Bölüm 6

608 157 22
                                    

Bedenim saatlerce yatmaktan uyuşmuş olmalı. Gerinme ihtiyacı duyuyorum. Rahatsız bir şekilde kıpırdanıyorum hastane yatağında. Belim ağrıyor gibi. Çok rahatsız bir yatak olmalı diye düşünüyorum. Hareket etmemle yıpranmış yayları gıcırdamaya başlıyor.

"Bunları bir kontrol etseler fena olmayacak' diye düşünüyorum eleştirel bir şekilde.

Hala odada lavanta kokusu hâkim. Ellerimi sıkıyorum, parmaklarımın hareket etmeye ihtiyacı varmış.

Hareketsizlikten kasılan narin parmaklarımı ürkekçe başıma götürüyorum. Usul usul yokluyorum kafamın her tarafını, yüzüme değdiriyorum ince parmaklarımı sorunu bulmak istercesine. Keşifteki parmaklarım yumuşak bir şeye değiyor. Dokusu tanıdık geliyor. Sanırım bandaj bu. 'bandaj' kelimesi zihnimde yankılanırken kalp atışlarım değişiyor saniyeler içerisinde.

Gözlerim bantlı "neden" diye soruyorum dehşet içinde..

"Sen yaşadığına şükret" Doktorun azarladığını işitiyorum nezaketten uzak bir sesle.

O an gözlerimde bir sorun olduğunu hissettim. Ve derin bir acı...

İçinde bulunduğum korkuyla sanki saniyeler, dakikalara; dakikalar yıllara dönüşüyordu. Hızlı soluklarımla bir astım hastası gibi göğüs kafesimin bir yukarı bir aşağı giderken nefesimin kesildiğini hissediyorum. Sanki başımda büyük bir basınç varmış gibi kafatasımın kemikleri sızlıyor. Kulaklarımda sinir bozucu bir uğultu.

Aldığım cevabı kafamda bir yere oturtmaya çalışırken, yürüdükçe saçlarından ağır bir lavanta kokusu yayılan hemşire yanıma yaklaşıp kolumu tuttu. Refleksle geri çekmek istedim. Kolumu yatağa doğru bastırarak izin vermedi ve hemen ardından acısıyla yüzümün buruşmasına sebep olan iğneyi batırdı tenime.

"Kıpırdama tatlım," dedi nazikçe lavanta kokan hemşire az öncekinin aksine. "Biraz dinlenmen lazım"

Son duyduğum kelimeler bunlar olmuştu narkozun etkisinden geçmeden önce.

----------------

Gözlerimden usulca birbiri ardına akan yaşlar yanaklarımı ıslatmıştı. Dudağımı araladığımda gözyaşlarımın tuzlu tadını aldım. Karanlık kâbuslarım annemin arabayı durdurmasıyla sona ermişti. 1 saatlik yolun ardından babamın söylediği hastaneye gelmiştik sanırım.

Hastaneye vardığımızda koridordan geçerken ilaçların rahatsız edici keskin kokusunu tüm hücrelerimde hissedebiliyordum. Kalabalığın uğultusu kulaklarıma rahatsız ederken ara sıra yanımızdan geçen insanların omzuma çarpması beni gerçekten de rahatsız ediyordu. Bazen sırf bu yüzden evden dışarı çıkmak bile istemiyordum. Güven içinde olduğum ufak mahallemizden adım atmak kaygılanmama neden oluyordu. İnsanların arasında bu şekilde gezmekten hoşlanmıyorum ve yine insanların arasındaydım şuan.

Ürkek tavırlarımla annemin kolundan sıkıca tutunarak doktorun odasına doğru yola koyulduk. Bitmek bilmeyen koridorları ve etraftaki insan seliyle, büyük ve yoğun bir hastane olduğu anlaşılıyordu.

Randevumuzun olduğu doktorun odasının önünde bekleyen bir kaç kişi vardı. Annemle bekleme koltuklarına oturup bir süre bekledik. Odadan çıkan hemşire içeri girebileceğimizi belirttiğinde, kalbim birazcık hızlı çarpmaya başlamıştı. Duyacaklarımı hem merak ediyordum hem de hayal kırıklığına uğramaktan korktuğum için duymak dahi istemiyordum.

Doktor masasındaki bilgisayara, hızlı parmaklarıyla bir şeyler tuşladıktan sonra derin bir nefes vererek bize "Hoş geldiniz. Lütfen oturun" derken nazik ve babacandı.

