10: something I love (the finale chapter)

1.7K 222 132
                                    

Bölüm şarkısı; Raised by Swans - We Were Never Young

Kasım, 2015

Acizlik, ağır ağır işliyordu derime. Hiçbir şey hissetmemenin dayanılmaz birikintisi tenimde küçük, kanlı kabuklar bırakmıştı. Yalnızca altı ay önce yirmi bir yaşındaydım ve genç hissediyordum. Kollarımdan kayıp gidişini hatırladıkça çıldırıyordum. Kuşlar, odamın balkonuna gelip ağlıyor; ona söyleyeceğim herhangi bir şer var mı diye soruyorlardı.

Tek kelime edemiyordum.

Kimliğimde yazan yaşımdan üç kat daha yaşlı hissederken hayata karşı olan sevincim, ellerimden alınmıştı. O gece, annemin kiraladığı bir katil ile bana annemden daha çok sevgi gösteren o adamı kaybetmiştim. Kaybetmek? Kaybetmek çok acizce, çok çaresizce bir durumdu. İnsan nasıl bir şeyi kaybedebilirdi? İnsan nasıl dünyada en çok sevdiği adamı kollarındayken onu koruması gerektiğini düşünemezdi? Sırtına giren acımasız mermiyi nasıl önceden tahmin edemeyip onun yerine kendisi ölüme gitmezdi?

Bir insan sevdiğini nasıl aşama aşama kaybedebilirdi?

Hem de daha kavuşamamışken.

Yoongi'yi kaybettiğim o gece, bir gece olmaktan çıkıp milat olmuştu benim için. Debelenen hayatıma alayla sille vuran o lanet gecenin sonunda güneş doğmamıştı benim için. Oysa ben yanlızca sevmiştim, biraz da olsa sevilmek istemiştim. Şimdi hayatımı kaplayan o soluk tenli, siyah saçlı adam olmadan ne halt yiyecektim?

Onsuz nefes alabilir miydim? O olmadan da yaşamaya devam edebilir miydim?

Pek olası değildi.

Kabul etmiyorum, hiç olası değildi.

Haziran, 2015

Silahın sesiyle kollarıma yığılıp kalan Yoongi'nin bedenine baktım ve sırtındaki ellerimin kan revan olduğunu gördüm. Omuriliklerinin arasına girmiş olan kalın kurşunu ıslak vücudundan hissediyordum. Ateşin etrafındaki arkadaşlar başımıza toplandığında kucağımda zorlukla nefes alan Yoongi'yi inceledim.

"Gidin başımdan," dedim ve çığlıklar atarak, kumlara karışarak çırpındım. "Ambulans çağırın ve siktir olup gidin, hepiniz."

"Ji-jimin,"

"Kapayın çenenizi," diye haykırdım ve yanaklarıma süzülen yaşları, kafamı iki yana sallayarak dökmeye çalıştım. "Defolun hadi."

Herkes telefonlarına sarılıp olay yerinden uzaklaşırken gözlerimi kucağımdaki kanlı bedene çevirdim. Hayır, bunu hak etmemiştim.

Bunu hak etmemiştik.

"Yoongi," dedim, hıçkırıklarımın arasından. "dayan sevgilim. Yaşayacaksın."

Gözlerini açabildiğinde hırıltılı bir nefes aldı ve kalbimi ellerine bıraktığımu zannettim. Artık hücrelerime kan gönderen bir organım yoktu. Artık hisseden bir kalbim yoktu. Neyim varsa ona... bırakmıştım.

"Jimin," dedi ve gülümsemeye çalıştı. Gülümsediğinde dudaklarının kenarından kanlar süzüldü ve kaymaya başlayan gözlerini gördüğümde ellerim titredi.

"Sanırım veda etme vakti geldi."

"Hayır, hayır," diye sayıkladım. "saçmalama, Yoongi."

Kafasını bacağıma yerleştirdi ve ağzından derin bir nefes aldı. İçine çektiği hava, yetmiyor gibiydi. Ciğerleri patlamış, omurları paramparçaydı. İki elimi yanaklarına yerleştirdim ve yüzlerimizi yaklaştırdım.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 29, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

somewhere only we know :: yoonminWhere stories live. Discover now