more and more dangreous for the advancing time

Začať od začiatku
                                    

"Ve sen bu kanıya vardın çünkü?" cebindeki sigarasını çıkarıp kıvrılan kısmını ince parmaklarının arasında yuvarlayarak düzeltti.

Ona cevap vermedim. Çünkü kanıya vardığım falan yoktu. O an canım onu söylemek istemişti.

Bu yüzden sadece umursamaz olduğunu düşündüğüm bir şekilde omuz silkip bakışlarımı karşıya çevirdim.

Bu kendini havalı gösterdiğini sandığı uyuz davranışları bende onu öldürme isteği uyandırıyordu ama bir yandan da ondan deli gibi korkmamı sağlayan bir yüzü olduğunu bilmek beni endişelendiriyordu.

Burada neden herkesin onu tanıdığını henüz bilmesemde bunu öğrenmek istiyordum.

Nedense onunla ilgili çok fazla şey merak ediyordum ve Broke kesinlikle bildiklerini bana anlatmamakta ısrarcıydı.

"Birkaç gündür başına hiç bela almaman beni şaşırtıyor." dedi ondan hiç beklenmedik bir şekilde benimle kendi isteğiyle iletişim kurarak.

"Hep Broke'la takıldığım için kimse beni rahatsız etmiyor. Bu yüzden rahatım." ve böyle devam etmesini umuyordum çünkü geldiğim ilk bir kaç gün benim için kabus gibi geçmişti.

"Yada belki de artık okulda ki yeni kız olmadığım için."

"Aslında hala okuldaki yeni kızsın üzerinden biraz zaman geçmesi seni bu etiketten kurtarmaz." kaşlarını kaldırarak bana baktığında okuldan içeri girmiştik ve Zoe, uyuşturucunun kokusunu almış bir K-9 köpeği gibi bakışlarını saniyesinde buraya doğru çevirdi.

Bu kız beni deli gibi ürkütüyor ve buraya doğru geliyordu.

"K-9 geliyor. Görüşürüz." hızla bir şeyler saçmalayıp yanından ayrılarak sınıfıma ilerledim. İlk dersim Broke'la ortak değildi. Bu yüzden onu tenefüste bulabileceğimi düşünerek ortalardaki yerime oturdum.

Kendimi, büyük bir hata yaparak yabancı dil için seçtiğim Almanca dersinden dışarı zorla atabildiğimde Broke'u bulmak için okula ilerledim ve onu kantinde bulmak beni hiç mi hiç şaşırtmadı ama yanında tanımadığım birkaç kişi daha vardı.

Yeni insanlarla tanışmak beni her zaman için geriyordu. Bu yüzden yanlarına gidip gitmemek arasında kalırken Broke beni görerek 'orada bir mal gibi dikilerek ne yapıyorsun?' bakışı attı. Yavaş adımlarla yanlarına ilerliyorken Broke sandalyesinden uzanıp kolumu kavradı ve hızlı adımlarla yanına gitmeme sebep oldu.

Alnında derin bir dikiş izi olan çocuk beni kaşlarını çatarak süzerken Broke'un yanına daha fazla iliştim. "Çocuklar, bu Arilyne." mırıldandı hepsinin yüzünde bakışlarını gezdirerek.

Onlara oldukça gergin bir gülümseme gönderdiğimde Broke hepsinin ismini sırayla söyleyerek beni onlarla tanıştırdı. İçlerinde sadece 1 tane kız vardı ve o da sanırım dikiş izli çocuğun sevgilisiydi.

"Seni daha önce hiç görmemiştim." dedi yanlış hatırlamıyorsam ismi Raw olan çocuk.

"Geleli birkaç hafta oluyor." diye mırıldanırken sadece sıcakkanlı olup benimle sohbet etmeye çalıştığını kendime hatırlıyordum ama ses tonu insanı strese sokan cinstendi.

"Bu kadar gerilmene gerek yok seni yemeyiz." yüzünde anlayışlı bir gülümseme oluşurken ne zamandır tuttuğumu bilmediğim nefesimi dışarı bıraktım. "Sizle bir alakası yok sadece yeni insanlarla tanışmak biraz gergin hissettiriyor."

"Bir de Pheobe'un attığı bakışlar olmalı." diyerek arkadaşını uyardığında Pheobe gözlerini devirdi. "Sadece onu birkaç kez Zayn'in yanında dolanırken gördüm. Hemen ısınmamı beklemeyin."

Kimsenin kimseye ısınması falan gerekmiyordu zaten gerizekalı.

Bu okuldaki tüm kızlar uyuzun tekiydi. "Kantine gidiyorum bir şey isteyen var mı?" diye mırıldandım tamamen nezaketen. Çünkü haftanın yarısına bile gelmemişken bu hafta için kendime ayırdığım paranın yarasından fazlasını harcamıştım ve sadece 20 sterlinim kalmıştı.

