"İzin ver köy ördeğim...Sana istediğini vermem için izin ver."

Start from the beginning
                                    

"Kraliçe Helena diyecektin heralde." dediğinde kendimi çok tuhaf hissettim...

"Özür dile-"

"Özür delemek yok demiştim Isolde." dediğinde "Senin neyin var lanet olası!" diye çıkıştım.

Başını bana döndürüp iyice arkasına yaslandı.İki kolunu yana açıp "Hiç bir şeyim yok...Bence senin bir şeyin var.Ateşin falan mı çıktı acaba? " diyerek benimle dalga geçtiğinde ona gözümü kısarak baktım.

"Hala odada olanlar yüzünden bana böyle davranıyorsun...Suçumu söyler misin bana?" dediğimde gözlerime bakıyordu.

"Birini arzulamamak suç olmasa gerek..." dediğinde ona hayretle baktım.

"Ah! Tanrım ! Sen manyağın tekisin Trihan.Seni istemediğimi mi düşünüyorsun hala? Saçmalık bu."

Trihan hareketlenip yerinden bana uzandığında " Sana yaklaştığımda benden uzaklaşmaya çalışıyorsun Isolde." dedi.

"Hayır öyle bir şey yok! Senden uzaklaş mıyorum ben! Sen doğru yer ve zamanı ayarlayamadığından sana öyle davranıyor olabilirim."

"Doğru zaman öyle mi? Tanrım ! Ben seni heran arzuluyorum Isolde."

"Trihan...Odama gelip hizmetçimi kovdun ve kapıyı kilitledin! Sen hizmetçi olsan ne anlardın? Ben söyleyeyim istersen...Sevişmek için yanıp tutuştuklarını anlardım." dediğimde biraz sinirlenmiştim.

"Tamam Isold konuşmayalım tamam mı? "

"Bana Isold deme!" dediğimde iyice sinirlenmiştim.

"Lanet olsun! Tamam demiyorum! Hiç bi şey demiyorum sana..." dedi ve yine penceresine döndü.

Egoist şeytan!

    Off! Ne kadar sıkıcı bir yolculuk böyle? Ben suskun biri değilim ki! Resmen 2 saattir konuşmuyordum...

İyice sıkılmaya başladığımda tekrardan Trihan'a döndüm.Salak öküz pislik! Hala dışarıyı izliyordu! Ona meydan okumamın zamanı gelmişti bence.

Aklıma çok can yakıcı bi fikir gelmişti.

"Tanrım çok sıcak!" diyerek saçlarımı arkaya atıp boynumu açıkta bıraktıp.

Bu sırada Trihan hala gözlerini dışarıya dikiyordu.

"Sanırım bu korsenin için de öleceğim..." dediğimde bu sefer bakışlarını bana çevirmişti. "Korsemi çözer misin? " dediğimde bana hayretle baktı.

"Bunu hiç sormadın kabul ediyorum Isolde." diyerek gülümsedi.

En azından gülümsemişti bu da bir şey! "Çok sıcak ve nefes alamıyorum bu korsenin içinde.Lütfen Trihan." dediğimde bana gülerek bakıyordu.

"Şimdi onu çözmekle uğraşamam Isolde." dediğinde yenilmenin tadıını alıyor gibiydim...

Maalesef.

" Trihan...Lütfen.Gerçekten Nefes alamıyorum." dediğimde bakışları gözlerimden dudaklarıma kaydı.

Sonra başını yine penceresine çevirdi. Ah! Gıcık! Seyisin olduğu taraftan tahtayı tıklatıp " Arabayı durdurur musunuz acaba?" dedim beni duymasını umut ederek.

"Neden efendim bi sorun mu var?" dediğinde Trihan bana döndü.

Trihan'ın gözlerine bakarak " Hava çok sıcak ve ben bunaldım.Şu korsemi-" diye deva edecekken Trihan yerinden fırlayıp eliyle dudaklarımı kapattı.

"Ah! Delirdin mi sen? Isolde." dediğinde eli dudaklarımın üstündeyken " Hıhı delirdim seni piskopat lord bozuntusu." dedim ama sanırım dışarıya biraz boğuk bi sesle çıktı.

Masumiyet ÇağıWhere stories live. Discover now