli yerine gelmişlerdi ki, içeri giren Ansitif gördüğü manzarayla duraksadı. Tiksinmiş bir ifade takındı.

"Iğğv... Cidden mi? Cehennemi yöneten bir şeytansın ve şu anda üzüm için kapışan iki su aygırı gibi görünüyorsunuz."

Akumao düz bir ifadeyle geri çekildiğinde kollarındaki kişinin aslında Nerissa olduğunu fark etmişti. Şekil değiştirme şeytanlara özgüydü tabii...  "Şşşt~ Ayıp ayol! Anneye su aygırı denir mi?" 

"Bir şeytanın ayol demesi ne kadar mantıklıysa size su aygırı demem de aynı düzeyde mantıklıydı."

"Haklı." Dedi Akumao. "Ben de öpüşen varlıkları sevmem." 

"Bir de çiftleşen yılanlar."

"Yılan? Sen hiç bir Ruh paraziti gördün mü?"

"YETER." Nerissa kaşlarını çatıp oğlu ve eşine dik dik baktı. "İğrenç sohbetinizi sonraya bırakın beyler. Evet hayatım, Sohbeti devralabilirsin."

"Aaa... eem.. öhöh... Evet." 

Oğlu kendisine 'Kalıbından utan kılıbık pezevenk bakışları atarken ciddiyetine geri döndü. 

"Ansitif..." derince bir soluk topladı. "Sana önemli bir şey vermemiz gerekiyor..."

  

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

  

[  ⇑ Akumao & Nerissa   ⇑ ]



SHİZAYA II - The Story Of After DeathHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin