Üçüncü Bölüm

Start from the beginning
                                    


Zaten genç kızın bu gece iş bulacağına dair olan ümidide onu ayrıca şaşırtmıştı. Arkadaşının onu işe almayı bir an için düşüneceğini zannetmiyordu. Hiç tereddüt etmeden hayır diyecekti. Onunla aynı okulda mezun olmuş birçok güzel ve zeki kız dururken neden onu seçsinki? Kafasını salladı alaylı bakışlarıyla ve saatine baktı. Araba gelmek üzere olmalıydı ki telefonuda çalıyordu zaten. "Efendim?"

"Demir bey, araba kasabanın kahvehanesinin önünde duruyor." Demir bunu duyduktan sonra telefonunu kapattı ve Feride hanımdan hesabı istedi.

"Araba kahvehanenin oradaymış, biraz yürümek zorundayız," diye açıklama yaptı o sırada arkadaşlarına.

Feride hanım yüzünde kocaman bir gülümsemeyle küçük bir kutuda hesabı getirdi ve masanın üzerine koydu. Demir tutarından çok daha fazlasını kutuya koydu. "Arya hazır mı? Biraz sonra çıkacağız."

"Hazır oğlum, içeride bekliyordu... Umarım yemeklerden memnun kalmışsınızdır."

"Çok lezzetlilerdi," dedi hemen Mert büyük bir saygıyla.

"Evet, ellerinize sağlık." Demir'de onayladı diğer arkadaşları gibi.

Hazırlanıp yola çıkarken Arya'da çekingen adımlarla onlara eşlik ediyordu. Demir bilerek ona karşı ilgili olmaya çalışıyor ama bunu fazla abarttığını anladığı zamanlarda sınırını koruyordu. Partiye onlarla birlikte girdiğinde bu kıyafetleriyle göze çok feci şekilde batacağını tahmin edebiliyordu. Keşke daha iyi şeyler giyseydi diye düşünmeden de edemedi. Kızın bakımsızlığı ve güzel olmayışı yetmiyormuş gibi birde kendini iyice basit gösteren kıyafetler seçmişti. Boşver Demir, bu günden sonra zaten görmeyeceksin onu. Ne düşünüyorsun bütün bunları? Kızın rezil olup ya da olmamasını neden düşünüyordu ki? O hiçbir zaman kendinden başkasını düşünmezdi, tabii onun için değerli olan bir kaç kişi hariç...

Arya, üstü açık kırmızı çipe bindiğinde öncellikle kendini dışlanmış hissetti. Burada ne işim var benim? Diye sorgular oldu kendini. Evet, burada onların yanında işi yoktu. Kesinlikle buraya ait değildi. Yanındaki kızların havalaları, küçümser bakışları onu utandırıyordu. Kendine olan güveni hızla azalıyor, hücrelerindeki uyuşukluk artıyordu.

Sonunda araba durdu ve daha önceden bildiği ama hiç gitmediği büyük yüzme havuzun girişindeydiler. İçeriden çok yüksek hareketli müzik sesi geliyordu. Dışarıya park edilen birçok araba vardı ve bu da içerisinin ne kadar kalabalık olduğunu gösteriyordu.

Arya'nın tereddütleri çoğaldı. Burada bulananların çoğu mayosunu giyinmişti. Genç kız, yanındaki kızlarında üstlerini değiştirmek için eşya getirdiğini tahmin ediyordu.. Ve şu anda içeriye girme konusunda ciddi endişeleri vardı. Buraya girip ne yapacaktı? Kendini rezil mi edecekti? Ama Demir onunla gelmesini istiyordu. Gerçekten istiyor muydu? Yüzündeki gülümsemeyi görünce genç adamın, Arya'nın içindeki şüpheler azaldı. Bu erkeksi gülümseme onun içini eritiyordu. Garip hissettiriyordu kendini. Daha önce hiç hissetmediği gibi. Daha önce erkeklere hiç ilgi duymamıştı ki. Onlara sadece arkadaş gözüyle bakmıştı. Ne olduysa bugün o adamın onu öptükten sonra olmuştu. Arya'yı farklı dünyalara götürmüş, yüreğine umut yıldızları yağdırmıştı.

"Bu gece harika olacak." Özge heyecanla Serkan'nın koluna girdi ve birlikte girişten süzüldüler.

Demir, Arya'nın adımlarını atarken hissettiği tereddütü anlayarak kızı cesaretlendirmeye çalıştı. "Hadi içeriye girelim." Genç kızın ince beline elini sardı, hiç içinden gelmesede yüzündeki gülümsemeyi eksik etmedi.

Gizem'in yanında öfkeyle hızlı hızlı soluması durumu daha da anlamlı kılıyordu. Bu oyunu gece boyunca sürdürürse belki de Gizem gerçekten ondan ümidini kesebilecekti. Bu oyununu sürdürecekti. Mert'in her geçen dakikada Gizem'e olan bakışlarının derinleştiğini gördükçe üzülüyordu ve bunu önemsediği için bu oyunu sürdürmeye kararlıydı. Her ne kadar yanındaki kızı bazı hayallere daldırmış olsa da, her ne kadar onu kıracağını düşünse de bunu devam ettirecekti.

Gizem önlerinden hızla geçti ve Mert'in yanında ilerlemesine izin verdi.

"Ben sanırım buraya uygun değilim," dedi Arya, Demir'e bakarak. Genç kız belinde hissettiği sıcak elin hissiyle ölebileceğini düşünüyordu. Her ne kadar bu dokunuştan cesaret alsa da içeriye girmesine yeterli değilmiş gibiydi.

Demir alayla gülümsedi genç kızın bu sözlerine karşılık. Tabii ki de uygun değildi! Hangi akılla onu buraya getirdiğini o da bilmiyordu ama işte bir anda yanındaki kızların etkisiyle onu bu partiye çağırmıştı işte. Söz verdiği gibi iş arkadaşıyla tanıştırır gecenin sonunda da evine bırakırdı. Genç kızın durumdan başka bir sonuç çıkarmaması gerekirdi. 

"İş konusunu konuşmak istemiyor musun arkadaşımla? Bence bu fırsatı kaçırmamalısın... Hadi girelim içeriye."

Arya, genç adamın ela gözlerine bir süre dalgın dalgın baktı. Ondan etkilenmemek mümkün müydü? Yüzündeki erkeksi hatları, dudaklarının dolgunluğu, tenini bronzluğu adeta onu büyülüyordu. Genç kıza ne oluyordu böyle?

Büyük kapının içerisinden girdiklerinde gürültülü ses anında genç kızın kulaklarını sağır etmeye başladı. Yüzünü buruşturdu ve olanları takip etmeye başladı. Herkes çılgınca dans ediyordu havuzun kenarında. Bazıları suya atlıyor, bazıları içki içip eğleniyordu. Havuzun etrafını saran yeşil çimenlerin üzerine rengarenk büyük yastıklar, armut puflar atılmıştı. Bazı çiftler onların üzerinde oturup sohbet ediyor bazıları geniş bahcede gezinti yapıyordu.

"Merhaba Demir, nasılsın?" Yanlarına bir kız geldi ve Demir'i dudağından öptü.

Arya neye uğradığını şaşırmıştı. Bu kızlar nasıl bu kadar rahat davranabiliyorlardı? Demir kızla samimi bir sohbete başlarken Arya'yı sıcak basmıştı bile. Bu ortamdan hiç hoşlanmamıştı. Ne işi vardı burada! Ne işi vardı!

Ondan hoşlanıyorsun ha? Ondan herkes hoşlanıyor Arya! Ve o herkesle beraber... Herkesle...

Demir, yanlarına gelen birkaç kızla derin sohbete dalarken Arya orada yalnız başına duruyordu. Aşağılayıcı bakışların hedefi olmuş bir şekilde utançla başını hafiften yere eğmişti. Kendini çok yalnız hissediyordu. Çok yalnız...

Bir süre Demir onlarla oyalandıktan sonra genç kızı sonunda hatırlayıp yanına geldi. "İşte bahsettiğim arkadaşım şurada, onun yanına gidelim." Köşede iki kızla konuşan uzun boylu siyah saçlı bir genç adamı gösteriyordu.

Arya çekingen adımlarıyla Demir'in yanında ilerledi. Herşey o kadar kötü gidiyordu ki genç kız yerin yedi kat dibine inebilirdi.

"Oo, Demir... Babalarımızın en son bizi sürüklediği sıkıcı toplantıdan sonra görüşememiştik."

"Orada yeterince sıkıntıdan birbirimizin yüzüne bakmıştık doya doya..." Aralarında kısa bir gülüşmeden sonra Selim, Demir'in yanındaki kıza baktı kaşlarını kaldırarak.

"Bir arkadaşın mı?" diye sordu.

"Evet, sayılır. Bu sene yeni İstanbul Üniversitesi İşletme bölümünden mezun olmuş... Sende şirketin başına geçtiğine göre işcilerle ilgileniyorsundur artık..."

"Oldukça..." Selim, Arya'yla pek ilgilenmedi. Kısa bir bakışmadan sonra ilgisizce Demir'in söylediklerini dinledi. 

Genç kızın görüntüsü ona bakmaması için büyük bir nedendi. Büyükçe bir gözlük tüm yüzünü kapatıyordu. Üzerindeki giysiler bu ortama hiç uygun değildi ve oldukça basitti. Kız çok bakımsız ve çekici değildi, neden ilgisi çeksin ki?

"Belki bir iş görüşmesi ayarlayabilirsin... Ne dersin?"

"Peki, ben kartımı vereyim. İş başvurusu yaptığında şirkette ben ilgilenirim..." Sadece kartını vermişti. Arya bunu çok iyi biliyordu. Bu ilgisiz cevapların, bir geçiştirmeden ibaret olduğunu bu son aylarda çok iyi anlamıştı. Buruk bir tebessümle, "Teşekkürler," dedi ve bu geceye olan son ümitleride böylelikle kayboldu.

Demir derin sohbete dalarken genç kızda bir köşeye gidip kendi iç dünyasına daldı. Bir iki saat önceki ruh haliyle şimdiki ruh haliyle büyük bir fark vardı. Bu çocuğun ondan hoşlanabileceğini düşünmüştü aptal gibi! Ama anladıki bu çocuk herkese böyle gülümsüyor ve ilgi duyuyordu. Peki neden ona da ilgi duymuştu? Onu neden öpmüştü? Bunun bir nedeni olmalıydı...

"Az önce Demir'in yanındaki kızı gördünüz mü? Demir sadece bize her kızı etkileyebileceğini kanıtlamak için gözlerimizin önünde öptü, düşünebiliyor musun o çirkin, gösterişsiz pasaklı kızı öptü! Ve sonrada partiye getirdi... Onu rezil etmek için... "

Demir sadece bize her kızı etkileyebileceğini kanıtlamak için gözlerimizin önünde öptü, düşünebiliyor musun o çirkin, gösterişsiz pasaklı kızı öptü! Pasaklı... Çirkin.... Rezil etmek için! Rezil... Çirkin... Bu sözler Arya'nın kulaklarında çınlıyordu. Her geçen dakikada beyninde dalgalanan ses yükseliyor onun dünyasını döndürüyordu. Hayır! Bu duydukları doğru değildi.... Hayırrrr... Allah'ım, hayır! Az önce lokantada yemek yiyen kız bunları söylemiş olamaz. Demir, onu bu sebeple öpmüş olamaz. Ondan hoşlanmamış mıydı? Hayır... Ne olursun Allah'ım..!

Genç kızın gözyaşları bir bir yanağına damladı. Olduğu yere çöktü kaldı. Dizlerini kucağına doğru çekti ve hıçkırıklarla ağlamaya başladı. Onunla oynamıştı... "Ben çirkin değilim! Pasaklı değilim... Değilim... Değilim!"


İntikamım Büyük Olacak! Where stories live. Discover now