Bölüm 4

776 172 18
                                    

Kuş cıvıltıları yine pırıl pırıl bir hafta sonuna uyandığımızın haberini veriyordu. Üzerime  kıyafetlerimi geçirip odamdan çıktım. Bu gün ekmeği ve gazeteyi ben almak istiyordum. Annem kahvaltıyı hazırlamaya başlamıştı bile. Babam ve kardeşim henüz uyuyor olmalıydı.

"Anne, çıkıyorum ekmek dışında bir şey lazım mı?" seslendim mutfağa doğru.

"Kızım sen dur kardeşin gitsin, uyanır şimdi"

"Çıktım bile" diyerek annem beni ikna edemeden spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim.

"Dikkatli ol öyleyse" diye seslenirken kapıyı kapatmış bulundum.

Kaldırım boyunca duvar kenarından küçüklüğümün geçtiği avucumun içi gibi bildiğim bu sokağı geçtikten sonra köşedeki ufak markete gelmiştim bile. Ekmek dolabı hemen marketin dışındaydı. Ekmek dolabından iki ekmek alarak kasaya geldim. Marketin düzayak olmasını seviyordum. Mağazalardaki merdivenler yüzünden birçok kez düşme tehlikesi atlatmıştım ne de olsa.

Burası komşumuz olan Âdem amcanın marketiydi. Ufak bir market olsa da, Adem amcanın tatlı yüzü ve hoş sohbeti, çoğu kişiyi buradan alışveriş yapmayı istemesine sebep olurdu. İkiz kızları da kardeşim Emre ile aynı sınıftaydı.

Âdem amcadan babamın okuduğu gazeteyi isteyerek, onun gazeteyi getirmesini beklerken oyalanmaya başladım olduğum yerde. Markette benden başka birkaç kişi daha vardı alışveriş yapan. Birinin tanıdık bir kokusu gelmişti burnuma. Çıkaramadım.

Kulağıma sigaradan çatallaşmış o tanıdık ses geldi. Hayri amca marketin girişinde Âdem amcayla sohbete başlamıştı. Elimi tezgâha dayayıp beklerken, elimi koyduğum yerin tezgâh değil de başkasının eli olduğunu fark edince çektim hızla.

"Af edersiniz fark etmedim" diyerek özürlerimi ilettim. Bir off çektiğini duyar gibi olmuştum. Ama emin olamadım tam. Bazen insanlar hoş karşılayamayabiliyordu yaptığım hataları. Omuz silktim. Ne de olsa böyleyim!

Bu sırada Âdem amca gazeteyi poşete yerleştirip elime tutuşturunca parayı uzattım. Para üstünü alıp cebime yerleştirip marketten çıkarken:

"Hayırlı işler Âdem amca" diyerek vedalaştım ve geldiğim yöne tekrar döndüm.

Birkaç dakika sonra evdeydim. Kahvaltımı iştahla yapıp bitirdim. Sinemlere gidecektim bugün öğleden sonra. Kuzeni Merve'yle tanışmamızı istiyordu. Bitişiğimizdeki evde oturan Sevda da benimle gelecekti.

Biraz TV karşısında zaman geçirdim. Magazinden başka bir şey yoktu gürültü kutusunda. Devamlı kanal değiştirmekten bir süre sonra parmaklarım acımıştı. Odama geçip bir duş almaya karar verdim.

Duşumu aldıktan sonra hemen kapı kenarındaki askıya taktığım havluya uzanıp hafiften yukarı kaldırıp çektim. Düşürmemeye gayret ederek üzerime doladım. Çamaşır makinesinin üstündeki kurutma makinesini alıp saçlarımın biraz ıslaklığını almaya başladım. Çok gürültülüydü saç kurutma makinemiz. Ama gayet güzel çalışan bir makineydi. Bir kaç saniye daha saçlarıma tutayım derken makineden kokular gelmeye başladı. Yanık kokusu gibiydi. Kapatayım derken birden elimde bir acı hissettim. Makine elimde patlamıştı. Panikle yüzümü korumak için elimden makineyi atınca ayağıma düşürdüm. Ben acıyla kıvranırken annem gürültüyü duyarak koşarak yardımıma geldi. Çok önemli bir şeyim yoktu ama parmaklarımın ucu biraz sızlamıştı ve sağ ayağımın üstüne basmak bile istemiyordum.

"Kızım iyi misin? Bir ses duydum" sesi telaşlıydı. Ah benim telaşlı annem.

"İyiyim anne makine elimde bozuldu" dedim biraz suçlulukla. Bir şeylerin benim elimdeyken bozulmasını sevmiyordum.

"Önemli değil sana bir şey olmadı ya?" emin olmak istiyordu iyi olduğumdan. Elimi biraz musluktan akan serin suya tuttum.

Ayağımın üstüne basamadığımı fark edince yardımla yatağıma kadar götürdü.

"Bekle de ayağın için buz getireyim önce" diyerek mutfağa doğru hızla gitti.

Buzla kompres yaptıktan sonra iyi olan elimi buz pedinin üstüne götürerek "tut böyle" diyerek yerleştirdi. Bir kâse soğuk suyu komodinin üstüne koyarak "elin acıdıkça suya sok biraz" dedi. Oda kapısına doğru ilerledi.

"Biraz dinlen şimdi, kalkma yataktan, bir şey lazım olursa bana ve ya kardeşine seslen kızım"

"Tamam annecim." Parmaklarım buzdan sızlamaya başlamıştı. Acılardan hangisi daha kötüydü bilemedim.

Üzerime çok titriyordu annem. Her an bana bir şey olacakmış gibi korkuyordu. Bu, beni de tedirgin ediyordu bazen. Keşke azıcık daha akışına bıraksa diye geçirdim içimden.

Yarım saat kadar geçmeden kapı zilinin çaldığını duydum. Birkaç dakik sonra annem odama gelip:

"Sedaydı gelen. Sineme gidecekmişsiniz. Ufak bir kaza geçirdiğini, dinleneceğini söyledim."

"Of evet ya" olduğum yerde doğrulmaya çalıştım burnumdan soluyarak.

Annem elleriyle engel oldu omuzlarımdan hafifçe tutarak yatağa geri yatırdı.

"Aa! Hiçbir yere gitmek yok. Zaten nerdeyse her gün görüşüyorsunuz. Dinlen şimdi. Gitti hem Seda" hafiften azarı işitmiştim.

Mecburen kabullenerek tekrar uzandım yatağıma. Gerçekten canımın acısından gidebilecek durumda hissetmiyordum. Annemi dinleyerek bu günü evde geçirmemin doğru karar olduğuna ikna ettim kendimi.

Kuzenleriyle başka zaman tanışırdım artık.

----

Güzelim hafta sonunu yatakta uzanarak geçirmiştim yine. Ne Sinem'le ne kuzenleriyle ne de Seda ile görüşebilmiştim.

Hafta başı annemden başka kimse yoktu evde. Gözlerimi açtım ama yataktan kalkmak istemiyordum. Vücudum biraz daha uyumam için ısrar etse de, bunu geri çevirmek zorunda kaldım. Biraz tembellik yapayım dedim sanki hiç yapmıyormuşum gibi. Sıkıcı hayatım, her günüm aynı geçiyordu. Sanki her gün aynı güne uyanıyordum.

İçerden annemin sesi geliyordu. Biri mi var evde diye biraz daha dikkat kesildim. Belki kimle konuştuğunu duyabilirdim. Çok geçmeden sadece annemim sesinin olduğunu ve telefonda babamla konuştuğunu anlamıştım.

Bir süre devam etmişti babam ve annemin konuşmaları. Konuşmalar kesildikten sonra annem heyecanlı bir şekilde odanın kapısını tıklatarak izin vermemle içeri girdi.

"Güzel uyanmışsın" dedi mutlulukla.

"Günaydın anne" dedim gerinerek.

"Hem de ne aydın!" kıkırdadı ve devam etti. " Kalk kızım hadi güzel haberlerim var" neşeli olduğunu saklayamıyordu.

Odanın diğer ucuna geçerek bir çırpıda perdeleri açtı. Pencereyi aralayıp temiz havanın içeri girmesine izin verdi.

Neden mutluydu ki bu kadar. 'Şimdi öğrenirim bir kalkayım da 'ben kendi kendimle konuşurken annem merakımı dindirecek kelimeyi sonunda çıkarmıştı ağzından.

***

İLK GÖRÜŞTE... (Duzenleme Asamasinda)Where stories live. Discover now