"Hayır."  başımı sallayarak onları onaylarken derin bir nefes alıp ilerlemeye başladım. 

Hiçbirini sevmemiştim ve Broke'la beni birileriyle tanıştırmaması konusunda konuşmam gerekliydi sanırım.

Bisküvi ve diğer abur cuburların durduğu yerin önüne gelip bakınmaya başladığımda yanımda bir beden daha hissettim ama dönüp bakma gereği duymadım.

"Kısa sürede alışmışsın gibi gözüküyor," dedi ben benimle bugün ikinci kez konuşmasına bile şaşırmış bir halde suratına bakıyorken. "Evet, sayılır." gözlerimi ela gözlerinde gezdirirken o benim suratıma bile bakmadan kantinden kendine bir şeyler almaya devam ediyordu.

"Sürekli yanlış şeyleri yapma eğilimin var." kaşlarım hafifçe çatılırken bende tıpkı onun gibi yememe imkan bile olmayan yemeklerden uzak bir yere baktım.

"Ne demek istiyorsun?"

"Takılmaya çalıştığın arkadaş grubundan bahsediyorum, onlardan uzak dursan iyi olur." kısa ve anlamsız sohbetinin ardından aldığı bir sürü şeyle yanımdan uzaklaştı, ne demek istiyordu bu?

Okulda onunla konuşmamamı istiyordu bende bunu yaparak kendime başka arkadaşlar ediniyordum ve o da buna karışabileceğini mi sanıyordu? Hah.

Aldığım şekerlemenin parasını bırakıp kantinden uzaklaşacağım sırada tezgahın arkasında duran kadın bana engel olarak korkutucu gözleriyle bana baktı.

"Bir sorun mu var?

"Evet, az önce ki arkadaşın aldıklarının parasını vermedi." tenine göre fazla beyaz olan dişleri dikkatimi fazlasıyla çekerken bu okulda daha fazla problem haline gelmemem gerektiğini düşünerek Zayn'e söverken kadına bir 20'lik uzattım.

Üstünü bana vermeyeceği kesinlikle belli olduğu için derin nefesler eşliğinde Zayn'in gittiği yerden çıktım ve onu yine sigara içerken buldum.

"Bana 20 sterlin borçlusun." ben sinirle suratına bakıyorken bir yüzsüz gibi elinde ki çikolatayı bana uzattı ama vermeyeceğı suratındaki alaycı ifadeden belliydi. "Çekinme, kendi malınmış gibi yiyebilirsin." ben ona hala aynı bakışları atmaya devam ediyorken çikolatayı yiyeceğini anladığımda elinden aldım.

Sonuçta hepsinin parasını ben vermiştim ve ne koparsam kârdı. 

"Alman için söylemedim," çikolatayı benden geri alıp yemeye başladığında kollarımı göğsümde birleştirdim. "20 sterlinimi ver başka param yok."

"İnan bana ben dahil bu okuldaki kimse sende para olmadığına inanmaz." bitirdiği çikolatanın çöpünü yere atarken benimle konuşurken izmariti yarıya gelmiş sigarayı söndürdü. "Paketimde ki son sigara senin yüzünden hiç oldu. Bana bir paket sigara borçlusun."  söndürdüğü sigarayı üzerime doğru attığında yan tarafına doğru kaçtım ama bu birine çarpmama sebep oldu.

"Yavaş ol." kız bana ürkütücü buz mavisi gözleriyle bakıp omzuma çarparak Zayn'in yanına oturduğunda Zayn eğleniyor gibiydi.

"Orada olduğunu görmedim." kaşlarımı çatıp ona bakmayı sürdürdüğümde başını Zayn'e doğru çevirdi. "Kim bu sünepe?"

Sünepe mi? O bana sünepe mi demişti?

"Bilmiyorum okula yeni falan gelmiş galiba." Zayn sanki benimle hiçbir alakası yokmuş gibi konuştuğunda kız inanmamışcasına onu süzdü. "Sabah bunu seninle birlikte gelirken görmüşler,"

"Sabah da bir alakamız yok dedim, Zoe. Bana hesap mı soruyorsun?" Zayn'in attığı bakışlar benim bile ürkmemi sağlarken kız yutkundu. "Hayır, ben sadece-"

"Sadece kapa çeneni tamam mı? Üzerimde hüküm sürebileceğini falan sanma."

"Kız arkadaşına karşı böyle konuşma." sadece nabız yoklamak ve aralarında ki ilişkiyi tam anlamıyla anlamak için konuştuğumda ters bakışlarının hedefi ben oldum, Zayn derin bir nefes alırken Zoe konuştu. "Ben onun kız arkadaşı değilim ama yinede ondan uzak durarak canını güvende tutmuş olursun."

Gözlerimi devirirken Zayn'in ayağının dibinde duran gazozu aldım. "20 sterlini karşılamaz ama bunu seninle görüşeceğim, Zayn Malik."

ZAYN'S aNd Rose'S🌹Where stories live. Discover now