₪ 4 ₪

164 26 1
                                    

Yine iki büklüm lavabo yollarında sürünmeye başladım. Avuç içlerimden taşan kan geçtiğim yerlerde iz bırakıyordu.

Lavaboya girince su yardımıyla görünürdeki tüm kanı temizlemiştim ama akmaya devam ediyordu. Peçetelikteki peçetelerden elime kalın bir tomar alıp burnuma tampon yapmaya başladım. Umarım bir an önce dururdu.

Yaklaşık yarım saattir lavabodaydım ve burnum hala kanıyordu. İlk seferkine nazaran daha azdı ama hâlâ durmamıştı. Cebimden telefonumu çıkarıp Melis'e mesaj attım. Beş on dakika sonra yanımda bitti ama tek değildi. Yanında Gülşah hoca vardı.

Uzun bir süre uğraştıkça sonra Gülşah hoca annemi aramıştı. Annemde çok geçmeden gelip beni hastaneye götürmek için harekete geçmişti bile.

Okulun çıkışında yine Pars'la karşılaştık. Ama konuşmamıştı sanırım annem yanımdaydı diye.

İki büklüm bir şekilde arabaya binerken bahçedeki birkaç meraklının bakışları üzerimizdeydi.

****
Doktorun hastalarını muayene etmek için odasında bulundurduğu sedyenin üzerinde oturmuş, koyulacak teşhisi bekliyordum. Burnumun sürekli kanamasının normal olmadığının farkındaydım ama sonucu da merak etmiyordum. Muhtemelen çatlak falan vardı.

Düşüncelerimin de ağırlığıyla beni afakanlar basmıştı resmen. Boğulmak üzereydim sıcaktan. Üzerimdeki ince hırkayı çıkardım. Ve okulun kısa kollu tişörtü ile kaldım.

Harketimle annemin ve doktorun bakışlarını üzerime çekmiştim. Annem çok fazla bakmamıştı fakat doktor kolumda bir noktaya kaşlarını çatarak bakmıştı. Baktığı yere baktığımda kolumdaki morluk dikkatimi çekti. Daha önce görmemiştim.

Doktor masasından kalkıp, dibime kadar geldi. Kolumu kaldırıp incelemeye başladı.

"Bu nasıl oldu?"

"Bilmiyorum, bir yere çarpmışımdır. " bu defa başını anneme çevirdi.

"Birkaç tahlil yapmamız gerekiyor." dediğinde korkmaya başlamıştım.

"Ne için?" annemi beklemeden atlamıştım mevzuya.

"Emin olmak için." dedi doktor son derece gizemli bir tonda.

"Neyden emin olmak için?" korkmalı mıydım bilmiyordum. Sadece fazla tedirgin olmuştum.

Annemle odadan çıkıp, kan verme odalarına geçtik. Birkaç tüp kan verdikten sonra eve doğru yola koyulduk. Sonuçlar bir haftaya ancak çıkarmış.

******

Yatağımda uzanmış bugünü düşünüyordum. Pars'ın beni partiye davet etmesi, burnumun kanaması, hastane, bi sürü tahlil... Gerçekten oldukça yorucu bir gün geçirmiştim. Gözlerim ağır çekimde kapanmaya başlamıştı bile. Yine halsizliğim üstümdeydi.

******
Sabah yine kahvaltı yapmadan çıkmıştım evden. Ciddi anlamda kilo kaybediyordum ama yapacak bir şeyim yoktu. Yemek için oturuyorum masaya, ağzıma aldığım en küçük lokmada midem alt üst oluyordu.

Okul bahçesine giriş yapmıştım ki, arkamdan biri gözlerimi kapattı.

"Bil bakalım ben kimim?" sesini inceltmiş, kız gibi konuşmaya çalışan Pars'ı hemen tanımıştım. Ama biraz oyun oynamaktan kimseye zarar gelmezdi.

"Kız Anıl sen misin? Ay sesin daha bir incelmiş, gittiğin travesty kursu işe yaramış."

"Travesty falan ne diyorsun kızım sen?" bu kez kendi sesiyle söylemişti. Ellerini de gözlerimden çekmişti. Yüzümü ona doğru dönüp sırıttım.

"Oyun öyle değil böyle oynanır," sırıtma yüzümde büyürken o, kaşlarını çatmıştı.

"Nasıl oldun?" kibarca gülümsedim.

"Daha iyiyim, sağol. "

" Doktora gittin mi?"

"Evet dün annemle gittik. "

" Ne dedi peki? Neyin varmış? " bu tatlı telaşlı hali beni gülümsetmişti.

" Tahlil yaptılar, sonuçlar çıkınca bizi arayacaklarmış." onaylarcasına başını salladı. Bankların olduğu taraftan ona seslenenleri duyunca ikimizde bakışlarımızı oraya doğru çevirdik. Pars elini ensesine koyarak çekingen bir gülümseme yolladı bana. Doğruyu söylemek gerekirse bu halleri çok tatlıydı ve benim ona gereksiz yere düşmanlık ettiğimi düşündürüyordu. Vicdan belası yapışmıştı yakama. Acaba hakkında çıkan söylentileri benim çıkardığımı ona söyleyip özür dilesem, ne derdi? Ah! Sorular... Sorular...

Rapunzel'in Saçları | Kısa HikayeWhere stories live. Discover now