Annem ile doktorun odasında bulunan deri koltuğa yerleştik. Annem kısaca kendisini ve durumumdan bahsettikten sonra, her gittiğimiz hastaneye taşıdığımız dosyayı çantasından çıkararak doktora uzattı. Doktor kâğıtların arasında bir süre kaybolduktan sonra, benden muayene odasının solunda bulunan bir oturağa geçmemi istedi. Annemin de yardımıyla yabancı odadaki çekingen adımların ardından, belirtilen yere oturmuştum. Doktor çekinmemem için muayene sırasında yaptığı şeyleri tarif ederek neyle karşılaşacağımı bilmemi istedi. Söylediği gibi ufak bir ışık tutarak gözüme, gözlerimin ışığa olan tepkisini kontrol etti.

Muayene sonrasında anneme bir kâğıt uzatarak "bu testleri yaptırıp getirmeniz gerekiyor. Sizi asistanım yönlendirecektir" dedi.

Doktorun bizden istediği test sonuçlarını beklerken koridordan gelen seslerin azaldığını fark etmiştim. Saat beşe geliyor olmalıydı artık çoğu doktor mesaisini bitirmişti.

Tüm testler bittikten sonra artık başımın ağrısı gittikçe artamaya başlıyordu. Yine bir umut yolculuğuna çıkmıştık. Hadi hayırlısı.

Doktorun kapısında bizi çağırmasını beklerken o eski acı günlere geri dönmüştüm. Olay zinciri yine tüm soğukluğuyla bilincimde belirmeye başlamıştı. Hastanede olduğum için istemesem de her ayrıntıyı hatırlıyordum.

Kaza yaptığımız gün, Annemle kardeşim arkada oldukları için çok şükür onlara bir şey olmamış. Kamyonet sol taraftan çarptığı için kapı babamın ayağını sıkıştırmış. Cam kırıklarının bir kaç tanesi yüzünü çizmiş. Koluyla yüzünü siper ettiği için yüzüne fazla zarar almamıştı.

Ailem beni o halde görünce korkudan bir an öldüğümü zannetmişler. Nefes aldığımı görünce içleri rahatlamış. Etraftakiler hemen ambulansı arayarak bizim hastaneye zamanında gitmemize yardım etmişler. Başıma aldığım şiddetli darbe sonucu beyin kanaması geçirip de yoğun bakıma alınmıştım.

Ben hastanede sabah güne nasıl başladığımı, kazanın nasıl olduğunu, kısacası o gün neler yaşadığımı hatırlamaya çalışmakla meşgulken, on dört ayım komada geçmiş. Koskoca on dört ay!

Annem bundan bana gözyaşları içinde bahsederken haykırarak ağlamaktan çoğu hastayı rahatsız ettiğimi hatırlıyorum. Ardından psikiyatr yardımı almak zorunda kalmıştım toparlanabilmek için. Bir süre gün ay kavramım kalmamıştı. Dağılan yüzümü eski haline getirmek için çok çabalamışlardı. Çok fazla ameliyat geçirmiştim. O anları düşündükçe birden dudaklarım geriye kıvrıldı. Neye benzediğimi bile bilmiyordum artık.

Zihnimin derinlerinden ortaya çıkan bu üzücü düşünceler, biraz strese girmeme neden olmuştu.

Yarım saatlik doktor kapısında bekleyişimizin ardında sıra nihayet bize gelmişti. Asistanın seslenmesiyle acı anlarımı zihnimde kısa bir sürede dağıtarak, annemle yerimizden kalkıp tekrar doktorun odasına geçtik. Tüm sonuçların elinde olduğunu belirtti, biz deri koltuklara tekrar yerleşirken. Bir süre sessiz kalarak doktorun sonuç kâğıtlarını yorumlamasını bekledik. Doktor kâğıtlarla uğraşırken, kâğıtların çıkardığı sesler gerilmeme neden oluyordu.

Ne söyleyeceğini gerçektenmerak ediyordum.


Sevgili İLK GÖRÜŞTE.. okurları beğeninizi belirtmeyi unutmayınız. Yıldıza dokunmanız yeterli :)

 Yıldıza dokunmanız yeterli :)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
İLK GÖRÜŞTE... (Duzenleme Asamasinda)Where stories live. Discover now