Sadece Gizem'den bir yanıt geldi genç kıza. "Hoşbulduk..."

"Buyurun, bir menüye bakın isterseniz." Arya elindekileri dağıttıktan sonra oradan uzaklaştı.

Demir'in yanında oturan Gizem daha da yanaştı genç adama ve kulağına doğru eğildi. "Yarın boş musun?" diye sordu sessizce. Sesi fazlasıyla cüretkardı!

"Yarın şirkette olmak zorundayım."

"Ee, Demir bu aralar duydum ki sevgilin yokmuş?" Karşısında oturan kız ona bakıyordu merakla.

Bu konuştukları konu da neydi böyle? Neden hep konuşulan kişi o oluyordu?

"Aa, yapmayın kızlar. Beni ne zaman boş gördünüz?"

"Bilmem artık, belki de eskisi kadar başarılı değilsindir kızlar konusunda?"

Özge'nin cevabına karşılık sadece güldü Demir. Çarpık bir tebessümle konuşmaya başladı sonradan. "Beni konuşturmaya zorlamayın."

"Hadi ama, kalbinde birisi yoktur bunu herkes biliyor." Yanında oturan Gizem lafa daldı hemen. Bu konu oldukça canını sıkmaya başlamıştı genç adamın. Diğer yanında oturan Mert'in öfkesini hissedebiliyordu.

"Ben istediğim saniyede kalbimde birisi olur. Yeter ki ben isteyim. Bu konu fazla uzadı, yemekleri söyleyelim."

Arya'yı bir el işaretiyle yanına çağırdı. Tek tek yemekleri söyledikten sonra yanlarından ayrılır ayrılmaz Özge sözlerine devam etti. Anlaşılan Demir'in keyfini kaçırmaktan büyük bir memnuniyet duyuyordu.

"Bu kız bile yüzüne bir kez bile bakmadı. Hala az önceki söylediklerinden emin misin?"

Bu kız mı? Ona ne o kızdan? İlgisini bile çekmeyen bir kızın ona bakmasını neden istesin ki? Bu sorgular, bu baskılarda neyin nesiydi? Farklı yollardan mı onu fethetmeye çalışıyorlardı. Başını kaldırdı ve bahsettikleri kıza baktı. Görebildiği tek şey upuzun bakımsız kahverengi saçlardı. Öyle bir kızın onunla ilgili zaten bir hayali olamazdı ki! Genç kız anlaşılan bunun bilinciyle ilgilenmiyordu onunla.

Demir! Neler oluyor sana? Kendini bu cevaplarla tatmin ettirmeye mi çalışıyorsun? Bu iki kızın sözüyle mi kendinden şüphe etmeye başladın? Daha dün bir sürü kız arayıp akşam için buluşmak istedi seninle! Sanki çok önemlilermiş gibi davranıyorsun. Sanki çok değerlilermiş gibi. "Onlar, ben onlara baktığım sürece varlar." İç sesi onu uyarıyordu. Kaşları kendiliğinden çatılmıştı. Gür kirpiklerinin altından gölgelenmiş koyu ela gözleri gerginliği simgeliyordu.

"Ben müsadenizle lavaboya gidiyorum." Ayağa kalktı hızla. Koyu kot pantolonu uzun kaslı bacaklarını sarmış, yeşil badisi gözleriyle uyum sağlamıştı. Yürürken bile etrafa büyülü bir ışık savuruyordu. Erkeksi yüz hatlarındaki gerginlik bütün lokantayı etkilemişti.

Lavaboya giderken durmadan Gizem'i kendinden uzaklaştırma yollarını düşünüyordu. Onu kendimden uzaklaştırmalıyım! Onu kırmadan, farklı bir dille benimle işin olamaz demeliyim!

Aynada kendi yüzüne baktığında alayla güldü. Hangi ara bir kızı kendinden uzaklaştırma yolları arar oldun? Onlar zaten yüz bulamadıklarında sessizce süzülüp giderlerdi. Neden lanet olası bu kız gitmiyordu! Peşini bırakmıyordu! Anlamıyor muydu Mert'in ondan hoşlandığını? Bu kızı neden kıramıyordu? Nedeni belliydi... Eğer kırarsa üzülen yine arkadaşı olacaktı. Lavabonun kenarını kavradı güçlü elleriyle ve sıktı. Bütün öfkesini bu şekilde dışa vuruyordu.

Kapıyı açıp lavabodan çıktığında içeriye doğru giderken yine o genç kız gözüne takıldı. Ellerinde tabaklarla yanından geçerken kolundan tutup onu durdurdu. Uzunca güzel olmayan yüzüne baktı. Kalın kaşlarına, büyük gözlüğünden görünmeyen gözlerine. Bakışlarını ondan ayırıp arkadaki masada onlara doğru bakan arkadaşlarına yöneltti. İşte, onlara ağızlarının payını vermenin tam zamanıydı!

Eğilip genç kızın dudaklarını öptü. Bunu yaptığına inanamıyordu ama öpmüştü işte. Yüzüne bile bakmayacağı bir kızı öpüyordu. Genç kızın dudağından gelen ısıyı aldırmamaya çalıştı ve daha fazla uzatmadan dudaklarını ayırdı.

Arya, rüya mı görüyordu? Evet, bu rüya olmalıydı. Bu adamın onu öpme olasılığı binde sıfırdı. Kesinlikle rüyadaydı. Az önce bu adam gerçekten onu öpmüş müydü? Hah, şaka bu... Evet, kesinlikle kocaman bir şakaydı. Gözlerini açtığında karşısında duran adamı gerçekten gördüğünde nutku tutuldu. Aman Tanrım! Onu öpmüştü! Ama neden ve ne hakla? "Ne ne... ne yaptınız!"

Nutku tutulmuştu! Konuşamıyordu...

Demir, şaşkınlıktan gözleri ayrılmış genç kıza umursamaz bir tavırla baktı.

İntikamım Büyük Olacak! Where stories live. Discover now