On Beşinci Bölüm

9.7K 405 19
                                    


Sevmek istiyorum

Sevmek istiyorum ama sevemiyorum
Nefretim yüze çıkıyor
Düşünemiyorum
Hissetmek istiyorum ama hissedemiyorum
Korkum yüze çıkıyor
Düşünemiyorum
Onunla olmak istiyorum ama olamıyorum
Heyecanım yüze çıkıyor
Düşünemiyorum
Yaklaşmak istiyorum ama yaklaşamıyorum
Gururum yüze çıkıyor
Düşünemiyorum
Silmek istiyorum ama silemiyorum
Özlemim yüze çıkıyor
Düşünemiyorum
Sarılmak istiyorum ama sarılamıyorum
İsyanım yüze çıkıyor
Düşünemiyorum
Sevmek istiyorum ama sevemiyorum
Geçmişim yüze çıkıyor
Düşünemiyorum



Sibel Çilek









"Selda, lütfen. Bir şekilde ayarla bu akşam yemeği. Dördümüz hepbirlikte çıkalım."

"Bilmiyorum Demir, Selim'e sormalıyım. Arya'nın bu yemeğe çıkma fikrinden hoşlanacağını pek sanmıyorum."

"Lütfen Selda, sen ikna edebilirsin onu..." Genç kadın bir an durakladı ve düşündü. Demir'in sesini ilk defa bu kadar ısrarcı ve çaresiz duyuyordu. İlk defa ondan bir ricada bulunuyordu. Bu hem şaşırtıcı hem de ilgi çekici bir değişimdi. "Peki tamam, ben onlarla konuşurum."

"Telefonunu bekliyorum."

Demir telefonunu kapatır kapatmaz kendini geniş yatağına attı. Yalnız kaldığı evinde Pazar gününün tadını çıkarmaya çalışıyordu. Balkon kapısından gelen sessiz esintiyle beraber Arya'yı düşünmeye başladı tekrar bütün gece olduğu gibi. Büyülü gözleriyle, kendinden emin duruşuyla, her şeyiyle masum peri kızı andıran genç kız aklını başından almıştı. Hangi ara ona bu kadar tutulduğunun farkında bile değildi. Günün her anında bir insan birini bu kadar düşünebilir miydi? Onun yanında olabilmek için yanıp tutuşur muydu? O bunları neden hissediyordu? Garip bir uyuşturucu madde yayılıyordu tüm vücuduna.

Yaklaşık yarım saat sonra telefonu tekrar çaldı bahçede otururken. Selda'nın aradığını gördüğünde içi kıpırdamaya başladı. "Seni dinliyorum Selda."

"Maalesef Demir, Arya kasabada ailesiyle beraber bu akşam. Gelemiyorlar."

Bu cevapla birlikte başını iki yana sallayarak sert bir şekilde nefes alıp verdi. "Tamam, sağol yine de."

"Demir."

"Efendim."

"Sen Arya'ya karşı bir şeyler mi hissediyorsun?"

Genç adam sustu. Kendine bile soramadığı bu soruyu nasıl cevaplayabilirdi ki arkadaşına? Kendine bile itiraf edemediği şeyleri nasıl ona edebilirdi? Bir şey diyemedi, sessiz kaldı. Sessiz kalmanın nasıl birşey olduğunu ilk defa tadıyordu. Bir şeylere cevap bulamamanın telaşını ilk defa hissediyordu.

"Bu soruyu cevaplamak için henüz çok erken. Akşam dışarıya çıkalım mı?"

"Peki, öyle olsun. Sen çıkalım diyorsan çıkalım."





***









Bütün gecenin yorgunluğunu teyzesinin misafir odasında öğlene kadar uyuyarak atmıştı üzerinden. Güzel bir kahvaltı ve sohbetin ardından iki gündür uğrayamadığı evine ve kasabasına döndü. Eve varır varmaz Sevinç'in meraklı soruları tarafından kuşatıldı ve saatlerce odada mahsur kaldı.

"İnanmıyorum, seninle konuştu demek? Pişman olduğunu mu söyledi? İnanmıyorum..."

"Ben de inanmıyorum Sevinç, inanmıyorum onun sözlerine!"

İntikamım Büyük Olacak! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin