Birinci Bölüm

Magsimula sa umpisa
                                    

Demir, göğüs kaslarını belli eden üzerindeki yeşil tişörtünü düzeltti ve ileriye doğru bir adım attı. "Aslında gergin değilim Gizem, sadece hayatımda hataların olmasını kabullenemiyorum. Hadi diğerleri yürümeye başladı onlara yetişelim."

Güneşin altında tozlu yolda yürümek uygunsuz kıyafetlerinden dolayı onlar için bir işkenceydi. Bu işkenceyi de Mert yüzünden çekiyor olmaları daha da sinir bozucuydu. Ya da şöyle düzeltmek gerekirse, bu işkenceyi kötü şanslarından dolayı çekiyorlardı. Şimdi ılık suyun içinde süzülmek varken ter içinde süzülüyorlardı.

Sonunda kasabaya yaklaştıklarında bölgenin samimiyeti hemen yüzlerine yansıdı. Demir fazlasıyla susamıştı ve bu yüzden hemen bir şeyler içebilmek için bir yer arama yollarına girmişti. Köşede evin önünde oturan bir amcaya doğru yürüdü. "Merhaba Amca, biz bir şeyler yiyebilecek bir yer arıyoruz. Bu kasabada lokanta var mı?"

Yaşlı amca yarı açık gözlerle başını kaldırdı ve uygunsuz kıyafetlerle karşısında duran beş arkadaşa baktı. Biraz düşündükten sonra elindeki sopayla karşıyı gösterdi. "Feride Teyze'nin mutfağı şurada, sizin karnınızı doyurur o..."

Demir, yaşlı amcanın bir lokantadan mı yoksa bir evden mi bahsettiğini anlamasada gösterdiği yere doğru ilerlediklerinde gerçekten de bir lokantadan bahsettiğini anladı. Demir, beklentisi fazla olmasa da şu anki durumları için en uygun yer diye düşündü. Her zaman lüks restoranlarda yiyen genç adam bu değişiklikten garip bir heyecan duyuyordu.

Yıpranmış bir kapıdan içeriye girdiler. Demir içeriye girer girmez ortama ısınmaya başlamıştı. İçerisinin garip bir büyüsü ve rahatlığı vardı. Doğaldı ve bu da en büyük artıydı onun için.

Geniş bir gülümsemeyle orta yaşlı bir kadın karşıladı onları sevgiyle. "Hoşgeldiniz, buyrun bu masaya oturun," diye yönlendirdi büyük bir masayı göstererek.

"Teşekkürler, umarım karnımızı doyurursunuz. Arkadaşlarım ve ben çok acıktık." Demir de aynı şekilde içtenlikle karşılık verdi.

"Siz hiç merak etmeyin, Arya beş kişilik servis hazırla!" diye seslendi mutfağa doğru daha sonra.

...

"Okumam gereken o kadar kitap var ve ben burada gelmiş garsonluk yapıyorum!"

"Arya, duydum seni. Bir gün idare etsen ölür müsün? Mehmet hastalanmış işte, yarına kadar iyileşirse sende dönersin kitap dünyana. Merak etme eminim telafi edersin bugünü..." Feride Hanım'ın sitemli sözlerinden sonra Arya hiçbir şey söylemeden işine devam etti.

Genç kız hiç alışık değildi bu tarz işlere. Annesi küçüklüğünden beri gözbebeği gibi yetiştirmişti onu. Ondan sadece okumasını istemişlerdi ve o da zaten gereğini fazlasıyla yerine getirmişti. Bu sene yılların emeğiyle sonunda bitirebilmişti okulunu. İşletme Fakültesini bitirmişti İstanbul Üniversitesinde. Hayatının neredeyse tamamını okumaya vermişti. Ne kendine zaman ayırabilmiş ne de bir başkasına. Ama farketmediği, henüz karşılaşmadığı büyük bir sorunu vardı genç kızın. Büyük sorunu....

"Hadi kızım menüyü götür de siparişleri versinler."

Arya, elinde tabaklarla içeriye doğru yürüdü. Zenginlerin çocuklarından oluşmuş bir genç grup! Alaycı tavırları, küçümser bakışları şimdiden genç kızın sinirlerini bozmaya başlamıştı. Adımlarını sertleştirerek masaya doğru yaklaştı.

"Hoşgeldiniz," dedi sert bir ses tonuyla.

Demir, yanlarına gelen kıza fazla dikkat etmedi. İlk andaki görüntü zaten fazlasıyla bakışlarını çevirmesine neden olmuştu. Kalın ve biçimsiz gözlük, bakımsız saçlar ve berbat giysiler. Kız olduğundan bile şüpheliydi!

İntikamım Büyük Olacak! Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon