Yirmi Üçüncü Bölüm

9.1K 432 58
                                    

Nişantaşın klasik lezzet köşesi Şamdan Restoranın büyüleyen ışıklandırmalı girişin önünde durdu Demir arabasıyla. Türk, İtalyan ve Fransız mutfağın kusursuzca buluştuğu bu restoran, şehrin en çok tercih edilen mekanlarından biriydi. Demir Arya'nın kapısını açtıktan sonra onun vizon rengi gece kıyafetiyle tüm zerafetiyle arabadan çıkmasını bekledi. Yine her zamanki gibi dudak uçuklatıyordu genç kız. Demir gözlerini alamıyordu Arya'dan.

Birlikte girişe doğru yürürken Demir kapıdaki görevliye arabanın anahtarını teslim etti. Geniş kapıdan içeriye girdiklerinde kahverengi ve altın renklerin buluştuğu antreden geniş yemek salonuna doğru ilerlediler. Antre gömme ışıklarla dekore edilmişti. Duvarlardaki taplolar klasik bir ortam olduğunu hissettiriyordu. "Burayı beğeneceksin, yemekleri harikadır," dedi Demir Arya'ya, birçok kez gelmiş olmanın tecrübesiyle.

Arya, geniş yemek salonuna girerken Demir'in söylediklerinden hiç şüphe duymadı. O da güzel yemekler yiyeceğini hissediyordu. Salonun tavanı beyaz bir kumaşla dalgalar halinde döşenmişti. Burayı dekore eden kişi kesinlikle işini biliyor, diye düşündü Arya. Geniş camın yanındaki masaya yönlendirildiler. Genç kız kahverengi deri sandalyelere yerleştiğinde yemek salonun önündeki geniş bahçeyi farketti. Doğal bir ortam için uğraşmış olduklarını düşündü. "Çok güzel bir yer," dedi genç kız en sonunda gülümseyerek.

"Böyle düşündüğüne sevindim."

Birkaç dakika sonra şık giyimli bir garson geldi yanlarına. "Hoşgeldiniz efendim, ne arzu ederdiniz?"

Demir, Arya'ya baktı ve genç kızın seçimi ona bıraktığını anladı. "Önce kırmızı şarap alalım. Chianti olsun lütfen."

"Peki efendim."

Garson yanlarından ayrıldıktan sonra Demir gözlerini genç kızla birleştirdi ve arzu ettiği gibi uzun uzun ona baktı. Yeşille karışık gri gözlerine. Nasıl olmuştu da o gün onun güzelliğini fark edememişti? Nasıl bu kadar ön yargılı olup ona tepeden bakışlar atabilmişti? Her geçen gün daha da pişman oluyordu yaptıklarına. Ama hepsi geride kalmıştı, genç kızdan defalarca özür dilemişti.

"İki haftanın sonuna geldik.-Demir, genç kızla beraber çalışmaya çok alışmıştı o yüzden aklına bir teklif sunmak geldi- Arya, sürekli olarak bizim şirkette çalışmaya ne dersin? Şirketteki elemanlarla çok iyi uyum sağladın..."

Arya, ilk günü hatırladı. Genç adama iş aradığını söylediğinde hiç oralı bile olmamıştı, arkadaşı yani Selim'in şirketini önermişti ki onun da sadece kendini oyununda kullanmak için yalan olarak söylediğini biliyordu. Ama şimdi Demir, şirketinde çalışması için ısrar ediyordu. Genç kız tatmin olmuş bir şekilde gülümsedi. Bu teklifi kabul etmeyecekti elbette, Selim'i bırakıp onun şirketinde çalışamazdı. Onu ilk işe alan oydu ve yerindende memnundu. Ayrıca Demir'in onu en başından işe almaması da onun için büyük bir ders olmuştu. Demir'in ona yaptığı yanlışların, tek tek acısını çıkarabildiği için çok mutluydu.

"Teşekkür ederim ama ben şimdiki iş yerimden çok memnunum."

Demir, elini genç kızın eline doğru uzattı ve hafifçe dokundu. "Sadece benimle olmanı istiyorum Arya, benim yanımda ol istiyorum."

Genç kız bu samimi sözlere eşlik eden büyülü bakışlardan zar zor gözlerini aldı. Demir'in koyulaşan elaları onu içinde hapsediyordu. Çoğu zaman inkar etse de ondan ciddi derecede etkilendiğini biliyordu. O gri parlak takım elbisesi içinde ışıldarken o nasıl ondan etkilenmeyebilirdi ki? Bütün kızların hayran olduğu erkekten nasıl hoşlanmadan durabilirdi?

Garson masaya geldiğinde, Demir zorunlu olarak bakışlarını çevirmek zorunda kaldı. Arya derin bir nefes aldı o sırada. Kırmızı Şarap kristal bardaklara doldurulken Arya bahçeyi inceledi. Yeşil tonlarıyla kaplı olan bahçe sessizdi. Yemekten sonra dolaşılacak bir yer gibi duruyordu.

İntikamım Büyük Olacak! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin