2. BÖLÜM

103K 4.1K 2K
                                    

"Eldeki Dosyalar"

Birkaç saat olduğunu tahmin ettiği bir sürenin sonunda açılan gözleri saati aradı Atakan'ın. Bulamayınca akşamdan şarja taktığı telefonuna ulaşmak için yataktan kalktı. Yatağının yanı başında priz olmadığı için hatırlayamadığı kadar çok ettiği küfürlere bir yenisini eklediğinde telefonuna ulaşmıştı; "06.38"

Genç adam, uykuyu sevmezdi. Sabah bu saatlerde uyanması geceki yatış saatinden veya o gün yapacağı işlerin öneminden tamamen bağımsızdı. Bu durumu Allah'ın kendine bir hediyesi olarak görüyor, bir doktora görünmesi gerektiğini her söyleyene "Günde fazladan dört saat uyanıklık için doktora gitmemi mi istiyorsunuz?" diyordu. Her sabah uyandığında yaptığı gibi üzerini çıkardı ve duşa girdi. Çıktığında telefonunu bir kez daha ama bu kez daha ayrıntılı kontrol etti. Dört mail gelmişti. Birkaç da mesaj.

Odadan çıktığında saat 07.34 olmuştu bile. "Neden bu kadar oyalandım ki..." diye düşünürken asansörün bulunduğu kata geldiğini belirten sesini duydu. Sabahları kahvaltı yapabilmeyi hep çok istemişti adam. Fakat bu kendisi için samimi bir uğraş verdiği belki de tek şey olmasına rağmen bir türlü mümkün olamamıştı. Aç karnına aldırmadan arabasına atlayıp merkezin yolunu tuttu.

İçeri girdiğinde Emrah'ın yeni gelmiş olduğunu henüz çıkarmaya fırsat bulamadığı montundan anladı.

"Merhaba, nasıl gidiyor bakalım? Akşamdan kalmış gibisin."

"Yok komiserim içmem ben." Üzerini çıkardı adam. Ardından da yeniden konuştu;

"Sabahları biraz tutuk oluyorum da. Siz ne yaptınız, ev işi tamam mı?"

"Hallediyorum bugün. Cenk kaçta gelir?"

"Gelmek üzeredir, genelde benden önce gelir," dedi adam. Arkadaşını korumaktan daha çok doğruyu söylüyor gibiydi.

Atakan, beş gündür ilk kez bu kadar erken gelmişti merkeze. Dört gün boyunca "09.30" onun içeri giriş saati olmuştu. Bugünse farklı bir şey olmuş, hemen gelme isteği duymuştu. Kayıp kızla içinde yükselen bu istek arasında bir bağ kurmak üzereydi ki Cenk'in içten selamı bu bağın kurulmasını geciktirdi.

"Günaydın komiserim, erkencisiniz."

"Günaydın, ısınmaya başlıyorum galiba. Şu elimizdeki dosyalar, onlarla ilgili çalışmaya başlıyoruz bugün." Kafasında planladığı alışma süresi kayıp kız dosyasıyla birlikte bir çırpıda bir hafta geriye atmıştı kendini. Hisleri, ellerindeki üç dosyadan kendilerine ekmek çıkaracak olanının yeşil gözlü kızınki olduğunu tartışmasız bir şekilde ilan etse de diğerlerine dair neler yapmaları gerektiğinden başladı söze.

"Bardaki çocuk ve o herifi kimin ne kadar aradığını bilmek istiyorum. İlk iş ekiplere bunlarla alakalı hatırlatmaları geçelim. İstanbul dışına çıktıklarını sanmıyorum. Emrah, sen çocuğun arkadaşlarıyla bir daha konuşacaksın. Üzerlerine giderken tereddüt etme. Bildikleri her şeyi söylemezlerse gençliklerinin hapishanede geçeceğine inandır onları." Cenk'e dönerek devam etti, "Adamın iş yerine gidiyorsun. Bak bakalım memleketi haricinde kaçacak ne deliği olabilirmiş. Saat üç gibi gidebilecekleri yerlerle alakalı akla yatkın varsayımlara birlikte beni arıyorsunuz."

Emrah hep duyduğu fakat on gündür bunun sadece bir efsaneden ibaret olduğunu düşünmeye başladığı "Atakan Komiser" i ilk kez o an gördüğünü düşündü. " Pekala," dedi. "Hemen çıkalım mı?"

"Durduğunuz kabahat. Çıkmadan önce kayıp kız olayında alınan tüm ifadeleri görmek istiyorum. Bana verdiğin dosyada ifadeler yoktu."

Emrah ile Cenk kapıdan çıkarlarken, Atakan elindeki on üç ifade tutanağına kafasını gömmüştü bile. İlki Murat GÜVEN' in ifadesiydi. Azra'nın babasınınki. On birinci tutanağı yarıladığında çalan telefonuna lanet etti. Ekranda beliren "Emlakçı Ahmet" yazısı ise yüzünün buruşmasına neden oldu. O işi tamamen unutmuştu.

21. YAŞ "RAFTA"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin