₪ 5 ₪

169 26 3
                                    

Sınıfa çıktığımda bizimkileri yine köşeye geçmiş dedikodu yaparken gördüm. Yanlarına bu defa düzgün bir şekilde gidip oturdum. Merdivenleri çıka çıka bütün gücüm tükenmişti zaten, bir de Melis'in atarlarıyla uğraşamayacağım şimdi.

Yanlarına oturduğumda hepsinin bakışları bana dönmüştü ve susmuşlardı. Bu halleri kaşlarımı çatmama neden oldu.

"Ne oldu be?!" Melis gözlerini iş üstündeki bir dedektif gibi kısmış bana bakıyordu. Diğerleri de onun kadar olmasa da, pek de farklı değillerdi.

"Pars ile aranda ne var?"

"O ne biçim soru be!" diye cırladım Melis'e.

"Cevap ver!" bu kez de Elif başladı.

"Kızım saçmalamayın, ne olabilir Allah aşkına!"

"Melis kaç defa onu seninle konuşurken görmüş. Hem de gülümsüyormuşsunuz. " bu kez ses Zeyno'dan gelmişti. Bir dakika Zeyno mu?

" Yuh! Sen de mi Brütüs? " omuz silkti.

" Sezar'ın hakkı Sezar'a" gözlerimi belerttim. Hele sen bizim Zeyno'ya bak, bir de laf çakıyor. Allah'ım bugünleri de mi görecektim?!

Tam ağzımı açıp kızlara parti olayından bahsedecektim ki, içeriye giren nöbetçi öğrenci buna engel oldu.

"Gamze Sezer?" diye sorduğunda elimle burada olduğumu belirttim.

"Gülşah hoca tiyatro salonunda seni bekliyor." kızlara açıklama yapmayı sonraya erteleyip tiyatro salonuna doğru koşturdum.

Tiyatro salonuna gidince Gülşah hoca ve etrafındaki öğrencilerin yanına gittim. Elimize bir tiyatro oyununun textlerini tutuşturup, yarın tiyatro seçmelerinin yapılacağını söyledi. Elimizdeki oyuna çalışıp, sergileyeceğimiz performansa göre rol alıp alamayacağımız belirlenecekti.

Bir yandan tiyatro salonundan çıkmış dersliklere doğru giderken bir yandan da elimdeki oyunu inceliyordum.

Kısa bir text hazırlanmıştı ve herkes aynı role çalışacaktı. Göz gezdirdiğimde kolay bir rol olduğunu gördüm.

*********

Ertesi gün sabah çok bitkin bir şekilde kalktım. Bütün gece oyuna çalışmış ve doğru düzgün uyuyamamıştım.

Yine kahvaltı etmeden çıkmıştım evden ve sanırım kilo kaybım ailem tarafından farkedilmeye başlamıştı. Umarım bu konuda çok üzerime gelmezlerdi.

Çantamı sınıfa bıraktım ve doğruca tiyatro salonuna geldim. Seçmeler şimdi yapılacaktı. İyi rollerden birini alacağıma emindim çünkü babam oyuna çalışmama çok yardımcı olmuştu. Açıkçası bu okuldan tiyatro konusunda benden daha başarılı birinin çıkacağını sanmıyorum. Hayır bu kendini beğenmişlik değil. Tevazu göstermeninde yeri ve zamanı değildi.

Tiyatro salonuna geldiğimde benden başka herkesin geldiğini gördüm. Gülşah hoca beni görünce hemen ayaklandı ve seçmeleri başlattı.

*******
Nihayet seçmeler bitmişti ve ben tahmin ettiğim gibi baş rolü almıştım. Gerçi rolü almamda oyunculuğun kadar saçlarımın da etkisi vardı çünkü yıl sonu balosunda oynayacağımız oyun Rapunzel'di. Çok sevdiğim sarı ve uzun saçlarımın bu rolü almamdaki payı büyüktü anlayacağınız.

Her ne kadar gram gücüm kalmamış olsa da zoraki bir kaç denemeyle sınıfa çıkabilmiştim. İlk dört ders boyunca tiyatro salonunda olduğumdan dersleri de kaçırmıştım ama çokta mühim değildi yani.

Sondan bir önceki derse girip iğrenç biyolojiyi dinlemeye başladım. Sayısal okumamın tek nedeni fizik dersiydi. Garip bir zevkim vardı benim. Sözel derslerden Tarih ve Edebiyata, sayısal derslerden ise Fizik ve Matematiğe bayılıyorum. Ama onlar haricindeki hiç bir dersi sevmiyordum. Gerçi bu sene son kez tarih dersi görüyordum. Çünkü bildiğim kadarıyla 12 sayısallar tarih görmüyordu.

Dersi dinlemek yerine başımı sıraya koyup bastıran uykumu dindirmek adına gözlerimi kapattım. Gözlerimi dinlendiriyorum ama zihnim hâlâ uyanıktı. Mesela hocanın çarptığı lafları, açılan kapıyı ve adımı çağıran insanları duyabiliyordum. Adımı çağıran?!

Hortlamış gibi birden başımı kaldırıp koro şeklinde adımı seslenen hoca ve arkadaşlarıma baktım.

"Günaydın Gamze(!)"hocanın imasına aldırmayarak başımı sınıfa girmiş olan nöbetçi öğrenciye çevirdim.

"Velin geldi, seni bekliyorlar. " diye bir açıklamada bulundu nöbetçi öğrenci. Hocadan izin isteyip hızla yerimden doğruldum.

"Çantanı da al, okul bitti zaten." diye seslenen kızlara bakıp başımı olumlu yönde salladım ve eşyalarımı toplayıp çantamı kucaklayıcı gibi sınıftan çıktım.

Bekleme salonuna geldiğimde şaşırmıştım çünkü ben sadece annemi bekliyordum ama babam da gelmişti. Yanlarına geçip oturdum ve sorarcasına bakışlarımı ikisinin yüzünde gezdirdim. Nihayet babam konuşmaya karar vermiş olacak ki, boğazını temizleyip dudaklarını araladı.

"Tahlil sonuçların çıkmış, doktor çağırdı. "

Rapunzel'in Saçları | Kısa HikayeWhere stories live. Discover now