melted icebergs

200 28 7
                                    

EHHEHEH ALLAH BEREKET VERSİN ARKADASLAR HADİ YİNE İYİSİNİZ BUGÜN İKİNCİ BÖLÜM OLDU BU

Parmaklarımı uyanmamasına özen göstererek saçlarında gezdiriyorken güzel yüzünü incelemekten kendimi alamıyordum. Gözlerinin altı bugün yaşadığımız tüm o anların birer izleri olarak hala biraz şişken uykuya daldığını görebilmek sonunda biraz da olsa rahatlamama sebep olmuştu.

Onu o halde bırakamayıp odasına taşıdığımda bile ağlıyor, aynı zamanda da benden hesap sormaya ve beni istemediğini söylemeye devam ediyordu ama ona ve salondan bize atılan bakışlara rağmen Arilyne'i bırakmaya cesaret edememiştim. Bunu bir kez daha kaldırabilecek gücüm yoktu. Her şeyi düzeltmek istiyordum.

Dudaklarından kaçan titrek bir nefesle eş zamanlı olarak kızımın sesi odanın içerisinde yankılandığında yataktan yavaşça kalkıp onu kucakladım ve ardından Arilyne'le ikimizin tam ortasına bıraktım. O kadar sevimli ve küçüktü ki ona baktığım andan itibaren olumsuz bir şeyler düşünmek benim için imkansız bir hal alıyordu. Dudaklarımla küçük bir gülümseme yerleştirdiğimde beni görmesiyle neşeli bir ses çıkardı ve ellerini yüzüme uzattı ve halka şeklinde bir hızma taktığım burnumu yakaladı.

"Aman Tanrım." Gözlerimi kocaman açıp kafamı yavaşça iki yana sallayarak elinden kurtarmaya çalıştım ancak bunu yapmak küçük parmaklarından birinin halkaya takılmasına ve canımın gerektiğinden biraz daha fazla yanmasına sebep olmuştu. "Siktir." Diye mırıldandım elimi burnuma götürürken ama sonra ne dediğimi fark edip panikle yüzüne bakmaya başlamıştım. "Sikeyim hayır, yani öyle-" dilimi ısırıp derin bir nefes aldım. Küfretmeyi bırakmam gerekecekti. En azından kızımın yanında.

"Yanında küfrettiğimi annene söyleme olur mu?" zaten parmaklarıma sarılı olan minik elini sanki bir anlaşma yapıyormuşuz gibi aşığı yukarı sallayıp yeniden konuştuk. "Anlaştık öyleyse." Minik alnına dudaklarımı bastırıp geri çekildiğimde parıldayan gözleriyle bana bakıp minik bir çığlık attı.

Yanağını işaret parmağımın tersiyle okşamaya başladığımda gözlerini hafifçe kapattı. "Artık babayı tanıyorsun değil mi? Senin için bir yabancı olmak istemiyorum."

Bana benzeyen gözlerine bakarken derin bir nefes aldım. Arilyne'nin onu görmeme engel olacağını sanmıyordum ancak yine de gelecekteki hayatımızda üçümüz birlikte olmayı diliyordum. "Ben Zayn." Diye mırıldandım minik elini sanki kaçıp gitmesine engel olacakmışım gibi avuçlarımın arasına alırken. "Ben senin babanım. Bugüne kadar yanında olamadığım için üzgünüm. Ama biliyor olsaydım gelirdim. Sana yemin ederim. Seni rüyamda bile gördüm ama o zaman bunun bir anlamı olacağını hiç düşünmemiştim." Gözümden akan yaş avucumun içindeki minik eline damladığında bu onu irkiltmiş gibi gözlerimin içine baktı.

"Senin ismin ne?" diye mırıldandım kendimin bile zor duyabildiği bir ses tonuyla ancak bu sadece kendimi daha kötü hissetmeme sebep olmuştu. Berbat bir sevgili, berbat bir insan ve berbat bir babaydım. Kızının ismini bile henüz bilmeyen bir baba. Bedenim sarsılmaya başladığında hıçkırıklarım yüzünden Arilyne'i uyandırmamak adına dudaklarımı birbirine bastırdım ve burnumu boynuna yaslayarak gözlerimi kapattım. Kendimden ölene kadar nefret etmeme yetecek kadar büyük bir yüktü bu. Nasıl başa çıkacağımı bilmiyordum, olanlardan haberi olmasa bile kızıma karşı hissettiğim bu suçluluğumu nasıl geçireceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Saçlarımda hissettiğim ufak dokunuşla birlikte duyduğum ses başımı kaldırmama sebep olurken onun beni izleyen gözleriyle karşılaşmak benim için bir sürpriz olmuştu. "Eloise." Diye mırıldandı sadece hafif dokunuşunu ufak bir tereddütten sonra saçlarımın üzerinden çekerken. Oysaki bu ufak dokunuşa devam etmesi için bile yalvarabilirdim ona.

ZAYN'S aNd Rose'S🌹Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin