9.Bölüm : Benim Miladım...

Start from the beginning
                                    

"Selam..." Mavi tik! Mavi tik oldu! Mesajım bir saniye bile beklemeden mavi tik oldu! Bu ne demek biliyor musunuz? Ben mesaj yazarken Ege benim mesaj sayfamda bekliyordu. Cama çıkıp havai fişek atmak istiyorum şu an! Büyük bir kahkaha attım delirmiş gibi. Yalnız bir şey daha oldu, ben mesaj attığımda mavi tik olur olmaz Ege mesajdan çıktı. Bu neydi şimdi? Neden çıkmıştı? İki saniye sonra tekrar girdiğinde yazmaya başladı,

"Selam..." Neden mesajdan çıktığını sormalı mıydım?

"Nasılsın?" NASILSIN VE NEDEN MESAJDAN ÇIKTIN EGE?

"İyiyim... Sen nasılsın?"

"Ben de iyiyim..." BEN DE İYİYİM VE NEDEN MESAJDAN ÇIKTIN EGE?

"Sana bir şey söyleyeceğim. Lütfen bir daha evden çıktığında seni merak ettiğimi bildiğin için eve dönüp kapıdan girer girmez bana haber ver. Böyle olunca aklımdan çıkmıyorsun." Kaşlarımı çattım. İçimden bir ses yarım saattir çevrimiçi oluşlarının hepsinde benim çevrimiçi olup olmadığıma baktığını söylüyordu. Olabilir miydi? O da benim kadar manyak olabilir miydi?

"Sen... Yani..." Yazdım ve sildim. Derin bir nefes alıp cesurca yazdım, "Yarım saattir benim çevrimiçi olmamı mı bekliyorsun mesaj sayfasında?" Tereddütsüzce yazdı,

"Evet." Gülümsedim.

"Peki ben yazar yazmaz neden çevrimdışı oldun?" Bir kez daha tereddütsüzce yazdı,

"Telefon elimden düştü. Bir an telaş yaptım." O da benim kadar manyaktı! Büyük bir kahkaha attığım sırada annem içeri girdi.

"Kızım sen iyi misin? Odana girdiğinden beri kahkaha sesleri geliyor." Anneme milli piyango kazananı olmuşum gibi sırıtarak baktım.

"İyiyim..." Annem delirmişim gibi yüzüme bakarak odadan çıktığında sırıtarak telefona döndüm.

"Bir nevi yakalanmışım gibi oldu sana!" Yazdı Ege. Tanrım! Çok tatlıydı!

"Fark ettim. Bu işlerde pek profesyonel değilsin. Ben olsam çevrimiçi yazısını gördüğüm an mesajdan çıkardım. Yetenek meselesi. ;)"

"Emin ol bu konularda senden daha yetenekliyim. Yedi aydır hayatındayım, on gündür haberdarsın. Yetmez mi?" Büyük bir kahkaha daha attığım sırada birden nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde bilgisayar sandalyesi altımdan kayıp gitti! Bir an kendimi yerde, başımı bilgisayar masasına çarpmış bir halde bulduğumda gülüşüm yerini şoka bırakmıştı. Bu neydi şimdi! Çok daha garibi düşüşüme, başımın acısına aldırmadan, umursamadan düştüğüm yerden uzanıp telefonumu aldım odanın uçtuğu kısmından. Annem telaşla girdi içeri. Beni görünce telaşı arttı.

"İzmir! Ne oldu!"

"Düştüm..."

"Nasıl düştün otururken birden kızım, ne oluyor sana!" Mesaja gülerken düştüm anne.

"Alnın kızarmış..." diyerek geldi yanıma. Telefonu hızla kapatıp başımı kaldırdım.

"Çok fena şişecek kafan! Kalk, doktora gidelim sert mi vurdun kafanı?"

"Yok, iyiyim ben anne... Geçer birazdan. Buz koyarım olmazsa."

"Kız manyak mısın kalk doktora gidelim kıpkırmızı tüm alnın!"

"Anne acımıyor!" diye yalan söyledim, "sen işe geç kalma. Ben bir şeyim olursa Volkan Abi'ye söylerim söz." Tereddütle kalktı annem,

"İyi... Bir şey olursa beni ara hemen, tamam mı?" Başımı salladım. Annem odamdan çıkarken toparlanıp telaşla sandalyeye oturdum ve telefonumu açtım.

3391 KilometreWhere stories live. Discover now