YK| 35.BÖLÜM

7.7K 337 63
                                    

 ATİYE - MAAZALLAH 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ATİYE - MAAZALLAH 

Dışarıdan gelen seslerle gözlerimi açtım. Sesin kimden geldiğini anlayınca gözümü devirip, cama gittim. Açık olan camdan başımı uzatıp, "Tümer, ne bağrıyorsun sabah sabah çingene gibi?" diye ben de bağırdım.

Camda bir kadın vardı. Kadını parmağıyla gösterip, yüzünü buruşturdu. "Ayol yaşlı cadı resmen bana göz dikti! Sabahtan beri gözleriyle yedi beni! Cadı."
Ben kahkaha atmaya başlayınca Meriç uyanmıştı. "Ne bu ses sabah sabah ya?"

Onun görmediği hâlde göz devirdim. "Yok bir şey, uyu sen." Tümer'e, "ne halin varsa gör" diyip, camı kapattım ve lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp, pijamalarımla aşağıya indim. Telefonumu yukarıda unuttuğum aklıma gelince tekrar odaya girdim. Meriç uyanmış tavana bakarken yanından telefonu aldım. Tam gidicekken kolumdan tutup yatağa çekti. Tövbe!

"Ne yapıyorsun ya!"

Yüzünde tebessüm oluşurken, dudağını büzüp "bilmem" dedi. O gülüşün, o bakışın altında ne imalar yatıyordu bir ben, bir Meriç, bir de Allah bilyordu. Yataktan çıkmaya çalışırken beni kendine çekip, altına aldı. Beni bırakması için "çükünü koparırım!"  diye bağırmak istiyorum ama bunu dersem... Gerisini söylemek istemiyorum!  

Gülerek bana yaklaşırken gözlerimi daha çok açıp, "Meriç yukarıda Allah var Allah! Kimseden korkmuyorsun bari Allah'tan kork! Evlenmeden olmaz böyle şeyler ayıp!" dedim. O bana tuhaf tuhaf bakarken boş bulunmasını avantaj olarak kullanıp, altından kaçtım. Alaylı bir gülüş attım ve örgülü saçlarımı omzundan iki yana havalı bir şekilde attım ve odadan çıktım. Meriç arkamdan kahkaha atarken, ben de Ada'lara mesaj atıyordum. Hep ben mi kuracağım kahvaltıyı Allah Allah!  O bir kereliğe mahsustu.

Bizimkilere mesaj attıktan sonra mutfağa geçip, çayı koydum. Çayı koyduktan sonra kapı öküz gibi tıklanınca kapıya koşup, kapıyı açtım. Ben kızları beklerken karşımda Tümer vardı.

"Kız acıktım ben ya, bana yemek verin! Valla tansiyonum düştü." Göz devirdim. "Daha yeni çayı koydum."

"Ayol ağlayacağım şimdi."

Onun bu haline kahkaha atmamaya çalışarak "git bir şeyler atıştır" dedim. Mutfağa koşarak gitmişti. Buna yemek vermiyor mu Azra, ne yapıyor ben anlamadım ki.

Tam mutfağa gidecekken kapı çalınca geri adım atıp, kapıyı açmıştım. Kızlar gelmişti.

Kızlarla birlikte masayı hazırladıktan sonra herkes sevgilisini çağırmaya gitti. Tümer'de herkesten önce kalkıp masaya kuruldu. Yukarı çıkıp, odaya bodozlama daldım.

Meriç uyuyordu. Bir insan uyandıktan sonra nasıl tekrar uyur anlayamıyorum. Meriç'in baş ucuna gidip, iki kere seslendim, dürtükledim ama uyanmadı. Kulağına yaklaşıp, "Meriç!" diye bağırınca, sıçrayarak gözlerini açtı.

"Geri zekâlı mısın Karen?"

Ciddi ciddi sorunca bir bozulmadım değil.  "Sensin geri zekâlı! Bir uyanmadın gitti!"

Tek elini saçlarına daldırıp kalktı. "Üstünü giyin, gel." Arkamdan sessizce "baş belası" diye söylendi. Kapının kulpunu tutup, ona döndüm. "Duyuyorum!"

Aşağı inip, son olarak çayı da aldım ve bahçeye çıktım. Uykum vardı benim ya! Ben masada yerimi aldıktan sonra Meriç'te gelmişti. Konuşa konuşa yemeklerimizi yerken doydum kanaatına varıp, elimdeki çatalı bıraktım ve telefonumu aldım.

"Karen kahvaltını yap."

Meriç'in uyarısıyla, ona baktım. "Doydum ben." Derin bir nefes aldı. "Doğru düzgün bir şey bile yemedin, telefonu bırak yemeğini ye. Hadi güzelim, uğraştırma beni de dediğimi yap."

Oflayıp telefonumu kapattım ve zar zor ağzıma bir şeyler tıkıştırdıktan sonra "doydum ben" dedim.

"Hasta mısın? Genelde bundan daha fazla yemek yerdin. İyi değilsen bir hastaneye gidelim, hadi kalk."

Beni çekiştirirken, anlamsızca ona baktím. "Sakin, hiçbir şeyim yok iyiyim ben." Elini alnıma koyup, ateşimi ölçtü ve 'ateşi yok' diye mırıldanıp, geri yerine oturdu.  Beni geçin, asıl Ada'da bir haller vardı. Sohbete katılmıyordu, bir şeyden korkuyordu ama benim adım Karen'se ne olduğunu öğrenirdim.

Bizimkiler yemeklerini yedikten sonra kızlarla masayı topladık. Ben bulaşıkları makineye yerleştirirken, Ada'da kahvaltılıkları dolaba diziyordu.

"Neyin var?"

Tereddütle bana baktı. "Anlatırım birazdan şunlar bir bitsin."  Azra'da merak etmiş gibi bana bakt. "Tamam" diyip, hızlıca işimi yaptım. Merak ediyorum yani bırakın da hızlıca işimi yapayım değil mi?

"Karen, biz biraz gezeceğiz haberiniz olsun."

Meriç'in sesiyle ona döndüm. "Tamam sevgilim. Tümer'i bir yanıma göndersene."

Onaylayıp, geri gitti. Birkaç dakika sonra Tümer gelmişti. "Ne var ayol?" Hızla onu yanıma çekip, kapıya baktım.

"Bana bak Tümer, gittiğiniz yerde bizimkiler kızlara falan bakar veya konuşursa bana hemen mesaj at tamam mı? Bak atmazsan seni kankalıktan silerim, hakkımı helal etmem. Kertenkele kılıklıları sevgilimden uzak tut ve onları iyi dinle, gelince noktasından virgülüne kadar anlatacaksın." 

Yüzünü buruştururken, "tamam" demişti. "Yemin et haber vereceğine!" Bayağı bir yemin ettirmiştim, hatta haber vermezse 'ölümü gör' bile demiştim.
"Ayol tamam! " diye bağırıp gitti.

"Aferin!"

Kızlara gülüp, bahçeye çıktım. Bizimkiler gittikten sonra Ada'yı hemen bahçede ki masaya çekip, "anlat" dedim.

"Ama kızmayacaksınız veya çığlık atmayacaksınız tamam mı?" Hem heyecanlıydı, hem de korkuyordu. Onu onaylayıp "tamam, anlat" dedim. Azra'yla biz merakla bakarken, Ada gergince bir nefes aldı.

"Biz Burak'la birlikte olduk!" Şoka girip, öylece kalakaldım. Ağzım beş karış açık Ada'ya bakıyordum. Kal gelmişti!

Birkaç dakika sonra ilk tepki Azra'dan gelmişti. "Oha!"

"Senin ben ağzına sıçayım Ada! Bok ye Ada tamam mı?!"

Azra, "ciddi olamazsın Ada" dedi. Ada gözlerini yere indirince "sakın bana böyle bir şey yaptım deme Ada" dedim.

"Bir anda oldu, ben de olayın hâlâ şokundayım ama o dakikalar nefsime hakim olamadım."

"Allah cezanı vermesin senin!" dedim ve Azra'ya döndüm. "Tümer'i size gönderceğime, Ada'lara gönderseydim keşke! Allah seni bildiği gibi yapsın."

Tam bir anne tepkisi vermiyor muydum?

"Ama kanka öyle deme."

"Döverim seni!"
 
☀️

Saat dokuz gibi bizimkiler geldi. Kesin Burak ne yaptıklarını anlatmıştır. Meriç yanıma gelip, yanağımdan öptü ve yanıma oturdu. Herkes sevgilisinin yanını aldıktan sonra kızlarla birlikte mutfağa geçip, akşam yemeği için bir şeyler hazırladık. Üstüme yağ damladığında, üstüme baktım ve hâlâ pijamalarımla olduğumu gördüm. Ben de diyorum bu rahatlık nerden geliyor?

Akşam yemeğini hazırlayıp masaya geçtik. Herkes yemeğini yedikten sonra kalkıp, kendi evlerine gittiler, haliyle de masa bana kaldı. Oflayıp masayı kaldırdım ve mutfağı temizledim.

Meriç oturmuş bir şeyler seyrediyordu. Ben de onun yanında ki tekli koltuğa geçip, onun izlediğini izlemeye başladım. "Yanıma gel." İtiraz etmeden kalkıp, yanına gittim.

Meriç bana sıkıca sarılıp, saçımı okşamaya başladı. Benim gözlerim yavaş yavaş kapanırken, "seni seviyorum" diyip yanağımdan öptü. Ben de daha fazla direnemeyip, kendimi uykunun o eşsiz karanlığına bıraktım.

YAZ KAMPIM - Aşıklar Serisi 1 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin